Avrupa ülkelerinde çeşitli sebeplerden dolayı ırkçı partiler son seçimlerde büyük yükseliş kaydediyor.
Avrupa Birliği'nin bütünlüğü, Avrupa ülkelerindeki ırkçı partilerin yükselişi nedeniyle tehdit altında. Radikal siyasi propogandalarıyla öne çıkan partilerin Almanya, Fransa, Avusturya ve İsveç gibi Avrupa'nın 'yapıtaşı' ülkelerde rağbet görmesi halk içinde ırkçılığı ve nefret suçlarını körüklüyor. Bu partilerin oy oranları ve seçim vaatleri ise, daha korkutucu sonuçları beraberinde getirebilir.
Avrupa'nın başı, sürekli yükselişte olan ırkçı ve radikal partilerle dertte. Almanya'dan Fransa'ya, Avusturya'dan İsveç'e pek çok Avrupa ülkesinde son yıllarda yapılan seçimlerde aşırı söylemleriyle öne çıkan siyasi grupların üstünlük elde etmesi Avrupa Birliği'nin bütünlüğünü tehdit ettiği gibi, toplumsal yapıyı da büyük ölçüde olumsuz etkiliyor.
Irkçı partilerin genel itibari ile savunduğu söylemlere bakıldığında Müslüman ve göçmen karşıtı açıklamalar ile siyasi arenada varlık gösteriyor. Seçim sürecinde bu tip kampanyalarla siyaset yapıyor; bu da Avrupa toplumlarındaki aşırı duyguları körüklüyor. Bunun neticesinde ise, Avrupa ülkelerinde ırkçı saldırılar gün be gün artarak devam ediyor.
Irkçı partiler neden yükseliyor?
Ortadoğu ve Afrika üzerinden gelen göç akını, yavaşlayan ekonomik büyüme ve giderek yükselişini sürdüren aşırı sağ partiler AB ile ilgili büyük bir hayal kırıklığına yol açıyor. New York Times gazetesinde yer alan bir habere göre Avrupa Birliği üyesi ülkelerde yaşanan aşırı sağın yükselişinin birçok dinamikleri bulunuyor. 20 AB üyesi ülkede ortaya çıkan tablo AB'nin geleceği ile ilgili de kaygılara yol açıyor. Avrupa'da artış gösteren ırkçılık, milliyetçilik ve popülist söylemler, sağ partilerin oylarını artırmasına neden oluyor.
Avrupa'da ırkçı yükselişe neden olan bölgesel ve küresel faktörler arasında Brexit ve Trump'ın zaferini de saymak mümkün. İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı, Fransa ve Hollanda gibi, AB'nin temelini oluşturan ülkelerde çeşitli kıvılcımlara neden olmuş, 'Sıra bizde' çağrıları dillendirilir hale gelmişti. ABD'de ırkçı yaklaşımlarıyla bilinen Donald Trump'ın başkan seçilmesi ise, batı ülkeleri açısından kendi içine dönük bir siyasi anlayışın zeminini hazırladı.
Avusturya: 'Göçmen istemiyorum' diyen Hofer yüzde 49 oy aldı
Milliyetçi ve göçmen karşıtı Özgürlük Partisi, adayı Norbert Hofer, Nisan ayı sonlarında Avusturya'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turda önde gelen lider oldu ve oyların yüzde 35,1'ini kazandı. Aşırı sağın adayı Hofer, Mayıs seçimlerinde oyların yüzde %49,7'sini aldı. Yeşil Parti'nin adayı Alexander Van der Bellen'e büyük bir darbe indirdi. Mayıs ayındaki seçimlerin mahkeme kararı ile tekrarlanmasından sonra yapılan son seçimlerde Bellen küçük bir oy farkı ile aşırı sağ partinin aday Hofer'ın önüne geçti ve seçimleri kazandı.
Hofer, kampanya sürecinde göçmen karşıtı söylemler kullandı. Ülkenin sınırlarını ve orduyu güçlendireceğini söyledi. Hofer'ın partisi 183 sandalyeli Avusturya parlamentosunda 40 sandalyeye sahip.
Polonya: AB ve göç karşıtı Kaczynski'nin zaferi
Polonya diğer Avrupa ülkelerine göre aşırı söylemlerin az olduğu bir ülke. Yine de ülkenin sağ partisi olan Hukuk ve Adalet partisi, 2015 parlamento seçimlerinde ulusal oyların yüzde 39'unu kazanarak hükümeti kurdu.
2001'de kurulan partinin genel başkanı ve eski Başbakan Lech Kaczynski'nin 2010 yılında uçak kazasında ölmesinden sonra yerine kardeşi Jaroslaw Kaczynski geldi. ABD ve NATO'yla güçlü bağları savunan ve AB'ye mesafeli duran sağcı Hukuk ve Adalet Partisi, Polonya'nın Euro Bölgesi'ne dahil olmasına şiddetle karşı çıkıyor.
