Filistin’de sıradan olanın derinliği

04:004/07/2017, Salı
G: 17/09/2019, Salı
Ömer Lekesiz

Ramazan bayramında, 20 yaşlarında iki genç,el-FetihlideriMahmud Abbas’ın büyük boy bir posteriniel-Aksamescidine asmak üzereyken yakalandılar, dövüldüler ve cemaatten araya girenler sayesinde linçe uğramaktan son anda kurtulabildiler.Aynı gün, kimliği belirlenemeyen birileri deHarem’e çıkan sokaklardan birine, üzerinde “Kudüs Arapların ve İslam’ındır, Katar’ın değil” yazan bir pankart astı.Bayram telaşından olsa gerek, her iki olaya da -kısa haber olarak verilmeleri dışında- fazla itibar eden çıkmadı.İlk

Ramazan bayramında, 20 yaşlarında iki genç,
el-Fetih
lideri
Mahmud Abbas
’ın büyük boy bir posterini
el-Aksa
mescidine asmak üzereyken yakalandılar, dövüldüler ve cemaatten araya girenler sayesinde linçe uğramaktan son anda kurtulabildiler.

Aynı gün, kimliği belirlenemeyen birileri de
Harem
’e çıkan sokaklardan birine, üzerinde “
Kudüs Arapların ve İslam’ındır, Katar’ın değil
” yazan bir pankart astı.

Bayram telaşından olsa gerek, her iki olaya da -kısa haber olarak verilmeleri dışında- fazla itibar eden çıkmadı.

İlk bakışta, Filistin’in mevcut şartlarında tıpkı geçmişte onlarca örneği olduğu gibi, tekrarı da her an mümkün bulunan bu iki olayın, ilkine karşı gösterilen fiili tepkilere ve ikincisinin nasıl bir mantığın ürünü olduğuna yakından baktığımızda Filistin’de (Kudüs’te) yine bir sıradan olanın derinliğine ulaşırız.

Şöyle ki, Abbas’ın posterini parçalayanlar, aynı zamanda “
Abbas haindir
” diye kükremekle kalmayıp,
Hamas
’ın kurucusu merhum
Ahmed Yasin
’in adını haykırarak, el-Fetih’i protesto ettiler.
Abbas’ın, ABD ile İsrail’in barış görüşmelerinde
Yaser Arafat
’ı değil, ancak kendisini muhatap (muteber) kabul etmeleriyle ünlendiği ve dolayısıyla daha başlangıçta
işbirlikçi
damgasını yediği malumdur.

Nitekim Abbas, ABD ve İsrail’e karşı hakkında yeterli güveni vermiş olmalı ki, görev süresi 2009 yılında dolduğu halde, inatla koltuğa yapışmayı sürdürdü.

Öte yandan Netenyahu iktidarı da Abbas’ın samimiyetini, Hamas ile sınamayı sürdürdü. Diğer bir ifadeyle, Hamas’la barışmaması için onun ensesinde Demokles’in kılıcı gibi sürekli olarak sallandı.

Aksa’da poster asma hadisesi ise, İsrail tarafından elektriği kesilen ve dolayısıyla azaltılmaya çalışılan problemleri böylece yeniden tetiklenen Gazze’de, Abbas’ın bu konudaki pasif tutumundan dolayı yükse sesle eleştirildiği günlere denk geldi.

Çünkü, elektriği İsrail tarafından kesilince, Gazze’de her şeyden önce arıtma sistemleri çalıştırılamadığından ölümcül hastalıklar yeniden baş gösterdi.

İsrail, Hamas’ı dize getirmek için bu insanlık suçunu, dünyanın gözü önünde pervasızca işlerken, Abbas iktidarı da elektrik olmadığı için ameliyat edilemeyen ağır hastaların Şeria’ya nakledilmelerine izin vermeyerek, hem İsrail’in insanlık suçuna ortak oldu, hem de siyasi rekabet adına kendi kardeşlerini İsrail’e boyun bükmeye zorladı.

Bu iki hususun kesin bir kanaate dönüşerek Filistin halkı arasında yayılması, Abbas’ı, o poster numaralarını çekmeye itti.

Pankart konusuna gelince.

Pankarttaki yazı, el-Fetih mantığını haydi haydi aştığından, onun ancak
İbrani mantığının
bir ürünü olduğu düşünülüyor. Çünkü oradaki
Arap
ve
İslam
kelimeleri birinci derecede bir etkiye sahip değil, haliyle yazıdaki tüm etki
Katar
kelimesiyle sağlanıyor.

Katar probleminin neden ve boyutlarını burada ele almamıza gerek yok ama, onunla ima edilen asıl şeyi iyi görmeye çalışmamız yeterlidir.

Gazze’nin İsrail ile Mısır arasında yer alan, üç yüz altmış kilometre karelik sahil şeridindeki dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olduğunu
, önceden bilmeyenlerimiz varsa bile,
Mavi Marmara
olayından sonra bilmeyen kimse kalmamıştır zannediyorum.

Öyle bir açık hapishanesi ki, çevresine kalın duvarlar örülmüş, her metresine silahlı bir adam yerleştirilmiş malum bir hapishaneden daha boğucu bir yer. Çünkü, aynı zamanda ekonomiden sağlığa, eğitimden haberleşmeye kadar her alanda İsrail ve Mısır tarafından en katı ablukaya maruz kalan bir hapishane...

Üstelik bu hapishane, İsrail tarafından düzenli bir takvime bağlı olarak bombalanıyor ve bu yüzden harabe haline gelmiş olan
Gazze, her geçen gün yer altının yer üstünden daha mamur sayılabileceği bir görünüme evriliyor.
Yoksulluk istatistiğinin yüzde yetmiş, işsizlik oranının yüzde elli olduğu Gazze’ye
, yardım elini uzatan ülkeler arasında
Katar
ilk sırada yer alıyor.

Katar’ın yaptığı yardımların, büyük oranda doğrudan Gazze halkına yönelik olmayan, otoyol vb. yapımlarına yarayan yardımlar olması, küçük bir kısmının dul ve yetimlere destek mahiyetinde sürmesi bile İsrail ile Mısır’ı çıldırtmaya yetiyor.

Haliyle, yazımızın girişinde zikrettiğimiz poster ve pankart gibi sıradan iki hadise, konu genelde Filistin, özelde Gazze ve elbette Katar olunca, şişede durduğu gibi durmuyor.

Rabbimiz nasip ederse, sonraki yazımda bu hususu biraz daha açayım inşallah.

#Filistin
#Mahmud Abbas
#Gazze
#Ramazan