Hikmet Başkanlığında Başkan, halkı ve toplumu, amaca götüren tam düşünme yeteneğine, başkalarını yetkinleştirme şartları olan ikna ve hayal yeteneğine, savunma ve savma şartlarından olan savaşma gücüne sahip olmadır.
Bugünlerde en çok tartışılan konularımızdan bir tanesi Başkanlık sistemidir. Ülkemizin selameti açısından artık Başkanlık sisteminin kaçınılmaz olarak hemen hemen herkes tarafından kanıksanmış olduğu gözlenmektedir. Ama sorulan soru şudur: Başkanlık ama nasıl bir başkanlık sistemi?
Dünyada birbirinden farklılık gösteren birçok Başkanlık sistemi mevcuttur. Bunların bir kısmı başarılı bulunurken bir kısmı başarısız bulunmaktadır. Oysa biz en başarılı olan Başkanlık sistemini uygulamak istiyoruz. O halde bizim sorunlarımıza dönük daha sağlıklı, etkili ve verimli bir Başkanlık sistemi ne olmalıdır? Bize özgü bir Başkanlık sistemi gerçekleştirebilir miyiz? Dünyada şuan uygulanmayan ama tüm Başkanlık tecrübelerinden de yararlanarak yeni ve özgün bir Başkanlık sistemini hayata geçirebilir miyiz?
Kanaatim odur ki tüm bu sorulara evet cevabını verebiliriz. İçinde bulunduğumuz kültür ve inanç geleneği, Devlet yönetim tecrübeleri bunu mümkün kılmaktadır. Özellikle hem İslam düşünce geleneği hem Türk Devlet tecrübe geleneği ile Yeni, Özgün ve Başarılı bir Başkanlık sistemi kurma potansiyelimiz çok yüksektir. Öncelikle buna inanmalıyız ve bu hususta kendimize olan güvenimiz tam olmalıdır.
Artık; hangi ülkenin Başkanlık sistemini almalıyız? Ülkemizde uygulanacak Başkanlık modelinin dünyada herhangi bir örneği var mı? Dünyada hiç uygulanmamış ve sadece Türkiye'de uygulanacak bir Başkanlık sistemi olur mu? soruları nafile sorulardır. Bu tür sorularla oyalanmayı ve bunlara cevap yetiştirmeyi bir kenara bırakıp; dünyada hiçbir örneği olmayan hunharca ve canice girişilen bir darbe girişimini önleyen asil, kahraman ve necip bir milletin; dünyada herhangi bir örneği olmayan ama en insani, en medeni ve en asil bir Başkanlık modelini de ortaya koyabileceğine inanalım. Bu potansiyel, bu asil milletin köklerinde ve ruhunda mündemiçtir. Hem de öyle bir Başkanlık sistemi olmalı ki insanlığa can veren, ruh veren ve insanı yaşatan bir model olmalıdır. 15 Temmuz gibi tüm dünyanın gıbta ile baktığı ve örnek almak istediği bir Başkanlık sistemi olmalıdır.
İslam düşüncesi açısından, tüm faziletlere sahip olan bir kişi olarak, en yüksek yönetici ve Başkanlar Başkanı olan Devlet Başkanı, her bir bireyi ve topluluğu, devlet içinde, kendi konumuna göre yerleştiren ve onlar arasında yönetim ve çalışma düzenini gerçekleştiren kimsedir. Bu tarz bir Başkanlık sistemine Hikmet Başkanlığı adı verilmektedir. Bu anlayışı, Farabi başta olmak üzere, Tusi ve Maverdi gibi birçok düşünürde ve Devlet adamında görmek mümkündür.
Hikmet Başkanlığında Başkan, halkı ve toplumu, amaca götüren tam düşünme yeteneğine, başkalarını yetkinleştirme şartları olan ikna ve hayal yeteneğine, savunma ve savma şartlarından olan savaşma gücüne sahip olmadır.
İslam düşünce geleneğinde Başkan insanların emiri ve hizmetkârı konumundadır. Yani halkın emrinde bir kişidir. Bu nedenle, Devlet Başkanı her ne kadar o halkın Başkanı olsa da, esasta halk genel başkan konumundadır.
Başkan, halkın istediklerini yapmak ve onların meşru taleplerini dikkate almak durumundadır. Halkın hoşuna gitmeyen icraat ve davranışlar sergilememelidir. Aksi takdirde halkın başkana olan saygınlığı ve bağlılığı sağlanamayacaktır. Bu açıdan bakıldığında, aslında halk ile Başkan ya da diğer bir ifadeyle Başkan ile yönetilen arasında bir fark olmayacaktır.
Böylesi bir Başkanlık sistemde Başkan, en çok övgüye layık kişi, toplumun özgürlüğü için çalışan, onları kendi hallerine bırakan, düşmanlardan koruyan ve kendi arzuları konusunda zaruri miktarla yetinen kimsedir.
Bu tarz bir Başkanlık sisteminde, Devlet Başkanında, en asil, en üstün ve en saygın kimsede bulunan özellikler bulunmalıdır. Bu durumda halk, Devlet Başkanını kendileriyle eşit kabul edebilirler. Bunun sonucunda da halk, Başkana asalet, üstünlük ve saygınlık verir. Dolayısıyla Devlet Başkanının tüm asalet ve saygınlığı halk tarafından doğal bir süreç içerisinde ona yüklenmiş olmaktadır.
Böylesi bir Başkanlığa erdemlilerin başkanlığı da denilebilmektedir. Erdemli olmak, bilgelik ve hikmet sahibi olmayı ifade etmektedir. Daha önce dile getirildiği gibi bu, Hikmet Başkanlığı olarak da ifade edilebilmektedir.
