Suriyeliler, ırkçılık, entegrasyon

04:005/07/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
Özlem Albayrak

Demet Akalın’ın “Suriyeliler evine dönsün” tagine destek olarak attığı “kesinlikle sonuna kadar katılıyorum. Hırsızlık gasp bıçaklama haberlerinden bıktık” tweeti nedeniyle sosyal medyada başlayıp, konvansiyonel medyaya uzanan Suriyeliler tartışması hala sürüyor. Bu tartışma yeni değil ama. Tarihi, ilk Suriyeli kafilelerin sınırlarımızdan içeri girmesinden hemen sonrasına dayanıyor. Suriyelileri Türkiye’de istemeyenlerin dünya görüşü de belli; ulusalcılar, Kılıçdaroğlu başta resmi CHPliler, Kemalistler,

Demet Akalın’ın “Suriyeliler evine dönsün” tagine destek olarak attığı “kesinlikle sonuna kadar katılıyorum. Hırsızlık gasp bıçaklama haberlerinden bıktık” tweeti nedeniyle sosyal medyada başlayıp, konvansiyonel medyaya uzanan Suriyeliler tartışması hala sürüyor. Bu tartışma yeni değil ama. Tarihi, ilk Suriyeli kafilelerin sınırlarımızdan içeri girmesinden hemen sonrasına dayanıyor. Suriyelileri Türkiye’de istemeyenlerin dünya görüşü de belli; ulusalcılar, Kılıçdaroğlu başta resmi CHPliler, Kemalistler, FETÖ’cüler ve Akşener’in peşinden gidebilen bazı ülkücüler…


Öncelikle şu: Toplumsal ve siyasal ortamın karışık ve provokasyona çok açık olduğu şu günlerde, sosyal bir çatışmanın kıvılcımı olabilecek eylemlere sebebiyet verebilecek bu bakış açısının taşıdığı tek tehlike, kötü kalpliliği yaygınlaştırma potansiyeli değil. Böylesi bir dönemde bu konunun gündeme getirilmesi, maksatlı olduğunu düşündürüyor. Saniyen; bu yapılan Avrupa’da mültecilere para atarak onlarla eğlenen ırkçılıkla, baba-oğul mülteciye çelme takarak onları yere düşüren foto muhabirin vicdansızlığıyla aynı derecede değilse bile, aynı türde bir ırkçılık. İnsanlıkta mahalli yok.

Suriyelileri aşağılamak için “bizim yiğit delikanlılarımız oralarda ölürken bunlar burada keyif çatıyor” algısını oluşturmaya çalışmanın ise her ne kadar; milli duygulara hitap eder gibi gözükse de; temelde bu duyguları kullanmaktan öte bir amacı yok. Çünkü bizim askerimiz Türkiye’nin güneyinde Suriyelileri ya da Suriye’yi korumak için operasyon yapmıyor; PKK’nın bir kolu olan PYD-YPG yapısı güneyimizde bir devlet kurmasın diye bulunuyor. Kendine güya vatansever, güya askersever diyenler; şehit olan askerlerimiz nedeniyle biriktiğini söyledikleri hırslarını birinden çıkaracaklarsa, herhalde yüzlerini mutlak bir ölümden kaçıp gelmiş garibanlara değil, PKK’ya dönmemeliler. Bugünlerde ille de birine kızmak istiyorlarsa yani, Kılıçdaroğlu’nun yanında FETÖ yürüyüşüne katılan Ahmet Türk’e “siz FETÖ’ye adalet istemeden önce yaptıklarınızın bir hesabını verin, sizinkiler sınırın güneyinde askerimizi öldürmeye devam ediyor” diyebilirler.

