Eren Bülbül, sadece 15 yaşındaydı. Trabzon’un Maçka ilçesinde PKKlıların yerini güvenlik güçlerine gösterirken hain örgütün kurşunlarına hedef oldu. Eren, daha 15’indeki Eren, şehit oldu. Hepimizin içi yandı, hepimiz kahrolduk, ama herhalde en çok kavrulan, ömrünün sonuna dek yüreğini yakacak bitimsiz bir ateşe düçar olan, Eren’i doğurandır, O’nun annesi Ayşe Bülbül’dür. Dolayısıyla acılı kadının, “Oğlum kapının önünde değil, askerde şehit olmak isterdi” şeklindeki ilenmesinden, siteminden dolayı
Eren Bülbül, sadece 15 yaşındaydı. Trabzon’un Maçka ilçesinde PKKlıların yerini güvenlik güçlerine gösterirken hain örgütün kurşunlarına hedef oldu. Eren, daha 15’indeki Eren, şehit oldu. Hepimizin içi yandı, hepimiz kahrolduk, ama herhalde en çok kavrulan, ömrünün sonuna dek yüreğini yakacak bitimsiz bir ateşe düçar olan, Eren’i doğurandır, O’nun annesi Ayşe Bülbül’dür. Dolayısıyla acılı kadının, “Oğlum kapının önünde değil, askerde şehit olmak isterdi” şeklindeki ilenmesinden, siteminden dolayı kimsenin ağzını açıp tek kelime etmeye hakkı da, haddi de olamaz.
Kederli annenin açıklamalarının haber değeri olmadığını iddia ediyor değilim, Eren’i olası bir çatışmanın çıkacağı alana hiçbir tedbir alınmadan götürülmesinin de sağlıklı bir karar olmadığı ortada. Öte yandan, bu olayın muhalif gazeteler tarafından “hırsızın hiç suçu yok” noktasına taşındığı da, gözden kaçacak gibi değil. Köşe yazılarına baksanız, Eren’in şehit edilişinin tek sorumlusunun emniyet kuvvetleri olduğunu ve PKKlı’ların hiçbir günahının olmadığını düşünebilirsiniz. Bu durumun kamuoyu nazarında kimin elini rahatlattığı ise ortada, PKK’nın. Yani, tıpkı öncekiler gibi, Eren’i de katletmiş olanların…
Öncekiler… PKK tarafından katledilmiş; Eren’in yaşlarında, O’nun boylarında, belki O’nunla aynı hayalleri kurmuş, ama bu hayalleri gerçekleştirmeye hiçbir zaman fırsat bulamamış, terörün kurşunuyla hayattan koparılmış çocuklar.
Sadece 13 yaşındaydı. PKK, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde, 30 Ağustos’ta baraj emniyetini sağlayan güvenlik güçlerine görev dönüşü pusu kurdu. Yola yerleştirilen el yapımı patlayıcı, askeri aracın geçişi sırasında uzaktan kumandayla patlatıldı. Patlamanın olduğu sırada, fırına ekmek almaya giderken tesadüfen oradan geçiyor olan Fırat Sımpil hayatını kaybetti.
16 yaşında bir gençti. 2014 yılında, o dönem HDP Eşbaşkanı olan Selahattin Demirtaş’ın kışkırtmasıyla meydana gelen ve sonradan 6-7 Ekim olayları olarak anılacak gösteriler esnasında, DAEŞli olduğu gerekçesiyle vahşice öldürüldü. Yasin, Kurban Bayramı’nda yoksullara kurban paketi dağıtmak üzere sokağa çıkmıştı, gözü dönmüş katiller tarafından işkence edilerek öldürüldü.
17 yaşındaydı. Geçtiğimiz yıl, Şırnak’ta İsmet Paşa Mahallesi’ne PKK’lıların otomatik silahlarla açtığı ateşte hayatını kaybetti. İddialara göre Bayram Tatar’ın babası korucubaşıydı ve aile askerlere yemek verme gibi bir “suç” işlemişti. PKKlılar tarafından ateş açıldığında evin balkonunda bulunan Bayram da, ailesinin işlediği bu affedilmez suçun bedelini canıyla ödedi.
18 yaşında bir lise öğrencisiydi. Üniversiteye hazırlanıyordu, 2009 yılının 8 Kasım’ında Küçükçekmece’de İETT otobüsüne bindi. Yolda otobüse yapılan molotof saldırısında yüzü, kolları ve bacakları yandı. Serap, tedavi için kaldırıldığı hastanede hayata sadece 28 gün tutunabildi.
Mesela Ahmet Oktay Günak:
Sadece 11 yaşındaydı, geçtiğimiz Şubat ayında, PKK’nın Şanlıurfa Viranşehir ilçesindeki saldırısında katledildi. Anne Günak, “Oğlum daha küçüktü, büyüyünce askere gidecekti, polis olmak istiyordu” diye gözyaşı döktü.
Bu kadar mı? Değil elbette. Bir kısmının adları ve hikayeleri artık kamuoyunun gündeminde olmamakla birlikte; 1995 yılında PKK tarafından 12 yaşında Diyarbakır’da infaz edilen
de, 24 Temmuz 1995’te
’ın
ilçesine bağlı Akdoğu köyünde PKK tarafından katledilen 1 yaşındaki
da, 10 Temmuz 2016’da
’nin
ilçesinde öldürülen 12 yaşındaki
ile 5 yaşındaki
da, 11 Ağustos 2016’da Sur’da bombalı saldırıda şehit olan
aylık
da ya bebek ya çocuktular; ölüm onlara yakışacak en son şeydi.
Sadece 2015 yılından bugüne, onlarca çocuk PKK eliyle ya da PKK’nın sebep olması nedeniyle hayatını kaybetti. Mesela, Diyarbakır Bismil’de, 27 Eylül 2015’te, PKK tarafından düzenlenen saldırıda atılan bir roketatar mermisinin Dumlupınar Mahallesi’nde bir eve isabet etmesi sonucu 9 yaşında hayatını kaybeden
gibi. Mesela 12 Ekim 2015’te, Diyarbakır Sur’da PKK’nin kurşunlarına hedef olan 12 yaşındaki
gibi. Mesela 25 Aralık 2015’te, Cizre Sur Mahallesi’nde PKKlıların açtığı ateş sonucunda hayatını kaybeden 3 aylık
gibi. Mesela Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde düzenlenen bombalı araç saldırısında evleri başlarına çökerek hayatını kaybeden 5 aylık
, 1 yaşına yeni girmiş
ve 5 yaşındaki
gibi. Mesela, 2016’da Ağrı Diyadin’de katledilen 14 yaşındaki
gibi.
Liste uzun, sadece PKK'lıların öldürdüğü ya da ölümüne sebep olduğu çocukların adlarıyla bile çok sayıda köşe yazısı yazılabilecek kadar hem de. Yani, kimse Eren’in ölü bedeni, evladını kaybetmiş bir annenin acı sözleri üzerinden PKK’yı temize çekmeye kalkmasın.