Macaristan: Aşırı sağın merkezi
Macaristan aşırı sağın yükselişte olduğu ülkeler arasında yer alıyor. Milliyetçi ve aşırı sağ söylemlere sahip olan Viktor Orban, Hıristiyan Demokrat partisi (K.D.N.P)'nin başında bulunuyor. Başbakan Orban, özellikle göçmen krizine karşı aşırı politikalara başvuran bir isim. Avrupa'da otoriter bir lider olarak biliniyor. Batılı liderin endişeyle takip ettiği Macaristan'daki son iki parlamento seçimini de Orban kazandı.
Orban, aşırı sağcı, göçmenlik karşıtı ve popülist politikaları takip ediyor. Ülkedeki diğer aşırı sağcı parti olan Jobbik'te aşırı sağ söylemlere sahip ve göçmen karşıtı bir politikanın izlenmesine destek veriyor. Jobbik, AB'nden ayrılmayı destekleyen bir parti ve bunun için referandum yapılmasını istiyor. Jobbik, AB'yi Siyonist İsrail'in Macaristan'a ve dünyaya hakim olma çabasının bir parçası olarak görüyor.
İsveç: 'Beyaz egemenliği'ni savunan partinin 49 sandalyesi var
Ülkedeki aşırı sağcı İsveç Demokrat Partisi Eylül 2014'teki seçimlerden yüzde 13 oy aldı. Beyazların egemenliğini savunuyor. 349 sandalyeli parlamentonun 49'unu ellerinde bulunduruyor.
Ülkedeki diğer partiler İsveç Demokrat Partisi ile koalisyon hükümeti kurmak istemiyor. Aşırı sağcı parti, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkıyor ve göçün sınırlandırılmasını savunuyor. AB üyeliği için referandum yapılması da partinin diğer önemli vaadi olarak öne çıkıyor.
Yunanistan'da Neo-Nazilerin yükselişi
Ülkede 1980'de kurulan faşist Altın Şafak Partisi son dönemde yükselişe geçen bir parti. 2012'deki seçimlerde, Yunan Parlamentosu'na ilk kez giren ve 18 sandalye kazanan parti dikkatleri üzerine çekiyor. Partinin yükselişi ülkede yaşanan ekonomik krize, artan borç yüküne ve kemer sıkma politikalarına bağlı olarak gerçekleşti.
Avrupa Konseyi, Altın Şafak Partisini 2013 yılında şiddet yanlısı 'Neo-Nazi' olarak nitelendirmişti. Parti, göçmen karşıtı görüşlere sahip ve Rusya ile savunma alanında işbirliği yapmayı savunuyor. Ülkede yaşanan ekonomik krizin de Euro'dan kaynaklandığını iddia ediyor.
Yunan mahkemesi 2013'te aralarında partinin lideri Nikos Michaloliakos'un bulunduğu birçok üst düzey ismini suç örgütü kurmak suçlaması ile tutukladı. Parti, Yunanistan'ın İslamlaşmaya başladığını savunuyor.
Fransa: Le Pen'in hızı durdurulamıyor
Fransa'da aşırı milliyetçi görüşlere sahip olan Le Pen'in liderliğindeki Ulusal Cephe Partisi göçmenlik ve Avrupa Birliği karşıtı bir tutum izliyor. Popülist bir söylem kullanan Le Pen liderliğindeki parti son dönemde oylarını hızla yükseltiyor.
2011'de partiyi babası Jean Marie Le Pen'den devralan Marina Le Pen, aşırı sağı temsil ediyor. Üyeleri arasında Nazi sempatizanları ve eski Vichy rejiminin üyeleri bulunuyor.
Le Pen, Yahudi karşıtı ve ırkçı bir söylem kullanıyor. Ülkedeki son seçimlerin ilk turunda yüzde 27 oy alan partinin oyları ikinci turda azalsa da 13 bölgede zafer elde etti.
Le Pen, Fransa'da 2017 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partisinin adayı oldu.
Almanya: Irkçıların şaşırtan çıkışı
Avrupa'da yaşanan ekonomik krize karşı ortaya çıkan protesto gösterileri ülkedeki aşırı sağ partinin kurulmasında büyük rol oynadı. Euro para birimine karşı başlayan protesto gösterileri Alternatif Parti'nin ortaya çıkmasına neden oldu. Alternatif Parti (AfD) son yerel seçimlerde seçimlerin yüzde 25'inden oy aldı.
2013'teki seçimlerde yüzde 5'lik barajı geçemeyen parti, son anketlere göre yüzde 10-12 arasında bir oya sahip. 2017'de Almanya'da düzenlenecek olan seçimlerde parlamentoya girmesi bekleniyor.
Aşırı sağ söylemlere sahip olan parti Neo-Nazi sempatizanı bir parti olarak öne çıkıyor. AB karşıtı bir politika izleyeceğini deklare ediyor.
Liderliğini Frauke Petry'in yaptığı Alternatif Parti, İslam karşıtı bir söyleme sahip. Parti, “İslam Almanya'ya ait değil" diyor ve camilerin yapımına karşı çıkıyor.
#Avrupa
#Fransa
#Almanya
#Yunanistan
#İsveç