
Aslına bakılırsa ortada İslamofobiyle İslam’dan ve Müslümanlardan korku yaratma üzerinden işleyen bir endüstri var. Müslümanlar bu endüstriyle bu korkuya acımasız bir şekilde maruz kalmaktadırlar. Müslümanların sert oldukları, terör yaptıkları iddia ediliyor, bunlardan şikayet edilmekte, ancak Batı aslında sert, katı ve kaba Müslümanlık üretmek için de elinden geleni yapmaktadır.
İSLAMOFOBİ: MÜSLÜMANLARI ÖTEKİLEŞTİRME
Batılılar, İslamofobi ile Müslümanları ötekileştirmeyi meşrulaştırmanın yolunu açmış olmaktadırlar. İslamofobi, Batı’nın İslam nefreti ve düşmanlığının bir tür savunma mekanizmasıdır. Sosyolojik düzlemde Müslümanlar, tarihte ve günümüzde gayrimüslimlerle aynı ortamlarda barış içinde yaşarken, bu yaşama dair çok güzel örnekler ortaya koymuş olmasına rağmen, Batı’da çeşitli düşünce sahipleri, entelektüeller, akademisyenler, siyasal aktörler, küresel güçler, İslamofobi üreterek Müslümanları ve Müslümanlığı çoğulcu bir anlayışla toplumsal hayatı paylaşmaya layık görmediklerini göstermiş bulunmaktadırlar. Bir yandan post-modern çoğulcu kültürün yaygınlaşmasını, farklı inanç, farklı hayat tarzı ve farklı kültürlere mensup toplumsal aktörlerin birarada yaşamasının yollarını geliştirmeyi savunurken, öte yandan İslam’a karşı bir korku, nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve saldırganlık duygusu ve pratiği üretmesi, bugün Batı’nın en büyük tutarsızlıklarından, en derin çelişkilerinden biri olarak görülebilir.
İSLAMOFOBİYİ ÜRETEN BATI’NIN KENDİSİDİR
Aslında İslam, farklı dinler, inançlar ve kültürlerin onlar arasında belli mesafeleri de belki koruyarak birarada varlık bulmasına her zaman imkan vermiştir. Müslümanlar arasında Müslüman olmayanların ve özelde Batılıların İslam’dan korkmasını besleyecek genel bir İslamî söylem ve pratiğin olduğunu iddia etmek güçtür. Müslümanlardan gelen çok kısmî, çok lokal bazı olaylar olmuş olabilir; ancak bu tür olaylarla İslamofobiyi izah etmek ve temellendirmek mümkün değildir. Ona kalırsa Batı’da özellikle Yahudilerin ve Hıristiyanların Müslümanlara karşı ayrımcı tutum ve davranışlarının çok da yeni olmadığı ve basitçe geçiştirilecek bir şey de olmadığı bilinmektedir. Hatta Batı’daki din savaşlarına bakılırsa, Hıristiyanların kendi içlerinde farklı mezhep ve inanç mensuplarının birbirlerine karşı bir korku kültürü üretmelerinden bahsedilebilir. Anlaşılmaktadır ki, İslamofobi’nin Müslümanların tutum ve davranışlarıyla genel bir meşrulaştırılması mümkün değildir, bilimsel de olmaz. Çünkü konu, böyle bir temelden yoksundur.
O halde Müslümanların korkutucu söylem, tutum ve eylemlerinin İslamofobi’yi ürettiğini söylemek doğru değildir, olsa olsa gerçeği çarpıtmaktır. Uzun yıllardır, İsrail’de Müslümanlara yapılan planlı ve programlı korkutucu, ürkünç zulümler neden Batı’nın İslamofobi kültürünü yaygınlaştıran ortamlarında ciddi bir biçimde konuşulmaz ve düşünülmez? Neden bugün Filistin’de, Gazze’de Müslümanlara karşı aynı şekilde devam eden takipler, gözaltılar, tutuklamalar, katletmeler, katliamlarla Ortadoğu’nun, Afrika’nın birçok bölgesinde büyük ve güçlü ordular ve askeri güçlerle yapılan yıkımlar, katliamlar, İslamofobi kapsamında hiç konuşulmaz, tartışılmaz?
İSLAMOFOBİ: İSLAM’A KARŞI KORKU ENDÜSTRİSİ
Aslına bakılırsa ortada İslamofobiyle İslam’dan ve Müslümanlardan korku yaratma üzerinden işleyen bir endüstri var. Müslümanlar bu endüstriyle bu korkuya acımasız bir şekilde maruz kalmaktadırlar. Müslümanların sert oldukları, terör yaptıkları iddia ediliyor, bunlardan şikayet edilmekte, ancak Batı aslında bir sert, katı ve kaba Müslümanlık üretmek için de elinden geleni yapmaktadır. Camilere saldırılar, Müslümanlara sert muameleler, kimi zaman saldırganca tutumlar, Pegida’nın yıkıcı söylem ve yaklaşımı, bazı kitaplarda, dergilerde, medyada, televizyon ve sinema filmlerinde ortaya konulan İslam imajı, başka nasıl izah edilebilir?
BİR KÖTÜLÜK PROBLEMİ OLARAK İSLAMOFOBİYLE BAŞ ETME SORUMLULUĞU
Gerçekte İslamofobi hem Müslümanlar, hem de Batılılar için bir kötülük problemi, toplumsal bir afettir. Batılılar bunu üretmek için ellerinden geleni yaptılar ve yapmaya da devam etmektedirler. Fakat bu artık onların hesap ettiklerini çoktan aştı, hayatlarının kabusu oldu. Müslümanlara yaşatılanlara bakıldığında, Müslümanlar için de büyük bir fitne, imtihan ve şer kaynağı.
Müslümanların, bu kötülük problemini Batılıların nasıl aşacaklarından çok kendilerinin nasıl aşacakları üzerine düşünmeleri, strateji geliştirmeleri şarttır. Hz. Muhammed’e ve Müslümanların kutsallarına ve değerlerine hakareti hiçbir güç, anlayış ve siyaset savunamaz. Müslümanlar elbette teröre bulaşmadan, hukuksuzluklara başvurmadan değerlerine sahip çıkmak zorundalar; ancak İslamofobi illeti ve kötülüğüyle de mücadele etmelidirler. Denilebilir ki, Müslümanların bugün en acil işlerinden biri, küresel ölçekte İslamofobi afetiyle nasıl baş edecekleri konusunda kafa yormalarıdır.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.