Adalet Bakanı Bekir Bozdağ önceki gün Diyarbakır'daydı.
Elçi soruşturmasıyla ilgili bilgi aldı, Tahir Elçi'nin ailesine taziye ziyaretinde bulundu.
Adalet Bakanı ile konuştum.
“Tahir Elçi cesur birisiydi, görüşlerini, düşüncelerini, doğrularını ifade eden birisi. Doğrularının peşinden koşan birisi. Vurulmadan önceki son açıklamasında olduğu gibi, operasyonlara, hendeğe hayır diyen, barışa evet diyen birisi”
diye söze başladı.
Tahir Elçi'nin evine yaptığı taziye ziyaretini sordum.
“
Acılı bir aile. Acısıyla beraber beni saygıyla karşıladılar. Eşinin acısını yaşamakla beraber, Türkan Hanım'ı
metin gördüm. Olayın tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılmasını arzu ediyor” dedi.
Sonra uzun uzun Tahir Elçi'yle ilgili soruşturmayı konuştuk.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz başkanlığındaki soruşturma heyetinin olay yerinde keşif yapıp, delil toplaması üç gün boyunca engellendi. Heyetin üzerine ateş açıldı. Tahir Elçi'nin başkanı olduğu Diyarbakır Barosu avukatları da olay yeri incelemesinde yer aldılar, onların da üzerine ateş açıldı.
Üçüncü gün heyet ateş altında kalma pahasına 83 noktada delil tespiti yapıyor, olay yeri krokisini çiziyor, görüntüsünü alıyor, 43 delilden 71 ayrı nüve topluyor.
Şimdi bir yandan bu deliller inceleniyor, diğer taraftan olay yerinde bulunan Diyarbakır Barosu görevlilerinin, gazetecilerin, vatandaşların ifadelerine başvuruluyor. Kameramanların, foto muhabirlerinin olay yeri görüntüleri inceleniyor.
Adalet Bakanı Bozdağ, “
Soruşturma, kamuoyunda kim ne soruyorsa, aklına hangi soru geliyorsa, o sorulara cevap verecek şekilde sürüyor. Bütün ihtimalleri araştıracak şekilde bir soruşturma yürütülüyor
” diyor.
Aslında Tahir Elçi'nin öldürülmesi olayını aydınlatmak için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz'ın başkanlığında bir heyet oluşturulacağına, bu iş, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a
havale edilseydi daha iyi olurdu. Selahattin Demirtaş, olay yeri inceleme ekibi gibi 24 saat geçmeden tüm kritik saldırıları kaşla göz arasında çözüyor.
Komiser Kolombo mübarek…
103 vatandaşımızın hayatını kaybettiği Ankara saldırısını daha o gün çözmüştü. “Katil devlet” demişti. IŞİD'e dahi toz kondurmamıştı. Selahattin Bey, Tahir Elçi'nin öldürülmesinde de aynı dedektifliğini konuşturdu.
“
Tahir Bey'i öldüren kurşunun bir polisin silahından çıktığı aslında kesin
” dedi.
Sadece bunu söylemedi Selahattin Demirtaş.
Başbakan'ın, “
” sözüne de kızmış. “
Sayın Başbakan, peki olay yerini sen inceledin mi ki ilk andan beri PKK yaptı diyorsun
” diye celalleniyor.
Seçimlerde, “Türkiyelileşme” açılımı yapan Demirtaş söylüyor bunları…
Peki Selahattin Demirtaş, PKK denilmesinden neden rahatsız oluyor?
Tahir Elçi'nin ölümüyle sonuçlanan çatışma neden çıktı? İki polis memurunun öldürülmesine yol açan ateşi kim açtı? Elçi olayını aydınlatmak için olay yerinde inceleme yapan, delil toplayan heyete kim, neden ateş açtı?
Soruşturma heyetine üç gün üst üste açılan ateş, Elçi olayının aydınlatılmasını mı sağlar, yoksa bazı delillerin yok edilmesine mi hizmet eder?
Adalet Bakanı, Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili yorumlara ince bir eleştiri getiriyor. “
Değerlendirmeler delile dayalı yapılmıyor”
diyor.
