Üzerime vazife olmayan işlere burnumu sokmak yerinde değil, biliyorum ama şair ne demiş:
İlgili olanlar bilir, bilmeyenler için söyleyeyim. Serbest piyasanın, serbest iktisadın; liberalizmin dünyayı getirdiği nokta şurası: Dünya gelirinin yüzde doksanına dünya nüfusunun yüzde onu el koyuyor. Bu makas gittikçe daralıyor. Şöyle: Mesela bundan beş altı yıl önce dünya nüfusunun yarısı, yani üç buçuk milyar kişinin toplam serveti dünyada üç yüz elli kişinin gelirine denk iken, bu rakam günümüze doğru gelirken düşe düşe seksen kişiye düştü. (Bazıları sekiz aile diyor ya, o bahsi diğer.) Her gün açlık sınırının altında yaşayan ailelerin otuzdört bin çocuğu açlıktan ölüyor.
Avrupa’nın bir yılda sadece kozmetiğe ayırdığı para ile tüm Afrika’nın içme suyu ihtiyacı giderilebilir deniyor. (Neden insanlar hemen her gün şişme botlarla Avrupa’ya gitmek üzere yola çıkıp Akdeniz’de boğuluyor, işte bu yüzden.)
Yazılanlara, konuşulanlara bakıyorum (Ramazan’da çok oldu bu) geçmiş güzel günlerden dem vuruluyor. Meselâ: Şehir denilince önce cami yanında çarşı, öte yanda medrese, şifahane. Bütün yollar camiye çıkıyor (Diyanet galiba camilerimizi yeniden hayatın merkezine koymak için bir proje geliştiriyordu, sonuç nedir bilmiyorum ve bu ne kadar mümkündür onu da bilmiyorum.)
Yaşayan, gelişen, görünen İstanbul neresi? Maslak-Mecidiyeköy’den Mahmutbey’e kadar. Oralar artık bir ABD şehri gibidir. Dubai de öyledir, Katar da, Zemzem Towers benzeri Kâbe’nin etrafını çeviren gökdelenler de öyledir. Ne Çin ne Japonya bu yürüyüşün dışındadır. İktisadî hayatımızın bugün için motoru olan konut sektörü hangi konutları üretiyor? Siteler ve rezidanslar. Bunların cami merkezli olduğu söylenebilir mi? Siteler çocuklarımıza hangi hayat tarzını teklif ediyor?
Kimin borusu ötüyor?
Cevap: Sermayenin.
Evlerimiz, sokaklarımız, okullarımız, marketlerimiz, AVM’lerimiz, videolarımız, zevklerimiz, giyim-kuşamlarımız, dilimiz, kültürümüz (Yerel kültürler de artık turizme çalışıyor. Düşünün Mevlevî semai bir “gösteri” oluyor), eğlencemiz, mutfağımız (en azından mutfak biçimi ve gereçleri) hemen herşeyimiz “endüstri”nin emrindedir. Ahşap ve bahçeli evlerimizi kat karşılığı müteahhitlere verdikten sonra ne yaptık? O daracık dairelere tıkılıp kaldık. Ve tabi nefes almak için biz de hemen bir “yazlık” edinmek için kolları sıvadık. Bütün sahillerimiz, kıyılardaki tarım arazilerimiz, senede bir ay yaşadığımız kooperatifler, yazlıklar ile doldu.
Kurulan “Yeni şehir”ler bizim yeni hayatımızdır. Bu hayatın hangi unsuru için fetva alınmış, içtihat yapılmıştır.
Bir “yolcu namazı” hakkında dahi kesin hükmümüz yok. Biz “hangi para” ile zekât veriyor, hacca gidiyoruz? Şunu hatırlatmak isterim:
Bu ülkede bir yıl içinde trafik kazalarında ölenlerin sayısı İstiklal Harbi'nde verdiğimiz şehit sayısının belki beş katıdır. Otolarınızı yenileyin. Sıktın be Mustafa Kutlu ne yapalım yani; su değirmenine, deve kervanlarına mı dönelim diyorsun?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.