Akıl ile kalp

04:0023/11/2017, Perşembe
G: 18/09/2019, Çarşamba
Mustafa Kutlu

Kimimizin bölük pörçük bildiği, kimimizin yalan yanlış bildiği, kimimizin hiç bilmediği; oysa dinimizin imanımızın merkezinde bulunan bir meseleden bahsetmek istiyorum. İşin gerçeğini nakletmek benim haddim olmadığı içinProf. Dr. Süleyman Uludağ’ınDiyanet-İslâm Ansiklopedisi’ne yazdığı “Kalp” maddesini özetleyeceğim(Kendi ilavelerimi parantez içinde veriyorum).Kalp vücutta kan dolaşımını sağlayan organın adıdır. Dinî ve tasavvufî bağlamda bilgi ve düşüncenin kaynağı veya aracıdır. Bir et parçası

Kimimizin bölük pörçük bildiği, kimimizin yalan yanlış bildiği, kimimizin hiç bilmediği; oysa dinimizin imanımızın merkezinde bulunan bir meseleden bahsetmek istiyorum. İşin gerçeğini nakletmek benim haddim olmadığı için
Prof. Dr. Süleyman Uludağ’ın
Diyanet-İslâm Ansiklopedisi’
ne yazdığı “Kalp” maddesini özetleyeceğim
(Kendi ilavelerimi parantez içinde veriyorum).

Kalp vücutta kan dolaşımını sağlayan organın adıdır. Dinî ve tasavvufî bağlamda bilgi ve düşüncenin kaynağı veya aracıdır. Bir et parçası olan kalple bir ilişkisi olmakla birlikte ondan ayrı olan bu anlamdaki
kalbe “Rabbanî latife” ve “İlahi cevher” de denir.
Kur’ân-ı Kerim ve hadislerde fuad, sadr, lüb, nûha ve ru’ gibi terimler genellikle kalp mânasına kullanılmıştır.
Mütercim Âsım Efendi’ye göre kalbin Türkçe karşılığı “
Gönül”
fuadınki yürektir (Başka hiçbir dilde gönlün karşılığı bir kelime olmadığı söylenir).
Kur’anda akletme
(düşünme)
fiili kalbe nisbet edilmiş
(el-Hac 22/46)
yani düşünmenin kalbin bir işlevi olduğu belirtilmiştir
(Bugün biz aklın beyinde olduğunu ve umumiyetle düşünmenin beyinde gerçekleştiğine inanırız).
Aynı şekilde fıkhetmenin
(anlama)
de kalbin bir işlevi olduğuna dikkat çekilmiştir
(A’raf 7/19).

Dinî ve insanî hayatın merkezinin kalp olduğunu Kur’an ve hadislerde açıkça ifade edilmiştir. “Kalpleri var ama onunla bir şey anlamıyorlar” (el-A’raf 7/179). “Akletmek için onlarda kalp yok mu?” (el-Hac 22/46). “Kalbi olanlar için bunda öğüt vardır” (Kaf 50/37). Meâlindeki âyetler kalbin idrak, ilim, marifet ve düşünme aracı olduğunu ortaya koymaktadır. Bundan dolayı (fuad) sorumludur. (El-İsra 17/36; el-Ahzab 33/5).

