Parti-pırtıyı unutun! Basiretinizi kuşanın ve şunu görün: Zorba küresel kapitalist sisteme 1 adam direndi. Hâlâ da o direniyor. Allah da, bu mazlum, kimsesiz ümmetin kalbine onun sevgisini yerleştirdi.
DİRENDİĞİMİZ VE UMUT OLDUĞUMUZ İÇİN SALDIRIYORLAR
Şer güçler, onu yoketmek, dize getirmek, en azından devre dışı bırakmak için savaşıyorlar!
0 yüzden sadece Türkiye'de değil, özellikle de Batı'da, Batı medyasında şer güçler ve şebek-e-leri, ona saldırıyorlar.
Mazlum halkların umudunu söndürmek için yapıyorlar bunu!
Türkiye'nin iyi-kötü İslâm dünyasının umudu olduğunu gördükleri ve bu da kabuslar görmelerine yettiği için yapıyorlar!
Türkiye'nin 100 yıl aradan sonra tekrar umut hâline gelmesi, Batılıların uykularını kaçırıyor!
BATI UYGARLIĞININ KRİZİ ÜRPERTİYOR
Batı uygarlığını kuran dinamik, bugün yıkacak dinamit'e dönüşmek üzere:
İnsanı, hayatı ve her şeyi ekonomiye indirgeyerek tanımlayan Batı uygarlığı, önce insanı üreten-makinaya, sonra da tüketen-hayvan'a dönüştürdü ve çöktü: Entelektüel, estetik, ahlâkî olarak dekadans'ın tam ortasında debelenip duruyor: Kaygan zeminlerde patinaj yapıyor! Kapitalizm, 2008'den itibaren Batı uygarlığına büyük bir ekonomik kriz yaşatıyor.
Sadece güçle, güç üreten araçlarla, kaba silahla ve medyatik silahla ömrünü uzatmaya çalışıyor.
AŞIRI ŞİŞEN BALON VE İĞNE
Jean Baudrillard, bu durumu ironik bir şekilde şöyle tasvir etmişti: “0 kadar aşırı şişti ki bu balon, bir iğnenin batırılması, balonun patlaması için kâfi!”
Batı uygarlığı, yaşadığı krizin derinliğinin farkında: Aile çöktü. Bütün değeler çözüldü. Cinsellikte yaşanan bencilce, hedonist ve sapkınca gelişmeler, insan türünün geleceğini bile tehlikeli bir dönemece girdirdi.
Farklı kültürlerin, dinlerin, medeniyetlerin köteleri kazındı. Farklı kültürlerle, dinlerle, onları ötekileştirmeden, şeytanlaştırmadan nasıl bir arada yaşanılabileğinin formulü geliştirilemedi.
Batılılar, bu varoluşsal uygarlık krizini aşabilmelerinin çok da kolay olmayacağının farkındalar. 0 yüzden krizi ertelemeye çalışıyorlar, Baudrillard'ın dikkat çektiği gibi.
Nasıl?
Hız, haz ve ayırtı düzeni kurarak: Demokrasi'nin bitişi, Dromokrasi 'nin zaferi!
İnsanları hayattan kaçırarak (stadyumlara, AVM'lere, dans salonlarına, film salonlarına tıkayarak) hayata tutundurmaya çalışarak...
TÜRKİYE, UYKULARINI KAÇIRIYOR!
İşte bütün bu kriz ortamında, Türkiye'nın toparlanması, Batılıların uykularının kaçmasına yetiyor. O yüzden Türkiye'yi kuşatıyorlar ve kendi hâline bırakmak istemiyorlar.
Dün, çöküş asrında bile, Ahmet Cevdet Paşa gibi bir adam, “Osmanlı, insanlığın son adasıdır” demişti!
Yine dün, Osmanlı “çökerken” büyük tarihçi Arnold Toynbee -yeri geldi, tekrar zikrediyorum- “Osmanlı, durduruldu. [Ama] insanlığın geleceğidir” demişti!
Türkiye, yokolmanın eşiğinden döndü. Toparlandı. Ayağa kalkmaya ve yürümeye başladığını gösterdi. 100 yıllık paranteze, tarihle tatile son verebileceğini, bütün arızalarımıza ve hatalarımıza rağmen yeniden herkese hayat hakkı tanıyan Osmanlı ruhu ve misyonuyla hareket ederek İslâm dünyasını direniş ve diriliş yolunluğuna çıkarmaya niyetli olduğunu ve bu konuda hazırlıklarını iyi-kötü yapmaya başladığını gösterdi dünya âleme!
Düşünün: Sadece Afganistan'da TİKA, 400 küsur tarihi eser yaptı ve tamir etti; yeniden hayat verdi. Yine sadece Arnavutluk'ta tam 254 Osmanlı eserini yeniden filizlendirdi.
Bunlar basit şeyler değil. TİKA, devrim yapıyor! Sessiz ama gönülleri yeniden fetheden büyük bir devrim bu!
Bütün bunlar, Batılıları ürkütmeye yetiyor!
Bu tür durumlarda, mevzi'yi koruma sorumluluğuyla hareket ettiğimde, ilk bakışta haklı gibi görünen şu türden eleştiriler alıyorum:
“Ya Yusuf Hoca, bırak bu işleri, sen bize sadece fikir yazıları yaz!”
Ben de isterim sadece fikir yazılan yazmayı! Ama ülkeye, ümmete ve dolayısıyla insanlığın geleceğine bir saldırının olduğu kritik bir zaman diliminde sessiz kalırsam, yalnızca fildişi kulede oturursam, bu, tam bir bencillik ve büyük bir sorumsuzluk örneği olur! Vebaldir bu!
O yüzden mesele, ülkenin, ümmetin ve insanlığın geleceği olunca, benim, kendimi yıpratmak pahasına da olsa, fildişi kulemden inmem, entelektüel ego'mu değil, ülkenin, ümmetin ve insanlığın geleceğini düşünerek hasbelkader mevzi'yi korumam farz olur âcizane! Vesselâm.
*
twitter.com/yenisafakwriter