Avrupa macerası

04:007/07/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Yaşar Taşkın Koç

Dün çıkan Avrupa Parlamentosu kararıyla sona mı eriyor?Bana sorarsanız hayır.Ben de kendi kendime ya da geleceği öngörme becerisine falan sahip olduğumdan bu tahminde bulunuyor değilim. Tarih böyle diyor.Türklerin dünya sahnesinde görüldüğüne dair ilk kayıtlardan henüz yeryüzü insanoğlu için çok çok büyükken kendi doğusuna doğru hamleler yaptığını görüyoruz. Uzun sürmüyor, Çinlilerle zorlu bilek güreşlerinin ardından batıya dönülüyor ve o gündür bugündür bu yürüyüş sürüyor. Arada stratejik doğuya

Dün çıkan Avrupa Parlamentosu kararıyla sona mı eriyor?

Bana sorarsanız hayır.


Ben de kendi kendime ya da geleceği öngörme becerisine falan sahip olduğumdan bu tahminde bulunuyor değilim. Tarih böyle diyor.

Türklerin dünya sahnesinde görüldüğüne dair ilk kayıtlardan henüz yeryüzü insanoğlu için çok çok büyükken kendi doğusuna doğru hamleler yaptığını görüyoruz. Uzun sürmüyor, Çinlilerle zorlu bilek güreşlerinin ardından batıya dönülüyor ve o gündür bugündür bu yürüyüş sürüyor. Arada stratejik doğuya dönüş hamleleri olsa da hele artık Anadolu’ya yerleştikten sonra tahmin yürütmeye gerek kalmayan bir konu bu.

İki şeyi karıştırmamak da ayrıca önemli; yürüyüşün batıya doğru olmasıyla bir milletin batılı olması aynı şey değil. Daha doğudaki Ruslar batılı kabul edilebilirken Türkler coğrafî olarak Avrupa’nın ortasına kadar ilerlemiş; bir kaç yüzyıl Avrupa kıtasında ikâmet etmişken yine de Batılı kategorisinde yer almaz.

Benzer şekilde birçok sebeple Doğulu da değilizdir bir sınıflama yapılacaksa.

Kendine özgü bir millet olarak yerimizi aldığımız ve bunu koruduğumuz ortada.

Nasıl ki hem doğulu hem batılı özelliklere sahipsek Batı'yla ilişkilerimiz de bir seferde bütün defterlerin kapandığı, kapanacağı bir zayıf köksüz tarihsiz ilişki değil.

Bırakın tarihi günümüzde ekonomik akademik askerî politik turistik... aklınıza ne kadar ilişki türü gelirse hepsinde içiçe ve yoğun bir karşılıklılık var.

Zaman oluyor taraflar birbirini yere göğe sığdıramıyor zaman oluyor şimdi yaşanan gibi birbirinin yüzünü görmek istemiyorlar. Oysa bu karşılıklı mecburiyetten hiçbir taraf için kurtuluş yok. Aklınıza gelen her konuda Türkiyesiz ne Batı ne Avrupa var. Aynı şekilde her konuda ne onlarsız bir Türkiye...

AB ile yaşadığımız ve uzun yıllar sonra Avrupa Parlamentosu’nun aldığı ağır karar düzeyindeki hasar dünyada yaşananlardan bağımsız da değil. Ortadoğu’da henüz bir yere varmamış çalkantı da ABD’de Trump’ın seçilmesi de İngiltere’nin birlikten ayrılması da bütün bu olup bitenlerin dolaylı ama küçük ama büyük parçası.

15 Temmuz darbe girişiminin de yine ne büyük yer tuttuğu da ortada. Avrupa Birliği insanoğlunun o kıtada yaşanan ağır acılarından çıkarılan derslerin sonunda ancak bulabildiği eli ayağı düzgün bir çözüm olarak yoluna devam etmeye çalışıyor.

Biz de çok haklı olarak 15 Temmuz’da sonuncusunu gördüğümüz dış parmak ve etkiler olmakla birlikte önemli bir kısmı kendimize ait sorunlarla yaşıyoruz, yüzleşiyoruz, hesaplaşıyoruz, ağır mücadeleler veriyoruz çok uzun yıllardır.

Herkesin tecrübesi herkesin derdi herkesin acısı kendine... AB gibi evrensel değerlere en çok yaklaşan proje bile başka coğrafyalarda, başka sorunları anlamak konusunda beceriksiz davranabiliyor.

Ama öyle veya böyle nihayetinde bu süreç böyle sürmeyecek, şimdi göründüğü gibi sonuçlanmayacak.

Hem küresel sorunların hafiflediği döneme yaklaşılınca hem taraflar kendi sorunlarını aşmaya başlarken yine birbirlerine doğru adımlar atacaklar karşılıklı olarak. Kimsenin diğerine yüzde yüz kendisinin haklı olduğunu kabul ettirebileceği bir dönem falan da gelmeyecek elbet.

Ama müzakerelerin askıya alınması düzeyinde bir tavsiye iklimi kalıcı olmayacak, olması da mümkün değil.

AB Bakanı Ömer Çelik’in dediği gibi Ankara kendisini bu yaşadıklarını hiç anlamamış, hiç empati yapmayan kararı yok hükmünde kabul edip iade ederken muhtemeldir ki AB de yaptırım düzeyine taşımayacak bu olup bitenleri.

Hızına yetişemediğimiz dünya, yarın başka bir Avrupa-Türkiye resmini şimdiden tarih tuvaline çiziyordur, işte bundan hiç şüphem yok.

#Avrupa Parlamentosu
#AB
#Ömer Çelik