Erdemli bir yönetim, erdemli bir başkanla gerçekleşebilecektir. Erdemli bir yönetimde Başkan, halkın refahı, güvenliği, huzuru ve mutluluğu için çalışmaktadır. Bunun dışındaki eski yönetim biçimleri insanları köleleştirmekte ve mutsuzluklarına neden olmaktadır.
Erdemli yönetim sisteminde Başkanın en temel erdemi adalettir. Başkan adalete sımsıkı sarılmalıdır. Adil Başkan ise halkı dostları olarak görür, devleti kamusal iyiliklerle doldurur ve kendi arzusunu kontrol altında tutar. Adalet, güvenlik, huzur, sevgi, iffet, lutüf, vefa ve benzeri kamusal iyilikler Başkanın temel prensipleri ve vazgeçilmezleri olur.
Halkını dostları olarak gören bir Başkanlık sisteminde Başkanda bulunması gerekli olan temel özellikler şu şekilde ifade edilebilir.
İnsanların gönlünü almaya ve onların gözünde itibar ve heybet uyandırmaya vesile olan asalet ve soyluluk sahibi olmak.
Yüce bir gayeliliğe sahip olmak. Bu da hem kendini yetkin hale getirmek hem de iyi bir vizyona sahip olmakla mümkündür.
Sağlam görüşlülük sahibi olmak. Bu da, hem mevcut olay ve sorunlarda hem de geleceğe dönük öngörülerinde dikkatli bir bakışa sahip olmak, iyi bir okuma, yoğun bir araştırma, sağlıklı düşünme, güzel tecrübeler ve geçmişten ibret alarak ders çıkarabilmekle gerçekleşebilir.
Başkan olmanın liyakatine uygun kararlılık ve azim sahibi olmak. Bu da, sağlıklı görüş ile sebatın birleşiminden meydana gelen bir erdemdir. Bu erdem olmadan hiçbir erdem kazanılamaz. Azim ve kararlılık en çok devlet başkanında bulunmalıdır.
Zorluklar karşısında sabırlı olmak. Sabrı, sorunları çözmede en önemli ilaç olduğunun şuurunda olmak.
Zenginlik sahibi olması. Hem başkalarına muhtaç olmayacak mali ve maddi zenginlik hem de yüce bir gönül zenginliğine sahip olmak.
İyi yardımcılarının ve danışmanlarının olması. Başkanı başarılı kılan, doğru ve iyi seçilmiş çalışma ekibidir.
Dünya hastalandığında yani sorunlarla boğuştuğunda, çaresini bulabilen ve sağlıklı iken sağlığını koruyabilen kimse, gerçekten Devlet Başkanlığına layıktır. Hatta Devlet Başkanı böyle davranabilmelidir. Bu bağlamda Devlet Başkanı dünyanın doktoru olarak tanımlanmaktadır.
Zira dünya zaman zaman çeşitli sorunlar ve krizler nedeniyle (ekonomik, siyasi vb.) kaos ortamlarını yaşar ve bir anlamda bu, dünyanın hastalanmasıdır. Bu hastalıktan tüm toplumlar etkilenir. Devlet Başkanı, dünyanın hastalanmasından, kendi toplumunu ve halkını en az etkilenebilecek şekilde korumayı başarabilmelidir. Devlet Başkanı, hırçın bir okyanusta, kaptanı olduğu gemiyi, fırtınadan ve dalgalardan en az zararla ve selametle yüzdürebilen kişidir. Başkan, yine, kendi devletini karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma içinde birlikte ve bir arada yaşatabilme kabiliyetine sahip olmalıdır.
Sonuç olarak, İslam düşüncesi açısından, filozof ve düşünürlerin devlet yönetiminde, dinamik bir toplum ve devlet yapısı için Başkan'ı zaruri gördüklerini söyleyebiliriz. Ancak Devlet Başkanı, sorunları daha hızlı çözebilmek, bugünkü tabirle söylemek gerekirse bürokrasiyi azaltmak adına önemlidir. Bu anlamda Devlet Başkanı, halka karşı daha fazla sorumludur. Doğrudan sorumluluğun muhatabıdır. Bu nedenle halk, Devlet Başkanının bağlı olduğu genel başkanlık konumundadır. Dahası halkın tamamı Devlet Başkanının danışma heyeti konumundadır. Bu nedenle ideal bir devlet yönetimi için Halkın Genel Başkan konumunda olduğu bir Başkanlık sistemi kaçınılmaz görülmektedir.
Öyle görülüyor ki Türkiye için en iyi çözüm olabilecek ve kendimize özgü diyebileceğimiz Başkanlık sistemi, halkın genel başkan gibi olduğu bir Başkanlık sistemidir. Bu, aynı zamanda, erdemli bir yönetim anlamında, Hikmet Başkanlığı olarak da ifade edilebilmektedir. Böyle bir Başkanlık siteminde halk, Devletin ve Devlet Başkanının Dostları olarak görülmektedir. Aynı zamanda bu tarz bir Başkanlık sisteminde Başkan, Dünya ve Ülke sorunlarıyla başa çıkabilen bir Doktor olarak değerlendirilmektedir.
Her sorunu çözebilmeye kabiliyeti nedeniyle, böyle bir Başkanlık sitemi Bilgelik makamı olacaktır. Bu sistemin Başkanı da, Bilge olacaktır. Yani Bilge Başkan.
Başkan, aynı zamanda, tüm insanlığı ve mahlûkatı yaşatmak isteyen, insana can veren, ruh üfleyen ve yeni bir diriliş muştulayan Diriliş Başkanı olacaktır.
Bize özgü ve özgün diyebileceğimiz Başkanlık Sisteminin Başkanı, Bilge Başkan, Hakîm Başkan veya Hikmetli Başkan olmuş olacaktır.