Ama demezler, demedikleri gibi ortak duygular ve namus üzerine oynayarak, Suriyeliler’in sahillerde kadınlarımızı taciz ettiği, onların gelişiyle Türkiye’de AİDS vakalarının arttığı gibi argümanlarla, tüm Suriyeli erkeklerin sapık, tüm Suriyeli kadınların fahişe olarak görülmesinin yolunu açacak köpürtmelerle, operasyon çekerler. 3 milyon kişinin içinde sapık var mıdır, elbette vardır ama tekil vaka örneklerinden abartılı genellemelere giderek kamuoyu oluşturmaya kalkışmanın da pek onurla, ahlakla örtüşecek bir tarafı yoktur herhalde…

İlginç değil mi? Bütün bunlar olmasın, kadınlar çocuklarını beslemek için bedenlerini satmak zorunda kalmasın; Suriyelilerin yoğun olduğu bölgelerde suç oranları artmasın diye entegrasyonu destekleyenlere de, “biz, bu ülkenin özbeöz evlatları dururken Suriyelilere iş veriyorlar” diye şikayet ederler. Suriyelilerin ucuz işçi oldukları için işlerini ellerinden aldığından şikayet ederler. Oysa entegraston politikaları tam da bunlar olmasın diye ortaya konulmuştu ve ağır aksak da olsa ilerliyordu, ama hayır ona da “Suriyelilere pozitif ayrımcılık” yapıldığını düşündükleri için ölümüne karşı çıktılar.

Evet, Türkiye’nin yaşadığı, peşpeşe gelen bunca ağır sorun arasında Suriyeliler’in entegrasyonu meselesi gündemden düştü, belki bu konudaki çalışmalar da ağırdan alınmaya başlandı. O yüzden işe geç geldiği için dövdüğü Suriyeli gencin fotoğrafını sosyal medyada övünerek paylaşan işveren ve benzeri örneklerin cezalandırılması kimsenin umurunda olmazken, açlıkla yoksullukla ve yer yer aşağılanmayla, tahkirle boğuşan Suriyelilerin yaptıkları her eylem genele izafe edilerek kriminalize edilmeye başlandı. Bunda aramızdaki ırkçıların payı büyük elbette ancak dediğim gibi bu durumda, devletin, başlarda, kitlelerin ortak davranış biçimini etkileyecek derecede güçlü bir biçimde sergilediği konukseverliğin azalarak gündemden düşmesi de etkili.

Dolayısıyla Suriyelilere yönelik olarak ortaya çıkan ırkçılığın memleketin yeni bir fay hattına dönüşmemesi için, entegrasyon politikalarının hızlı bir biçimde uygulanmaya konulması artık neredeyse şart. Türkiye’nin içte ve dışta bunca ivedi ve mühim sorunu varken, Suriyeliler meselesinin ciddiye alınması, önem sıralamasında yukarı çekilmesi şart mıdır diye düşünenler olabilir.

Kanaatimce şart, zira sözkonusu ırkçılık toplumsal düzlemde yaygınlaşıyor ve kitleselleşiyor. “Evlerine gitsinler” lafı birkaç kendini bilmezin halt etmesi olmaktan daha ileriye gidiyor. Entegrasyona öncelik verilmedikçe, mültecilere yönelik olumsuz bakış açısı oluşturacak örnekler de hem çoğalıyor, hem de büyütülüyor, köpürtülüyor, abartılıyor. Bu durum da, bir fasit daire gibi başladığı yere dönerek ırkçılığı besliyor.

Bütün bunlar olmasaydı bile entegrasyon şart. Bunun daha önce de yazdığım gibi iki nedeni var: 1-Entegrasyon, insan kaynağının ekonomik büyüme ve gelişmeye katkıda bulunmasını sağlar, 2-Göç almış bir toplumda entegrasyon sağlanmadığında 5-10 yıl içinde sosyal problemlerle, anomiyle, suçun yükselmesiyle karşılaşmak neredeyse mukadderdir. Mültecileri Türk vatandaşlığına geçmek için gerekli koşulları –Türkçe öğrenmek gibi- yerine getirmeleri şartıyla vatandaşlığa almak fikri, bu yüzden son derece doğru bir fikirdi. Aksi durum, gelecekte şimdi olduğundan daha büyük sosyal problemlere zemin hazırlamak demektir. Bir an önce çalışmaya başlanmalı.

#Suriyeliler
#Irkçılık
#Entegrasyon