Bir yazıyı yazmanın sonra o yazının kapınıza dikilmesinin anlamı yok.
Önemli olanın bugüne kadar gerçekleşenlerin olmadığı asıl mühim olanın bundan sonra gerçekleşecek olanların üzerindeki muhtemel etkilerimiz, bizim olacaklar karşısındaki tutumumuz ve olacakların oluşuna ne yönde katkı yapacağımız.
ABD’de önceki gün jüriye açık olarak başlayan yargılamanın bu yazı yazıldığı saatlerde henüz Zarrab’ın ikinci duruşmada neler söyleyeceğini bilmeden yazıyorum ama ilk gün söylediklerinden çıkarılabilecek sonuçlar var zaten.
Uzun zamandır Ankara’da bankacılık işlemleri nedeniyle mali ceza ihtimali bahis konusuydu. Zarrab tanık mı sanık mı itirafçı mı, bunun da farklı sonuçları olacağı ortadaydı. Tanık ve itirafçı olarak eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ı açıkça rüşvet almakla suçladı. Yargılama daha yılbaşına kadar sürecek, savcılık ve savunma neler söyleyecek, sonunda ne karar çıkacak bütün bunların kapsam ve ağırlığını şimdiden söylemek mümkün değil.
Asıl mesele ABD ambargosunun delinmesi yargılamalarında daha önce başka ülkelerde de karşılaşılmış rutin muhtemel sonuçlarının dışına taşılıp taşılmayacağı.
Bunun önemi şundan dolayı daha kritik; Ankara Suriye ve Irak’ta PKK konusunda Vaşington’la ağır bir karşıtlık içinde.
Trump’la yapılan görüşmelerde Türkiye’nin hassasiyetini paylaşan Amerikan Başkanının sözünün üzerinden iki gün geçmeden Pentagon “Yoo… biz silah vermeye devam edeceğiz” diyor ve zaten bu açıklama yapılırken bir yüz tır daha silah bölgeye taşınıyor.
Karşıtlık bununla da sınırlı değil. S-400 meselesinden, İran-Rusya ilişkilerinin seyrine, son açıklamalardan da görüyoruz ki Türk Akımı projesinden Ortadoğu’daki Suudi Arabistan, Katar ilişkilerine kadar çok sayıda başlıkta iki ülke taban tabana ters görüşleri savunuyor.
15 Temmuz’a dair Amerikan bakışı ve FETÖ liderinin ikameti, yargı önüne çıkarılmaması bir tarafta Türkiye’de tutuklu Amerikan vatandaşlarının tutumu da diğer yanda gerilimin iki kutbu olarak sıcaklığını sandığımızdan daha şiddetle koruyor.
Bu kadar üst üste karmaşa içinde gözden kaçıyor ama vize sıkıntısı da sürüyor yine karşılıklı olarak.
Bütün bu resim içinde New York’taki yargılama örnekleri yaşanmış bir ambargo delme, ülkelerin kendi çıkarlarına göre bakış açısını yansıtmanın çok ötesine hızla taşma eğilimini barındırıyor.
Hukuki tartışmalar, ortaya çıkacak sonuç, bunun ekonomik yaptırımları, hatta iki ülke arasındaki uluslararası hukuk anlaşmalarının bu karar sonunda doğuracağı etkiler… bütün bunlar kendi başlarına ve kendi içlerinde iki ülke arasında yaşanabilecek tatsız ama nihayetinde normal işlerdendir.
Fakat içinde bulunduğumuz, bazı başlıklarını yukarıda verdiğim birbirinden ciddi konularda bu kadar ayrı kutuplarda yer alan iki ülke olunca, böyle bir yargılama kendi seyri dışında sonuçlar da doğurur.
Bu da doğuracak muhtemelen çünkü Zarrab, ifadesi veya yargılama sırasında ortaya konulacak olanların tümünü aşan bir potansiyel durum var.
Silah üretici ülkelerin tamamının önceki yıllara göre üretimlerini kat kat artırdığı, alıcıların bunları kapış kapış aldığı; Kuzey Kore’nin deneme üstüne deneme yaptığı, DEAŞ’ın yeni bir video yayınladığı; Suudi reformasyonundan Filistin meselesinin gitmekte olduğu yere, samimi oldukları sanılan İngiltere-Rusya arasında birden ilişkilerin soğumasından sessiz ama dirençli duran Çin’e, kafası karışık görünen Avrupa Birliği’ne kadar dünyanın her yerinden sadece negatiflik fışkırıyor.
Bütün bu olup bitenler içinde Balkanlar, Kafkaslar ve hele ki Ortadoğu’nun komşusu olmak kaderimiz bize de bu negatif yükün fazlasıyla bineceğini, bindiğini gösteriyor.
Olanlar için yapacak bir şey yok.
Önemli olan başta da söylediğim gibi, bundan sonra olacaklar ve onlara dair yapılabilecek çok şey var elbet.
Ama her ne yapacaksak, savaşacaksak, direneceksek, yeni bir yol bulacaksak veya hatalarımız varsa ve bunları kabul edeceksek hep birlikte yapabiliriz ancak.
Hep birlikte olmadıkça başa çıkılabilecek şeyler değil günümüzün sorunları.
Hep birlikte olmanın ön şartı da istişare, sağduyu, ortak akıl.
Sağduyu ortak akıl istişare gibi şeylerin itikat olarak da gelenek olarak da en doğru hatta tek doğru yol olduğu son yıllarda Türkiye’nin tecrübesine bakıldığında da bizim her zaman bulduğumuz en doğru, tek doğru yol.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.