Öcün yüreğine saplanan kama

04:0017/09/2017, Pazar
G: 17/09/2019, Salı
Rasim Özdenören

Birkaç gün önce arkadaşlarla bir daha seyrettiğimizIngmar Bergman’ın The Virgin Spring filminin izlenimleri:Yaşadığımız günler son ikiyüz yılın süregelen hasılasıdır (üstünü sayma!)... İnsanoğlunun geçirdiği belki en çılgın zaman dilimi... Arz, insanın ayağının altından belki her zaman kayıyordu, ama onun sarsıntısını insan hiç bu denli somut duyumsamamıştı.Başını avuçlarının arasında sıkıştırıp kalmış insan, hiç bu denli trajik bir görüntüye bürünmemişti. Hiçbir insan soyu onun kadar kendi yasını

Birkaç gün önce arkadaşlarla bir daha seyrettiğimiz
’ın The Virgin Spring filminin izlenimleri:

Yaşadığımız günler son ikiyüz yılın süregelen hasılasıdır (üstünü sayma!)... İnsanoğlunun geçirdiği belki en çılgın zaman dilimi... Arz, insanın ayağının altından belki her zaman kayıyordu, ama onun sarsıntısını insan hiç bu denli somut duyumsamamıştı.

Başını avuçlarının arasında sıkıştırıp kalmış insan, hiç bu denli trajik bir görüntüye bürünmemişti. Hiçbir insan soyu onun kadar kendi yasını tutmaya sıvanmamıştı.

Kadın türü, hiç bu kadar masum, korunaksız, mazlum halini yaşamamıştı. Hiç bu kadar zalim, hoyrat ve saldırgan bir ıranın içine gömülmemişti. Hiç bu denli saldırganlık hedefi yapılmamıştı.

Yumuşacık huylarımız birden katılaştı.


Bir zamanlar çöllerin derinliğine ya da ormanların bilinmezliğine korku nedir bilmeden özgür ve pervasız dalan hatun kişiler, şimdi değil çöle ve ormana, kapının önüne çıkmayı göze alamıyor. Yiğitlik ölmüştür.

Bir orman boşluğunun kenarında bekâretinin en masum içtenliği ile sofrasını yolculara açan, onlara sofrasının yoksulluğunu bir cömertlik nişanesi halinde sunan saf ruh, daha sofra ortadan kalkmadan saldırıya uğrayacağını bekleyebilir mi? Ama beklenmeyen şeyler her zaman vaki olur. Haydutlar, acımasızca saldırıya geçebilir. Daha da alçakçası maktul soyguna uğrar. Üzerinden çalınanlar, maktulün ailesine para karşılığı satılmaya teşebbüs edilir.

Bu işte cinnetten fazla bir şey var.

Bu işte vahşet kudurganlığının tırpanı kol geziyor.

Maktulün yası tutulmalıdır, evet. Fakat yastan önce gelen işlerimiz var: adalet.

Bu kelimenin günümüzde ifade ettiği anlamı yeterince bildiğimiz söylenebilir mi? Onun kapsamı yeterince biliniyor olaydı vahşete cüret edenler gene de teşebbüslerini yürürlüğe koymaya cesaret edebilir miydi?

Eğer klinik bağlamda deliliğin sözü ediliyorsa, orada, her zaman bir masumluğa, saflığa, saffete yer bulabiliriz.

Fakat gaddarlık başka, gaddarlığın sonuçladığı zulüm ve vahşet başka, burada hiçbir affın sınırına sığdırılamayacak bir cinayet söz konusu…

Soytarının gülüşü sırıtıyor saldırıcıların sahte hizmet sunuşunda: o gülüş maskedir.

Maktulün parçalanmış giysileri bulunuyor.

Kama masaya saplanıyor.

Saldırıcıların yorgun, kendinden geçmiş bedeni derin bir uykuya gömülü...

Horozun ilk ötüşüyle gerinmeye başlayan bedenler şimdi uyanacak. Uyanırlar. Uyanıyorlar. Masada saplanmış duran kama yerinden sökülüyor. İlkin saldırıcıların elebaşı kıstırılıyor. Kendine savunma payı bırakılarak... Kama boğazını yırtıyor. Sonra yardakçısının boğazı...

En sona çocuk kalıyor. Maktulün babası onun boğazını yırtmıyor. Bir hurda torbasını savurur gibi duvara fırlatıyor...

Kızın yası ormanda tutulacaktır. Gömüt o kuytu yere inşa edilir.

Tecavüze uğradıktan sonra öldürülen bakirenin cesedinin kaldırıldığı yerden bir kaynak suyu çağıldar. Baba, o aynı yere bir tapınak inşa edecektir: öç almak için işlediği cinayetlere kefaret olarak...

Çılgınca çağlayıp duran kaynak orada hâlâ çağlayıp duruyor. Arınmanın ve arındırmanın ebedi simgesi olarak...

#Sinema
#Ingmar Bergman
#The Virgin Spring