Twitterda çok sayıda kültür sanat tarih hesabı var ve çok başarılı işler yapıyorlar. Bunlardan biri mesela @kulturistan hesabı ve önceki gün takipçi sayısı yarım milyonu aştı. Dile kolay… hilesiz hurdasız, en çok gazetelerden daha yüksek bir takipçi kitlesi… Scope ile internet üzerinden çok sayıda kültür tarih sanat programı da yapıyorlar bir zamandır uzmanlarıyla.
Bu tarz çalışmaların, emeklerin hayatımıza nasıl olumlu katkıda yaptığını göstermek kolay.
1912 yılı Aralık ayına ait derginin kapağında Azrail simgesi, elindeki tırpanı aşağıdaki insanların üzerinden elindeki geçiriyordu. İllüstrasyondaki insanların çoğu fesli bir ordunun askerleri subayları ve arada sırada da peçeli kapalı kadınlardı. Ölüm peşindeydi upuzun konvoyun, insanlar çaresiz, bitkin, hasta bir meçhule ilerlemeye çalışıyordu resimde.
Sebep koleraydı.
Pençe gibi Balkan Savaşları’nda Osmanlı ordusu ve savaştan kaçan halkın yakasına yapışmış bir hastalıktı. Savaş, açlık, kıtlık gibi dönümlerde kitleler arasında hızlı yayılıp, tedavi edilmezse hızla öldüren büyük bir dertti kolera o zamanlar.
O zamanlar?..
Ya şimdi?..
Açıp bakın, kısa bir tarama yapın haberler arasında kolera diye, Yemen’i görürsünüz. Geçen hafta koleradan ölenlerin sayısı 2 bini geçti. Adacıklardan oluşan tek bir vilayeti dışında bütün ülkeye yayılan hastalık için Dünya Sağlık Örgütü ve BM, “Tarihin en hızlı yayılan kolera salgını” diyor. İç savaş nedeniyle 3 milyon kişinin yer değiştirdiği ülkede açlık, temiz su bulamamak, çöplerin toplanmaması gibi nedenlerle salgını her yana yaymış durumda. Tahminler bir milyona yakın Yemenlinin kolera olduğu yönünde.
Bütün bunlar olurken Yemen arada sırada karşılıklı minik askerî operasyonlar, onun bununla ittifakı, şunun oraya attığı füze gibi haberlerle gündemde.
Bir asır öncesinin hastalığı başta iç savaş yaşanan bölgeler olmak üzere dünyanın geri kalmış coğrafyalarında elinde bir tırpan gezinip duruyor kararmış gökyüzünde.
Aynı saatlerde Trump’ın zaten sallantıda olan koltuğunu iyice sallayan FBI soruşturmaları artıyor. Amerikan Başkanı’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı almaya hazırlandığı günlerdeyiz bir yandan da.
Yaparsa belki koltuğunun sallanmasını biraz azaltır. Biraz daha karıştırır ortalığı, dikkatleri öteye çeker. Müslümanlar Kudüs’e atfettikleri kutsallıkla, şehrin üç dinin ortak kenti olduğu iddiasıyla buna şiddetle karşı çıkar.
İsrail yeni saldırılarla ister istemez karşılaşır.
İran için de meşru, kolay ittifak edebileceği yeni bir cephe imkânı doğar böylece.
Gazze’deki bir garibanın derdine derman olmayan bir tartışma ve çatışma başlar körüklenir büyür pas tutar.
Yemen’de aşısı bir doların altında bir ilaç bulamaz yeni doğan çocuklar. Üç kuruşluk temiz su bulamaz. Bir lokma ekmek bulamaz.
Olsun…
Çünkü Kudüs’ün başkent olup olmaması, olursa kimin başkenti olacağı tartışmalarının yüksek, ulaşamayacağımız kadar yüksek seviyesi daha hayatîdir bir çocuğun hayatından.
Şimdi de mesela işi gücü bırakıp bana kızabilirsiniz.
Değil mi ki İran, İsrail bu politikalar bu devlet yapısı bu gidişatlarıyla biri 60 diğeri 40 yıldır kendilerine, vatandaşlarına, dindaşlarına, dünyaya ne vaat etmiş, ne kazandırmış, mutlular mı acaba böyle yaşamaktan diye sorgulamıyor… biz de sorgulamayalım, hayat nedir, refah nedir, mutluluk nedir, dünya nedir, din nedir…
Sorana da kızalım.
Altı üstü ticaret kârına konma savaşı olan Pön Savaşları dönemindeki Romalı Senatör gibi her seferinde “Kartaca yıkılmalıdır” diye bağırıp çağıralım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.