Trump “YPG’ye artık silah yok” sözünü vermiş ya; birçok manşet bu cümleyle süslenmişti. Kimileri de “bu söz ile ne kadar önemli bir adım atıldığını” anlatmanın peşindeydi…
Peşinen söylemeliyiz ki, bu bir “göz boyama; oyalama” sözüdür, gerçekte bir kıymeti yoktur.
ABD’nin “sözlerine” asla güvenilmez…
Bunların “iyi hal kâğıdı” yoktur…
-Sicili çok bozuk bir devletten bahsediyoruz!
İçi boş sözler, kuyruklu yalanlar, kaypaklık, düzenbazlık; Amerikan devletinin hayat tarzıdır.
ABD, bugüne kadar “samimiyet testi”nden hep çaktı…
Hiçbir zaman güvenilir olmadı…
Her defasında, sahne arkasından kirli iş çevirdi.
Ezcümle, Trump’ın “Artık YPG’ye silah yok” sözünden dolayı ümitlenmek de beyhudedir.
*
ABD, bugüne kadar hangi sözünü tuttu ki, bu son sözünü tutacak?
Sadece Kuzey Suriye’de yaşananlarla alakalı “verdikleri sözler” yahut “anlattıkları hikâyeleri” hatırlamak bile kâfidir:
“Mümbiç operasyonu sonrasında PKK’lıların bölgeden çekileceği” sözünü veren de onlardı…
PKK terör örgütüne açıktan silah sevkiyatına başladıktan sonra “YPG’ye asla ağır silahlar verilmeyecek” diyen de ABD idi!
*
Dahası var…
Terörün Mühendisi ABD, Kuzey Suriye’de “PKK devleti kurma” planından bir milim bile sapmış değil; bu çerçevedeki hazırlıklarından, ataklarından geri adım atmıyor.
Bunca silah yığınağı da, işbu plan doğrultusunda yapıldı, ya…
Tam da burada, bir defa daha soralım:
ABD’nin Kuzey Suriye’deki YPG/PKK’ya şimdiye kadar verdiği “4 bin TIR dolusu silah ve mühimmat” ne olacak?
-Bu silahları terör örgütünden asla geri almayacaklar…
Yani?
Sadece bu örnek bile, Amerika ile “müttefikliğin” ya da “dostluğun” içi boş bir lakırdı olduğunu göstermeye yeter de artar!
*
PKK’nın da, DEAŞ’ın da, FETÖ’nün de derin patronudur.
Bu ayan beyan düşmanlığı, halen daha ısrarla “dostluk” veya “müttefiklik” olarak tanımlamak akla ziyan/vahim bir durumdur.
İçeride “ABD ile iyi geçinelim, onlarla uyumlu olalım, işbirliği yapalım” yollu, İliştirilmiş Malum Cephe’den gelen telkinler; ABD’nin menfaatleri doğrultusunda icra edilen bir psikolojik harbin parçasıdır.
Ankara, Amerikan Başkanı’nın içi boş sözüne güvenmek, bundan dolayı “ümitlenmek” yerine; ABD’ye karşı “anladığı dilden konuşmaya” devam etmelidir.
*
Buna mukabil; bir terör örgütü ile mücadelenin bir başka terör örgütüne komuta ederek yapılamayacağı hususu isabetle hep dile getirildi…
Kaldı ki; DEAŞ da zamanında ABD’nin inşa ettiği ve “ters manyel çalışan” bir terör örgütü olarak sahnedeydi.
Üstelik, Donald Trump’ın “DEAŞ’ı Obama kurdu; hilekâr Hillary de buna yardımcı oldu” şeklindeki (12 Ağustos 2016) ibretlik itirafı da hafızalarımızda henüz tazeliğini koruyor!
ABD, en başından beri DEAŞ’ı “doldur, boşalt” taktiği ile oynattı…
Terör örgütünü “manivela “ gibi kullanıp, onun bir süre sonra boşalttığı bölgelere emirlerindeki bir başka terör örgütü olan YPG/PKK’nın yerleşmesini sağladılar.
Bunu da, Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti inşa etme planları çerçevesinde yaptılar.
*
Filmin sonunda; ABD’nin DEAŞ foyası tamamen ortaya çıktı. Derin ilişki, tescillendi.
Ayrıca, bazı DEAŞ’lıları Türkiye’ye yolladığı -kısa süre önce- belgelendi!
İçeride, birkaç yıldır Ankara’ya DEAŞ iftirası atan “ABD İşbirlikçisi/Bağımsız Türkiye’nin Düşmanı” malum cephenin gıkı dahi çıkmadı!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.