İmanın mahalli kalptir.
(el-Hucurat 49/7,14; el-Mücadele 58/22).
Samimi bir şekilde kalp ile tasdik ederek kelime-i tevhid getiren kişi Müslüman olur.
(Buhari-ilim 33,39)
İman kalbin tasdikidir. Kalplere sekinet, itminan, sebat ve huzur veren Allah’tır.
Öte yandan kalp olumsuz yönde de değişir ve türlü renklere girer. Kur’an’da “kalp körlüğü”nden (el-Hac 22/46), kalp kasvetinden ve taşlaşmış yüreklerden (el-Bakara 2/74, el-Maide 5/13, el-En’âm 6/43, ez-Zümer 39/22) bahsedilmiş, kalplerin mühürlenmesi (el-Bakara 2/7, en-Nahl 16/108, el-Casiye 45/23), gerçeği algılamaktan alıkonulması (el-A’raf 7/10, Yunus 10/74) kilitlenmesi ve üstüne perde çekilmesi (el-Bakara 2/88, el-En’âm 6/25, el-İsra 17/46) üzerinde de durulmuştur.
Allah yoldan sapanların kalplerini saptırır
(el-Saf 61/5).
Kalp hem rahmanî hem de şeytanî kuvvetleri mücadele alanıdır.
İman gibi inkar ve red de kalbin fiilidir. Cebrail Kur’an’ı Hz. Peygamber’in kalbine indirmiştir.
(el-Bakara 2/97, eş-Şuara 26/193-194). (Burada Cebrail’in Kur’an’ı Hz. Peygamber’in beynine indirmemiş olması en mühim husustur.)
(Bu konuda Gazzali’nin söyledikleri esas alınmalıdır.)
Gazzali kalp, ruh, akıl ve nefsin farklı anlamları olduğunu, fakat aynı zamanda bu terimlerin rabbanî latife denilen bir kavzama müştereken delâlet ettiğini, insanın hali katinin de bundan ibaret olduğunu söyler.

Gazzali’ye göre rabbanî latife insanı diğer canlılardan ayıran ve onlara üstün kılan insanın hakikati olup, duruma göre ona bazen akıl, bazen ruh, bazen nefis bazen de kalp denir. Ona verilen ismiler değişik olsa da mahiyeti değişmez. Hz. Peygamber ruh (kalp) üzerine konuşmaktan kaçındığından (Buhari-ilim 47; Müslim-Münafıkın 32) bu konuda açıklama yapmak doğru değildir, bunun pratik bir faydası da yoktur.

Fahreddin er-Râzî kalbin hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan ayırt etme ve iyi ile kötü arasında tercih yapma özelliğine işaret ettikten sonra bilgi, algı, düşünce ve inancın merkezinin kalp olduğunu belirterek, bu merkezin beyin olduğunu söyleyen filozofları eleştirir.

Hadislerde “Vücutta bir et parçası vardır, o iyi olursa bütün beden iyi; kötü olursa bütün beden kötü olur. Bu et parçası kalptir” (Buhari-iman 39, Müslim-Müsakat 107) denilir.

Kalp tasavvufta bilgi (marifet) kaynağı olması bakımından da önemlidir. Sûfilere göre dinî hakkikatler ve ilahî sırlar hakkında bilgi edinmenin yolu kalptir. Akıl bu alanda yetersizdir.

Ancak kalbin doğru ve güvenilir bilgi alması vermesi için olgunlaşması, günah kirinden, bilgisizlikten, taklit ve taassuptan temizlenmesi gerekir. Bu yolla kazanılan bilgilere marifet, irfan, ilham, batınî ve ledünnî ilim gibi isimler verilmiştir.
Tasavvufta bilginin kaynağı kalptir. Ancak kalp aklın karşıtı değildir. Bir yere kadar akılla iç içedir. Akletme kalbin bir işlevidir. Düşünceyi üreten aklın kaynağı kalptir.
Akıl-kalp konusunda ansiklopedeki
“akıl”
maddesini de okudum. Hayli karmaşık bir mesele. Kalp maddesi daha vazıh.
Abdurrahman Arslan
’ın
Beyan Yayınları
’ndan çıkan Kalbin Akletmesi (2017) kitabını gördüm, heyecanlandım. Ama kitapta adına yakışır şekilde bu konu işlenmiyor. Kardeşim Arslan’ın konuşmalarından derlenen kitaplar yapmamasını tavsiye ederim.
#Prof. Dr. Süleyman Uludağ
#Kitap
#Kalp