TÜBA’nın Tietze lügati

04:0012/11/2017, Pazar
G: 18/09/2019, Çarşamba
Ömer Lekesiz

Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lügati(TETTL),Andreas Tietze’nin Viyana’daki öğrencilik yıllarında (1930’lu yıllarda) başlayıp, yine Viyana’da vefatına kadar (2003) süren Türkoloji çalışmalarının değerli bir verimidir.Basımı yılan hikayesine dönen bu lügat, nihayetTürkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) sahip çıkmasıyla emin bir ele kavuştu ve sekiz ciltte tamamlanması planlanan lügatin ilk dört cildi, bu kurumun yayınları arasından 2016 yılında çıktı.Kurumsal bir sahiplikle, bu önemli eserin

T
arihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lügati
(TETTL),
Andreas Tietze
’nin Viyana’daki öğrencilik yıllarında (1930’lu yıllarda) başlayıp, yine Viyana’da vefatına kadar (2003) süren Türkoloji çalışmalarının değerli bir verimidir.
Basımı yılan hikayesine dönen bu lügat, nihayet
Türkiye Bilimler Akademisi
’nin (TÜBA) sahip çıkmasıyla emin bir ele kavuştu ve sekiz ciltte tamamlanması planlanan lügatin ilk dört cildi, bu kurumun yayınları arasından 2016 yılında çıktı.
Kurumsal bir sahiplikle, bu önemli eserin yarım kalmasına ve giderek unutulmasına mani olan
TÜBA Başkanı Ahmet Cevat Acar
’a teşekkürlerimi öncelikle iletmeliyim.

“Yarım kalması, unutulması” derken, TETTL’nin A-E maddelerini ihtiva eden ilk cildinin Tietze’nin vefatından bir yıl önce
Simurg Yayınları
(İstanbul – Viyana 2002), F-J maddelerini ihtiva eden ikinci cildininse
Avusturya Bilimler Akademisi
tarafından (Viyana 2009) basılmasını kastediyorum; ikinci cildi Tietze’nin vefatından altı yıl gibi bir aradan sonra basılan ve TÜBA tarafından 2016’daki ilk dört ciltlik basımına kadar unutulan bu lügatin, gün yüzüne çıkması, birinci derecedeki ilgilileri tarafından bile çok fazla beklenilmeyen bir şeydi.
İstitraden belirtmeliyim, Tietze’nin lügatinden, aynı zamanda Türkçe’nin en iyi argo sözlüğünü hazırlayan merhum öykücü
Hulki Aktunç
sayesinde haberdar olmuştum. Kadıköy’deki bir buluşmamızda kendisine ne okuduğunu sorduğumda, bu lügati okuduğunu söylemişti.
Her şeyden önce lügatin adı ilgimi çekmişti:
Tarihi ve etimolojik Türkiye Türkçesi
! Bunu ilk planda,
Karabalgasun
’dan
Tiran
’a uzanan coğrafi hatta Türkçe kelimelerin izini sürme eylemi olarak değerlendirmiş, zaten yer yer ihtiyaç duyduğum
Türkçe’nin köken bilgisine
mahsus merakım birden depreşivermişti.
Şimdi o lügat ilk dört cildi itibariyle,
TÜBA Yayını Editörü Semih Tezcan
’ın yoğun gayretinin bir sonucu olarak ilgililerinin istifadesine sunulmuş oldu.

Tietze, 15 dili akıcı olarak konuşan, 7 dili okuyan ve yazan, 5 dili de bildiği dillere yakınlığı nedeniyle bilen bir Türkolog. Sanat tarihçisi bir anne babanın çocuğu olarak 1914’te Viyana’da doğmuş. Lise ve üniversiteyi de Viyana’da okuyan Yahudi kökenli Tietze, Nazilerden kaçarak 1937’de Türkiye’ye sığınıp, İstanbul’a yerleşmiş. İstanbul Üniversitesi’nde Almanca okutmanlığı, İngilizce-Türkçe Redhouse Sözlüğü’nde redaktörlük, kitap yayıncılığı, dergi editörlüğü yapmış.

Tietze’nin
Adnan Adıvar
ve
Helmut Ritter
’le tanışıp, onlarla uzun süreli bilimsel bir işbirliği yaptığını da söylersem, onun ilgilerinin gerçek düzeyini ve ciddiyetini doğru yansıtmış olurum sanırım.

1973-1984 yılları arasında Viyana Üniversitesi’nde ordinaryüs profesör olarak görev yapan Tietze, emekli olduktan sonra, vefatına kadar konu edindiğimiz lügatini hazırlamaya ayırmış tüm vakitlerini ve ilk cildini de kitap halinde görebilmiş.

Lügatindeki
Ön İzahat
’ında “Türk dilleri arasında 14. Asırdan beri mühim bir mevkie sahip olan Türkiye Türkçesi’ni bu eserde eski ve yeni standart Türkçe, diyalektler, argolar olarak elimizden geldiği ve kaynaklarımızın müsaade ettiği ölçüde bir bütün sayıyoruz” diyen Tietze, söz konusu bütünlükten “son yarım asırda vuku bulan inkişafları umumiyetle ayrı” tuttuğunu belirterek şu bilgiyi veriyor:

“Lügatimizde Türkçenin her kelimesini bulamayacaksınız. Sadece şeklinde ve mâna gelişiminde açıklanacak bir husus veya hususlar bulunan kelimeler alınmıştır. Bazı nadir kullanılan veya diyalektlere ait kelimelerin edebî dile girmiş olduklarını, yeni yazarların eserlerinden bunlara dair misaller vererek, mümkün olduğunca ispatlamaya çaba gösterdik.”

Tietze, lügatinin muhteviyatı, çalışma usulü ve bilimsel yöntemi konusunda (TÜBA basımında
Semih Tezcan
çevirisiyle yer verilen makalesinde) ilgililerini gereğince bilgilendiriyor olsa da, son tahlilde bu lügat kendisi tarafından tamamlan(a)mamış bir lügattir.
Nitekim,
Tezcan
Hoca da,
TÜBA Günce
dergisinin 54. sayısındaki söyleşisinde, 600 yıllık dönemi kapsayacak olan lügatin tamamında 60.000’den fazla kelime olacağını söyledikten sonra “Şimdi yayınlanan ciltlerde yeni eklenen kelimeler yoktur. Fakat daha sonraki ciltlerde eklemeler yapılması söz konusudur” diyerek, Tietze’nin tamamla(ya)madığı lügatin, editör(ler) marifetiyle tamamlanacağını beyan etmektedir.
İnceleme ya da araştırmalarıma göre değil
sezgilerime göre
söyleyecek olursam:
Lügatin TÜBA basımı ilk 3 cildi, daha önce basılan 2 cilde denk düştüğüne göre, yeni basılan 4. cilt ile, basıma hazırlanmakta olan ek dört cildin,
Tietze’nin adıyla yayınlanmayıp
, “Tietze’ninkini esas alan ek bir çalışma” olarak yayınlaması bence daha makul olacaktır.
Bu yolla hem Tietze çalışmasının
özgünlüğü
korumuş olacak, hem de TÜBA sayesinde Türkçe adına tarihi ve etimolojik değerli bir lügatin tamamlanması sağlanmış olunacaktır.

Tietze’nin hakkının ve kıymetinin de ancak bu yolla daha iyi korunabileceğine inanıyorum.

#​Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lügati
#TÜBA