İzdivaç programlarının kurgu olduğunu, bazı katılımcıların yaşadıklarını dış etki olmadan kurguladığını bazılarına ise editörler marifetiyle müdahale edildiğini defalarca dile getirdim. “En iyi senaryo Kısmetse Olur” başlıklı yazımı okuyanlar hatırlayacaktır. Kısmetse Olur karakterlerinin yapımcının diğer realiti şovlarında farklı rollerle yer alması, yaşanan her şeyin kurmaca olduğunun en büyük delili. Ya da izdivaç programlarında eş arayanların barışma konseptli programlarda mağduriyet şemsiyesi altında çocuklarına seslenmeleri.
Cinayet ve kayıp vakalarını işleyen, gerçek hikayelerden yola çıkan suç temalı realiti şovlara dahi kurgunun sıçradığı ihtimalini kuvvetlendiren bir hadise yaşandı. 16 yıl önce işlenen Hande Çinkitaş cinayetinin dosyasını yeniden açan Gerçeğin Peşinde programında, katile yaklaştık anonsları yapıldığı günlerde, telefona gizli bir tanık bağlandı. Katil olarak ismi dillendirilen kişiyi tanıdığını söyleyip, cinayeti en ince detayına kadar anlattı. İddiasına göre bahsi geçen kişiden dinlemişti detayları. Turan isimli gizli tanık ertesi gün stüdyoya geldi, ismi telaffuz edildi ama görüntüsü net değildi. Program devam ederken “bluru” kaldırın, yüzümün görünmesini istiyorum dedi, talebi hemen kabul gördü. Kızının katili gözüyle bakılan Nezih Çinkitaş, Turan bey dediğiniz adam çizgi film gibi bir adam dediğinde yadırgandı. Gizli tanık Turan’ı, Gel Barışalım programının locasında, başkalarının hayatı hakkında ahkam kesen bir realiti şov karakteri olarak görene kadar. Sekiz yıldır görüşmediği çocuklarına çağrı yapmak üzere sıranın kendisine gelmesini bekliyordu; eski damat adayı, taze gizli tanık ve son olarak mağdur baba rolünde realiti şovların vazgeçilmezi haline gelen Turan bey.
Soru şu, Gerçeğin Peşinde’de katil ilan edilen “Nezih Şehnaz Osman” üçlüsüne cinayeti itiraf ettirebilmek amacıyla gizli tanık Turan hadisesi kurgulandı mı? Suç temalı reailiti şovlar rekabet reyting savaşında bir adım öne geçebilmek uğruna kurguya mı müracaat ediyor? Eğer öyle ise bu işe dur diyecek kimse yok mu?
Müge Anlı’da işlenen Fatma Demir cinayetinden sonra aileler intihar denilen tüm vakalara şüphe ile yaklaşmaya başladı. İntihar etti denilen Fatma Demir’in, cinayete kurban gittiği anlaşılınca, kızı soluğu stüdyo mahkemesinde almıştı. Çelişkili ifadelerinden dolayı iki gelin şüpheleri üzerine çekti, ama günlerce devam eden canlı yayınlar sonrası, tekrar gözaltına alınıp ifadeleri alındığında dahi beklenen itiraf gelmedi. Benzer bir şüphe ile Gerçeğin Peşinde stüdyolarına da bir aile geldi. Annelerinin intihar etmediğine, cinayete kurban gittiğine inanıyorlardı ve kardeşlerinin zehirlediğinden şüpheleniyorlardı. Yurt dışından beklenen rapor gelmeden, cinayet olduğu kesinleşmeden aile fertleri birbirini suçlamaya başladı, Hakan Ekinci vakasında olduğu gibi.
Esenyurt’ta aile apartmanında oturan, 13 yaşında çelimsiz bir çocuk Hakan. Bilgisayar masasının önünde boynunda bir sargı bezi ile cansız bedeni bulundu. Medyaya ilk haber, bilgisayar ekranında gençleri intihara şiddete cinayete sürükleyen oyunun açık olmasından dolayı intihar etti şeklinde yansıdı. Adli Tıp ön raporuna da ilk bulgulara göre intihar etmiş olabileceği yazıldı. Ailesi, dışa dönük sevecen çocuklarının intiharına ihtimal vermediğinden cinayet şüphesiyle katıldı canlı yayına. Beş katlı aile apartmanı olması, çocuğun ölüm saati olarak tespit edilen saatlerde apartmanda yaşayanların kapı önünde oturuyor olması, yabancı birinin apartmana girmiş olabileceği ihtimalini ortadan kaldırınca, tüm şüpheler amcalar, yengeler ve kuzenlere yöneldi. Kesinleşmiş rapor çıkmadan, olayın cinayet mi intihar mı olduğu kesinleşmeden, tüm zanların stüdyo mahkemesinde ortaya saçılması, aile fertlerini birbirine düşürdü. O gün kim nerede idi sorgulaması, aile sırlarının ortaya saçılmasına neden oldu. Aile içinde kalması gereken tüm tartışmaların stüdyoda kameralar önünde yapılması, bugünkü duygu ve düşüncelerle geçmişin sorgulanması ve yorumlanması, aile fertleri arasındaki mesafeyi artırdı, kapanmayacak yaralar açtı. Hakan’a ne oldu sorusu bir ailenin dağılma hikayesine dönüştü.
Başka vakalarda başka aileler benzer bir parçalanma yaşamadan suç temalı realiti şovların yayın ilkelerinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Adli Tıp raporu beklenen, cinayet olduğu kesinlik kazanmayan dosyalar stüdyo mahkemelerinde açılmamalı. Gizli tanık olarak telefona bağlanan ya da yayına çıkanların araştırması yapılmalı. Her önüne gelen kontrolsüz bir şekilde birilerini suçlamamalı. Hatta gizli tanıklar stüdyo mahkemelerinde değil, savcılıkta ifade vermeli.
*
Barışma/kavuşma konseptli realiti şovlarda seçilen karakterler ve hayat hikayelerine azami özen gösterilmeli. Dikkat çekmek adına radikal seçimler yapılıyor. Yetiştirme yurdunda büyüyen, 8 yaşında bir ailesi olduğunu öğrenen Umut’un hikayesinde olduğu gibi. Ablam abim değil de neden ben yetiştirme yurduna bırakıldım sorusuyla biyolojik babasını arayan Umut, yaşadıklarından yorulduğunu ifade ediyordu. Kameralar önünde öğrendiği gerçek hayat hikayesi ise yaşadıklarından çok daha ağır ve yorucu. Annesine kavuştu ama babasıyla ilgili öğrendiği gerçeği hazmedebilecek mi?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.