Kötülükte sınır tanımayanlar

04:0019/11/2017, Pazar
G: 18/09/2019, Çarşamba
Sema Karabıyık

Margaret Thatcher’in 1987 yılında ilan ettiği “Toplum diye bir şey yoktur, yalnızca bireyler ve onların aileleri vardır” cümlesi, yerli dizilerin vazgeçilmezi olarak kabul gören, sırların ve suçların yuvası olarak anlatılan aile hikayelerinden sonra “Aile yoktur sadece birey vardır”a dönüştü. Seyircinin tepkisini çekmemek için sessiz bir ilan edişle, fark ettirmeden alt metinlerle bilinçaltına işleniyor şimdilik, gelenek ve göreneklere aykırı olmamak adına.İstek ve ihtiyaçlarını karşılayamayarak

Margaret Thatcher’in 1987 yılında ilan ettiği “Toplum diye bir şey yoktur, yalnızca bireyler ve onların aileleri vardır” cümlesi, yerli dizilerin vazgeçilmezi olarak kabul gören, sırların ve suçların yuvası olarak anlatılan aile hikayelerinden sonra “Aile yoktur sadece birey vardır”a dönüştü. Seyircinin tepkisini çekmemek için sessiz bir ilan edişle, fark ettirmeden alt metinlerle bilinçaltına işleniyor şimdilik, gelenek ve göreneklere aykırı olmamak adına.


İstek ve ihtiyaçlarını karşılayamayarak çocuklarını mağdur eden fakir babalardan sonra; zengin hayata kavuşmak, kavuştuğu o hayatı muhafaza etmek için çocuklarını ve ailesini ihmal eden, zengin, zengin olduğu ölçüde bencil ve duygusuz babaların mağdur ettiği çocukların geçidine sahne oldu (oluyor) ekran. Bencil, sevgisiz, duygusuz, kazanmak için her şey mubahtır anlayışının savunucusu kötücül babalar; çektiği acıya daha fazla dayanamayarak intihar eden anneler; annesinin intiharına şahitlik etmiş, sevgisiz ortamda acı çekerek büyümüş, yaraları zaman içinde hasara ve kusura dönüşmüş evlatlar. Güneşin Kızları’ndan Haluk, Hatırla Gönül’den Tekin, Kara Sevda’dan Emir, Analar ve Anneler’den Ayhan; psikopat karakterler olarak dikkat çekti. İlginçtir ki kötü karakterlerinden güç alarak reyting rekorları kırması beklenen diziler yetersiz ilgi sebebiyle erken final yapmak durumunda kaldılar. Analar ve Anneler, Hatırla Gönül örneğinde olduğu gibi. Yeni dizilerden Çukur’da Vartalı ve Selim; Ufak Tefek Cinayetler’de Merve iktidar alanını dokunulmaz kılmak için etrafına kötülük saçıyor. Sevdikleri sevmedikleri herkes nasibini alıyor Merve’nin hırslarından.

Ekranda uzun süre varlığını devam ettiren Kara Sevda’nın Emir’i için “şiddete başvurmaması olumlu bir gelişme” yorumları yapıldı. Psikolojik şiddet uzmanı, fiziksel şiddeti cinayete teşebbüs dahil maşası Tufan ile gerçekleştiren Emir’i şiddetten uzak bir karakter olarak algılatan detay, takıntılı bir şekilde karşılıksız aşka tutulduğu Nihan’ı kumpas ve tehditle evlenmeye ikna ettikten sonra kendini seveceği güne kadar karısına dokunmaması idi. Karı koca arasındaki gerilimli ilişki üzerine inşa edilen hikayede, Emir şimdi Nihan’a zarar verecek beklentisi yaratılan sahneler fiziksel temastan daha gerilimli, gerilimli olduğu ölçüde de ilgi çekiciydi. Siyah İnci’nin Vural’ı Emir’den aldığı bayrağı benzer bir hikaye eşliğinde devam ettirmeye çalışıyor.

Kötülük hakkındaki mitler iki tipe ayrılır: Tiplerden biri kötüye dönüşme sürecindeki insanlardır. Diğeri ise çoktan kayıp, kurban durumuna düşen, radikal kötülük tarafından ele geçirilen insanlar. Örnek verdiğim dizilerdeki karakterler ikinci gruba dahil, babalarının kurbanı olarak karanlık tarafa geçen karakterler. En büyük özellikleri pişmanlık ve suçluluk duygusundan uzak olmaları, zira bu iki duygu pişmanlık ve suçluluk hissidir kişiyi kötülükten uzak tutan.

Kötülük bulaşıcıdır ve öğrenilebilen bir şeydir. Bulaşıcı olduğunun en büyük son yıllarda yayınlanan dizilerdeki karakterlerin kötücül olmasına sebep olarak babaların işaret edilmesi, tesadüfe bakın ki anneler intihar etmiş hem de çocuklarının gözlerinin önünde.

Kötü insanları en çok etkileyen şey güçtür. İnsanın kendi kendisine katlanabilmek için zorba bir kişilik geliştirmesinin nedeni daha güçlü olan bir başkasının iradesine boyun eğmek zorunda oluşudur. Kendi ihtiyaçlarını ve algılarını kimlik oluşumunun özü haline getirme olanağının mevcut olmayışıdır.

İnsanları kötü yapan kötü işler (şeyler) yaptıklarını kabul etmemeleridir. Örtülü ve gizli kapaklı kavramlar kötülüğün temelidir. Yıkıcı davranışları süreklilik arz eder çünkü kötülük yaptıklarını asla kabul etmezler, kendilerini sorgulamazlar, sorgulanmaya tahammül edemezler. Hatalarını kabul etmedikleri için sürekli kötülük yaparlar. Kötü insanların en belirgin özelliği günah keçisi aramalarıdır. Kendilerini kusursuz gördükleri için kusurlarını gösteren herkese öfkeyle saldırırlar. Anlaşmazlığa düştüklerinde hatayı karşı tarafa yüklerler. Kendi kötülüklerini inkar ettikleri için diğer insanların kötü olduklarını ifade ederler. Kendi kötülüklerini başkalarına yansıtırlar. Birey ruhsal olarak gelişmeye devam edebilmek için gelişme ihtiyacı duymalıdır. Bu ihtiyacı duymadığı takdirde kusursuz olmadığını gösteren her kanıtı ortadan kaldırmak isteyecektir. Psikopat ve sosyopatlar bilinçsiz oldukları için suçluluk duymazlar, suçluluk duymadıkları için vicdan azabı çekmezler. Onlar için “iyi olmak” önemli değildir, “iyi biri gibi görünmek” önemlidir. İyi olmayan birisinin iyi bir görüntü vermeye çalışması çevresindekiler için tam bir felakettir.

Karşısındakini fethetme, karşısındakiyle oynama, ilişkiyi kontrol etme isteği sınır tanımayan insanlardır kötüler. Başkalarının ruhsal gelişimini engellemek için gizlice ya da açıkça güç kullanırlar. Her şekilde ve şartta istedikleri gibi davranmak isterler, güç sahibi olmak onlar için bir tutkudur, güç sahibi olmak için her şeyi yaparlar. Güç isteme nedeni, toplumu geliştirmek, aileyi geçindirmek, kendini daha yararlı bir insan haline getirmek ya da yaratıcı bir şey başarmak içinse masumdur. Kötüler ise sadece kendileri için isterler güç sahibi olmayı.

#Sinema
#Medya
#​Margaret Thatcher