Ardından da madde madde sıralıyor.
1-Elçi'nin öldürüldüğü saldırı, PKK'lı 2 teröristin polisimize saldırarak şehit etmesiyle başladı.
2-Kaçan teröristlerden birinin fırlattığı silah bulundu.
3-Tahir Elçi'yi hangi silahtan çıkar merminin öldürdüğü belli değil.
Elçi, PKK'nın neden olduğu çatışma ortamında öldürüldü. Ama Demirtaş'ın yaptığı gibi, Elçi'yi polisin silahından çıkan merminin öldürdüğünü söylemek mümkün olmadığı gibi, PKK'lıların vurduğunu da söylemek için de erken. Eski devlet olsaydı, PKK'nın vurduğunu ilan eder, işi kapatırdı.
Ama kapanır mıydı?
Yapılacak en büyük yanlış bu olurdu.
Aydınlatılamayan her cinayet, başka cinayetlerin kapısını araladı.
Aydınlatılamayan her olay, PKK'ya devletin aleyhinde propaganda yapma fırsatını sundu.
Adalet Bakanı'nın kafasını meşgul eden sorular var.
“PKK olayın araştırılmasını neden istemiyor, neden engellemeye çalışıyor? PKK'nın gerçeğin ortaya çıkmasından, faillerin tespit edilmesinden, Elçi'yi vuran merminin hangi silahtan
çıktığının belirlenmesinden korkmasının sebebi ne?”
Soru bu. Cevabı ise vicdanlarda.
Ama unutulmasın ki, PKK, kandan ve kaostan beslenen bir örgüt.
Cevabı Adalet Bakanı Bozdağ veriyor: “PKK, devleti suçlayabilmek için Elçi'yi öldürenlerin ortaya çıkmasını engellemek istiyor. Olay faili meçhul kalsın ki, PKK, Türkiye'yi suçlasın, siyasi olarak bu işi kullansın.”
Bozdağ'a göre,
1-Örgüt, failin PKK'lı olmasından korkuyor.
2-Fail belli olmasın, böylece devleti suçlayacak propaganda malzemesi elde edilsin.
Adalet Bakanı olay yerinde, deforme olmuş bir
çekirdeği ile 2 adet kovan yeleğinin bulunduğundan söz etmişti. Mermi çekirdeği
balistik inceleme için Ankara'ya gönderildi
.
Deforme olmuş mermi çekirdeğinin ne kadar delil niteliği taşıdığı konusunda ise kuşkular var. PKK'nın ısrarla olay yerinden delil toplanmasını engellemeye çalışmasının altında, “
” çabasının yattığı düşünülüyor.
Tahir Elçi'nin öldürülmesi sırasında bölgede olan kameramanların çektiği görüntülerin yanı sıra iki yeni görüntü daha var.
2-PTT şubesinin kamera kayıtları
İki kamera kaydı, uzmanlar tarafından inceleniyor.
Soruşturmanın seyrini değiştirebilecek çapta görüntüler mi, soruşturmanın seyrine ne kadar ışık tutacak, orasını bilemiyorum. İnceleme sonucunda ortaya çıkacak.
Tahir Elçi, bir çatışmanın ortasında kalarak öldürülmüş olabilir.
Gerçek bu çıkarsa devletin kompleksiz bir şekilde bunu açıklaması gerekiyor.
Ama Tahir Elçi, çatışma sırasında ortaya çıkan kaos ortamını fırsat bilen YDG-H mensupları tarafından uzun namlulu silahla vurulmuş olabilir.
Yürekli bir şekilde karşı çıktığı “
” Elçi'nin öldürüldüğü yerden sadece 100 metre uzaktaydı ve o hendeğin arkasından silah sıkan YDG-H militanları vardı.
Elçi olayı karanlıkta kaldıkça hendeklere, operasyonlara, çatışmalara karşı çıkan her aydın kendisini güvende hissetmeyecek.
Elçi olayı aydınlatılmadığı sürece bir korku şalı gibi bölgenin üzerine çökecek.
Elçi olayı aydınlatılmadıkça yürekler kanamaya devam edecek.