Filistin: Özne ve merkez

04:0011/07/2017, Salı
G: 17/09/2019, Salı
Ömer Lekesiz

İlgili son yazımda, Filistin’deki sıradan gibi görünen şeylerin, asıl “konu genelde Filistin, özelde Gazze ve elbette Katar olunca, şişede durduğu gibi” durmadığını söylemiştim.Çünkü, Filistin demek, İbranilerin devlet olmak amacıyla İngiltere desteğinde işgal ettiği topraklardakiezeli ve ebedi güvensizliğidemektir ki, şimdi burada kim ne yapıyor olursa olsun, sonucu yine İsrail’in güvenliğine ya da güvensizliğine değer.Firavunlar, Hititler, Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar, Moğollar... devrinde

İlgili son yazımda, Filistin’deki sıradan gibi görünen şeylerin, asıl “konu genelde Filistin, özelde Gazze ve elbette Katar olunca, şişede durduğu gibi” durmadığını söylemiştim.


Çünkü, Filistin demek, İbranilerin devlet olmak amacıyla İngiltere desteğinde işgal ettiği topraklardaki
ezeli ve ebedi güvensizliği
demektir ki, şimdi burada kim ne yapıyor olursa olsun, sonucu yine İsrail’in güvenliğine ya da güvensizliğine değer.
Firavunlar, Hititler, Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar, Moğollar... devrinde Levant’ın (ve aynı zamanda Bereketli Hilal’in) kapısı olan Gazze de, bu niteliğinde hemen hiçbir değişme olmaksızın, Osmanlı’yı yıkıp Orta Doğu’da hakimiyet kurmak isteyen Batı devletleri için her zaman bir kapı olmuştur. Bugünkü durumu da el'an böyledir. En kısa ifadesiyle
Gazze’ye hakim olmak demek sadece Filistin’e değil, Türkiye’ye, Mısır’a, Sudan’a, Basra Körfezi’ne, Yemen’e hakim olmak demektir.

Meramımı şu örnekle teyit edeyim:

Büyük savaşların bir değil birçok sebebi vardır. Ancak bu sebepler o kadar çok boyutlu ve o kadar karmaşıktır ki, onları (savaşın sonucuna da bağlı bulunduklarından) bir çırpıda izah etmek mümkün değildir. Bu nedenle söz konusu sebepleri geriye itecek kabiliyette tek bir vesile öne çıkartılır ki, yığınlar da bunu bilmekle tatmin olurlar.

Örneğin, Birinci Dünya Savaşının
vesilesi
, Avusturya-Macaristan Veliaht Prensi
Franz Ferdinand
’ın eşi Sofia ile birlikte, Saraybosna’da 28 Haziran 1914 tarihinde Sırp milliyetçisi
Gavrilo Princip
tarafından öldürülmesidir. Ancak bu vesile,
sebep yerine oturtulmuş
ve dolayısıyla bu sayede, Birinci Dünya Savaşı’yla, Batı’nın Osmanlı’yı yıkarak Orta Doğu’ya hakimiyet kurma niyeti başta olmak üzere diğer ekonomik, siyasi, demografik ve sosyal nedenler perdelenmiştir.

Konunun Filistin (Kudüs ve Gazze) ile ilgili örneğine gelince:

Vesilesi, Macar – Avusturya – Rus Savaşı sonrasında Osmanlıya’ya sığınan Macarların Rusya’ya verilmemesi olan
Kırım Savaşı
’nın (1853-1856) asıl nedeni doğrudan doğruya Filistin’dir.
Kırım ile Filistin’in coğrafi uzaklığı (ve benim de tarihçi olmamam) nedeniyle ilettiğim bu sonuçtan kuşku duyabilirsiniz. Bu durumda, uluslararası bir savaşa dönüşen bu sonucu,
Kudüs –Bir şehrin Biyografisi
adlı kitabın Yahudi yazarı
Monteifore
’nin şu yorumuyla pekiştireyim:
“(1852) Kasım ayında Sultan (Abdülmecid) kilisedeki üstünlüğü Katoliklere devretti. (Rus Çarı) Nikolas köpürdü. Kudüste’ki Ortodoks haklarının iadesini ve Rusya’yı Osmanlı İmparatolruğu’nun hamisi konumuna getirecek bir ittifak teklif etti. Nikolas’ın bu tehditkar talepleri reddedilince Ruslar, Tuna’daki Osmanlı topraklarını –Romanya- işgal edip İstanbul’a doğru ilerlemeye başladı. (Buna karşılık...) 28 Mart 1853’te Fransa ve İngiltere Rusya’ya savaş ilan etti.
Savaşın çoğu Kırım’da geçse de bu savaş Kudüs’ü dünya sahnesinin merkezine taşıdı ve o gün bugün de orada kalmaya devam etti
.”
Kırım Savaşı’ndan
Katar Krizi
’ne kadar geçen yüz altmış dört yıldan sonra, 3-9 Temmuz 2017 tarihli
Gerçek Hayat
’ta,
Yakup Kocaman
’ın konumuzla ilgili yazısında spota çıkartılan şu
güncel soruların
, verdiğim son örnekle olan bağlam bağını kurmak hiç de zor olmasa gerektir:

“Daha bir buçuk yıl önce, Suudi Arabistan’ın yeni atanmış genç prensi Muhammed bin Salman, İslam İşbirliği Örgütü’ne üye –Türkiye, Pakistan, Malezya, Ürdün dahil- 41 ülkeyi ikna ederek İslam Ordusu İttifakı’nın kuruluşuna ön ayak olmuş, İslam dünyasını kasıp kavuran terörizm dalgasına karşı ortak mücadele edileceğini ilan etmemiş miydi?

Peki aradan geçen bir buçuk yılda ne oldu da bu ittifak Sudi Arabistan’ın öncülüğüyle parçalandı? Terörizme karşı ortak mücadeleyi, meşru bir devlet olan Katar’ı ablukaya almaya ve sosyal bir olgu olan İhvan hareketini ortadan kaldırmaya eşitlemek bir samimiyet testiydi. Suudi Arabistan ve BAE’nin ittifaka üye 41 ülkeden sadece birkaç tanesinin desteğini alabilmesi bunu göstermiyor mu?”

Buradan baktığımızda,
Mısır
’da halkın özgür iradesiyle seçilmiş
Müslüman Kardeşler
iktidarının, ABD tarafından bir askeri darbe ile yıkılması; Türkiye’deki
Gezi kalkışması
ve
15 Temmuz başarısız darbe girişimi
,
İhvan
ve
Hamas
’a destek verdiği gerekçesiyle Katar’ın boğazının bizzat kardeş ülkeler tarafından sıkılması... neticede Gazze halkının iyilik umutlarına son darbeyi indirme, İsrail’in güvenlik kalkanını nihai olarak güçlendirme çabasından başka bir şey değildir.
Dolayısıyla
Filistin, Kudüs ve Gazze, coğrafyamızda yaşanmış, yaşanan ve yaşanacak olan uluslararası siyasi ihtilafların, sıcak çatışmaların öznesidir
ki, onları mevcut problemlerin
merkezine koymaksızın
yapılacak her yorum batıl, aranabilecek her çözüm atıl olacaktır.
#Filistin
#Suudi Arabistan
#Kudüs