Zihin temizleme operasyonu

04:0030/06/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Ömer Lekesiz

Gazetemizde de yer alan bir habere göre, uyuşturucu illetine karşı yürütülen mücadelede, Türkiye’ye özgü ayakta tedavi modeli olanYeşilay Danışmanlık Merkezi’ni (YEDAM) geliştirenYeşilay, bir adım daha öteye giderek, yeni rehabilitasyon merkezleri açmaya hazırlanıyormuş.Bir adım daha öteye gitmek derken hıfzedilen ilk adımdan kasıt, kişinin bağımlılıktan kurtulabilmesi için, halen AMATEM’ler tarafından yürütülen gerekli tıbbi müdahaledir.Yeni durumda ise, vücudu zehirden arındırılan kişinin, tıbbi

Gazetemizde de yer alan bir habere göre, uyuşturucu illetine karşı yürütülen mücadelede, Türkiye’ye özgü ayakta tedavi modeli olan
Yeşilay Danışmanlık Merkezi
’ni (YEDAM) geliştiren
Yeşilay
, bir adım daha öteye giderek, yeni rehabilitasyon merkezleri açmaya hazırlanıyormuş.

Bir adım daha öteye gitmek derken hıfzedilen ilk adımdan kasıt, kişinin bağımlılıktan kurtulabilmesi için, halen AMATEM’ler tarafından yürütülen gerekli tıbbi müdahaledir.

Yeni durumda ise, vücudu zehirden arındırılan kişinin, tıbbi tedavi sonrası temizliğinin sürebilmesi için, bazen bir serviste kalarak tedavinin üst aşaması olan rehabilite dönemine girmesi gerekiyormuş.

İşte bu maksatla açılacak olan yeni rehabilitasyon merkezlerinde, ailesi olmayan, uyuşturucu kullandığı için sosyal çevresi tarafından dışlanmış ve tekrar uyuşturucuya geri dönme ihtimali bulunanların, tıbbi tedavileri bitmesine rağmen hala iyileşmemişlerse,
zihinleri temizlenecekmiş
.

Uyuşturucu yaman bir tehlike! Dolayısıyla uyuşturucu kullanımına karşı yapılabilecek her fiil ciddiye alınmalı, bu mücadelede görev alanlar her türlü imkanla desteklenmelidir.

Bu hususu tevili mümkün olmayacak şekilde sağlamca kayıt altına aldığıma göre, zikrettiğim haberde beni çokça tedirgin eden şu
zihin temizleme
meselesi üzerinde durmak istiyorum.

Benim bilgilerime göre, uyuşturucuya alıştırılanların büyük bir çoğunluğu, zaten kendi beniyle, ailesiyle, çevresiyle sorunlu olanlardan, diğer bir söyleyişle ferdi ve/ya sosyal uyumsuzluk sorunu bulunanlardan oluşuyor(muş).

Bunun manası şudur: Uyuşturucuya alış(tırıl)anlar, ilk etapta, “bunu kullanırsan sorunlarından kurtulursun” telkiniyle bir tür zihni baskıya, daha açık bir söyleyişle şartlandırmaya tabi oluyorlar ki bu da aslında zihnin olumsuz manada -uyuşturucuyu talep edecek şekilde- temizlenmesi demektir.

Bu durumda, gençlerin büyüdüklerini göstermek, birey olduklarını ispat etmek, özgürlük talebi üzerinden iktidar kurmaya kalkışmalarıyla, uyuşturucu ticaretinin akla ziyan neden ve sonuçlarını saklı tutarak, konuya daha geniş bir perspektiften baktığımızda, aslında çok daha genel plandaki şu problemin varlığını onaylamış olmuyor muyuz:

Zihin dediğimiz yapı (sır, alet, araç, olgu, sentez, fenomen her neyse) zaten dış etkilerle şekillendirilebilen bir şeydir ve bu manada güç sahibi olanlar hedef seçtikleri toplumları istedikleri şekilde yönlendirebilirler.

Nitekim bugün
bellek
olarak tanımladığımız zihin, duyularla, bunların işlettiği (çalıştırdığı, aydınlattığı) aklın tüm faaliyetlerini ihtiva ettiğine göre, önce duyuların şartlandırılması, ardından aklın bunları benimseye zorlanması ve zihnin de bu şartlanmalara ve zorlanmalara göre oluşanı kabul etmesi kurgulanabilir (sağlanabilir) bir şeydir.
Dolayısıyla bu kurgulamayı yapabilecek güce sahip olanlar, bireyden topluma yayılacak şekilde
zihin kirletmeyi
ve lüzum gördüklerinde (ki bu da yine onların başka bir menfaatine karşılık geleceğinden kirlenme mahiyetinde olsa da)
zihin temizlemeyi
kendileri için hak bileceklerdir.

Şu anda dünya üzerindeki asıl mücadele de zaten bu husus (güçlünün apriori olarak hak sahibi ve daima haklı olması) üzerinden yürümekte; iktidar ilişkileri, ülkesel çıkarlar, bölgesel savaşlar, din ve mezhep rekabetleri, coğrafi tasallutlar, kültürel hegemonyalar… artık, zihinlerin mahiyet ve istikametini belirleyecek imgeleri yaratma hükümranlığına göre biçimlenmektedir.

Bu nedenledir ki,
ekran yoluyla
artık görmüyor, gösterilene bakıyoruz; duymuyor duyuruluyoruz; düşünmüyor düşündürülenle yetiniyoruz; haliyle zihnimizi de olumsuzluğa teşne kılarak onu kirlenmeye açık tutuyoruz.
Bu durumu şöyle çerçeveliyor
Jean-Luc Marion
:
“İmge / Suret aslın yerini tutar, çünkü ekranda görülmediyse ya da ekranı görmüyorsa hiçbir şey yoktur. Bu yüzden asıl, ya görünmez olarak kalarak ya da hayal edilerek (salt bir imge haline gelerek) yok olur.
Görüntülerin yayınlanmasının ve üretilmesinin amacı bir dünya açmak değil, dünyanın bir ekran tarafından kapatılmasıdır
; ekran, bir karşı dünyanın kozmik genişliğine erişmek için, dünyadaki şeylerin yerine, dikizcilerin (tv izleyicilerinin Ö.L.) durmadan yenilenen bir idolünü –mekansal ya da koronolojik sınırları olmaksızın çoğalan idolü- geçirir.”

Zihin temizleme teriminin beni çokça tedirgin etmesinin nedenleri öncelikle bunlardır: Terimin, haberdeki bağlamıyla kullanılışı doğru da olsa, bir zihin kurgulama aracı olarak uyuşturucunun olumsuz etkisini gidermenin, başka bir olumsuzluğa davetiye çıkarıyor gibi görünmesi…

“İşi kaynağından kurutmak” vb. beylik deyimlerle lafı sündürmek ve dolayısıyla çok diplomalı uzmanların yetki alanına müdahil olmak istemiyorum ama bu vesileyle, en azından
kirli çamaşırın çamurlu su ile yakınamayacağına
farklı bir yöndendikkat çekmek istiyorum.
#Uyuşturucu
#Tatil