“Mavi Marmara kısa vadeli bir proje değildi”
Mavi Marmara sizin için neyi ifade ediyor sorumuza, "Mavi Marmara, her kesimi birleştiren, her sesi bir araya getiren, özgürlük ve abluka altındaki Gazze'nin ablukasını kırmak için yola çıkan uluslararası bir projeydi” cevabını veren Salah, “Mavi Marmara yeryüzünün özgür insanlarının İsrail işgaline karşı zaferinin simgesidir" diyor. Salah'ın Mavi Marmara seferi ve şehitleri için de bir çağrısı var: "Tüm dünyaya Gazze'nin cömertliğini ve özelliklerini, önemini gösterdi Mavi Marmara, bu direnişin bu yaşantının uzak bir hayal değil, çok yakında olduğunu ispat etti. Şunu iyi bilmemiz gerekiyor ki, Mavi Marmara bir kerede gerçekleşmiş, kısa vadeli bir proje değildir. Bilakis, dünyaya ve tüm insanlığa sürekli bir mesajı var, dünya üzerinde yaşayan tüm insanları Gazze'nin ablukasını kırmaya çağırıyor. Bu yüzden defaatle söylüyorum ki, Mavi Marmara'ya ve Mavi Marmara Şehitlerine olan vefa korunmalı ve bu davadan vazgeçilmemelidir. Önemli olan çıkış noktasıydı ve bu başarıldı, ilk adımlar atıldı, şimdi onu devam ettirmek bizim boynumuzun borcudur. Sonunu düşündüğümüz zaman sonuç ne olursa olsun kazanan biz olacağız bundan asla şüphemiz yok, zira biz hak üzereyiz, batıl olan bu ablukayı koyan ise İsrail'dir."
“Sultan Abdülhamit'in sözünü iyi okumak lazım”
Son dönemde sıklaşan Mescid-i Aksa'da baskınları ve artan saldırılar için "İsrail'in şerri, daimi bir şerdir. Bu tehlike İsrail'in işgalci zihniyeti değişmedikçe var olmaya devam edecek" yorumunu yapan Salah, Türkiye ve Türk halkıyla ilgili yorumunda ise Sultan 2. Abdülhamid'in çağrısını tekrarlıyor: "Biz Türk halkıyla tek bir davanın savunucusuyuz ve Kudüs ve Mescid-i Aksa bizi birleştiriyor. Bizim 500 yıllık bir ortak Osmanlı geçmişimiz var. Osmanlı'nın Filistin ve Kudüs'e nasıl sahip çıktığını unutmamak lazım. Sultan 2. Abdülhamid'in söylediği 'Ey Müslümanlar birleşin!' sözünü çok iyi okumak lazım. Bunlar çok önemli noktalar."
Şeyh Raid Salah, Türkiye'den bahsederken konuyu Soma'da yaşanan maden faciasına getirerek acımızı yürekten paylaştığını belirtiyor ve "Hiç tereddüt etmeden söylüyorum biz gerçekten Türk Halkını çok seviyoruz ve sizin sevinçleriniz bizim sevincimiz, acılarınız bizim acımızdır. Soma'da şehit olan kardeşlerimiz için taziye sunmayı kendime bir borç bildim ve geldim. Kendi ailemizin bireylerini kaybettiğimizde duyduğumuz acının aynısını duyuyoruz. Bu bizim için Kudüs'ten Ankara'ya uzanan büyük bir ailenin öyküsüdür" sözleriyle Türk halkına olan yakınlığını dile getiriyor.
“Türk halkının atalarına ve kendilerine gönülden bağlıyız”
Suudi Arabistan'dan aldığı 'İslam'a hizmet' ödülünün yarısını Suriyeli yetim ve kadınlara bağışladığını hatırlatan Salah, diğer yarısıyla ise Mescid-i Aksa'ya hizmet edecek bir vakıf kurmak istediklerini ve bu vakfın İstanbul'da olmasının kendisini ayrıca gururlandırdığını belirtiyor. “Atalarına, kendilerine gönülden bağlı olduğumuz bir halk ile aynı nefesi solumaya ihtiyacımız var” diyen Kudüs Muhafızı, bu vesileyle bu topraklara tekrar gelmenin kendisi için onur verici olduğunu vurguluyor.
“Tayyip Erdoğan ile gurur duyuyorum”
"Ben bir Müslüman olarak Türkiye ile ve Türk hükümeti ile gurur duyuyorum. Tayyip Erdoğan ve onun yöneticiliğiyle de gurur duyuyorum. Şüphesiz Türkiye'nin bugünkü duruşu, tüm Arap liderler ve İslam aleminin liderleri için bir örnek teşkil ediyor” açıklamasında bulunan Kudüs Muhafızı Şeyh Raid Salah, “Türkiye bugün evladına kıyamayan bir anne gibi hassas bir duruş sergiliyor ve tüm mazlumlara kucak açarak bunu bir kez daha gözler önüne seriyor” sözleriyle muhabbetini dile getiriyor. “Türkiye bugün, güçlü iradenin ve işgalci İsrail'in hezimetinin göstergesidir."