Kendi yalanına inanma: Mitomani

04:0017/09/2017, Pazar
G: 17/09/2019, Salı
Mücahit Öztürk

Geçen hafta üniversite sınav sonucu üzerinden yaşanan bir olay kamuoyunun gündemini yoğun bir şekilde meşgul etti. Sınavda Hacettepe Üniversitesi Tıp fakültesini kazandığını söyleyen bir Meslek Lisesi öğrencisi önce kendisini, sonra da tüm Türkiye’yi buna inandırdı. Hacettepe Tıp Fakültesini kazanmak normal bir durum ancak bu kazanan Anadolu’dan bir Meslek Lisesi Öğrencisi olduğunda doğal olarak tüm basının ve eğitim camiasının dikkatini çekiyor. Sonunda gerçeğin bu olmadığı anlaşıldı ve sanırım

Geçen hafta üniversite sınav sonucu üzerinden yaşanan bir olay kamuoyunun gündemini yoğun bir şekilde meşgul etti. Sınavda Hacettepe Üniversitesi Tıp fakültesini kazandığını söyleyen bir Meslek Lisesi öğrencisi önce kendisini, sonra da tüm Türkiye’yi buna inandırdı. Hacettepe Tıp Fakültesini kazanmak normal bir durum ancak bu kazanan Anadolu’dan bir Meslek Lisesi Öğrencisi olduğunda doğal olarak tüm basının ve eğitim camiasının dikkatini çekiyor. Sonunda gerçeğin bu olmadığı anlaşıldı ve sanırım öğrenci haricinde herkes çok mahcup oldu, bu duruma alet oldukları için.

Yalan bilinçli bir şekilde doğru olmayanı söylemek olarak tanımlanır. Ya bir hatayı gizlemek ya da bir kazanç ve menfaat elde etmek amacıyla kullanılır. Biz yetişkinler çocuklardan daha fazla yalana başvurur ve genellikle de yalanlarımıza kendimizi rahatlatmak amaçlı küçük ya da büyük mazeretler buluruz.

Aslında yalan eninde sonunda kişiyi sıkıntıya sokar. Çünkü gerçeğin yıllar sonra olsa da, açığa çıkma olasılığı çok yüksektir. Bazı kişiler vardır ki, maddi ya da manevi çıkar elde etmek amacıyla sistematik olarak yalana başvururlar. Manevi çıkar, yani çevresindekilerin ilgisini çelmek, itibar kazanmak veya gündeme gelme amaçlı yalanları, günü kurtarmak adına söylerler. Bazen de görünen bir amacı olmadan sık sık yalana başvuranlar vardır. İşte bir amaca yönelik olsun ya da olmasın sistemli bir şekilde yalana başvurma, durdurulamaz bir şekilde yalan söyleme ve hatta bir süre sonra söylediği yalanlara kendisinin de inanma durumuna mitomani diyoruz. Latincede myth, yalan anlamına gelmekte, mania ise kontrol edilemez duygu demek. Yani tekrarlayan ve kontrol edilemeyen “yalan söyleme” durumu.

Mitomani oldukça eski bir tanımlama. Ve her dönemde de toplumun dikkatini çeken ilginç vakalara da rastlanılmış. Bunun en son örneklerinden biri de Enric Marco vakası. Enric Marco 1921 de Barcelona’da doğmuş bir İspanyol. 2. Dünya savaşı sırasında Nazi kamplarında yaşadıklarını anlatan bir kitap yazıyor ve Katalan Hükümeti tarafından bu kitap ödüle layık görülüyor. 30 yıl insanları kandırmayı başarıyor ancak yalanı ortaya çıkınca 2005 yılında kendisi de itiraf ediyor tüm hikâyeyi uydurduğunu.

Mitomani ruhsal bir problem olarak kabul edilir, çünkü gerçekliğin ötesinde bir değerlendirme ve kurgulama süreci söz konusudur. Genellikle kendi başına bir hastalık olmaktan çok, ruhsal bazı hastalıkların belirtisi olarak ortaya çıkar. Bu kişilerin en önemli özelliği kendine güvenlerinin çok az olmasıdır ve genellikle yalanları kendilerini değerli hissettirtmek için kullanırlar. Uydurdukları hikâyelerle çevresindeki insanların odağı olmaya çalışırlar. Söyledikleri yalanlar açığa çıkınca başta yakın çevreleri olmak üzere toplumda güvenirliğini yitirirler. Dostları, arkadaşları onu terk eder.

Yalanı ne kadar planlasalar bile mutlaka bir açık verirler. Bir sorun olduğunu önce kişinin yakınları fark eder ve bu durumda yapılması gereken en önemli şey; kızmadan, suçlamadan, yumuşak bir yaklaşımla onu tedaviye ikna etmektir. Bu kişiler kendisinde bir sorun olduğunu düşünmediklerinden, tedavi olmayı istemezler. Mitomani çocukluk ya da erişkinlik dönemlerinde ortaya çıkabilir. Sürekli amaçlı veya amaçsız yalan söylemek, yalanlarda ısrarcı olmak ve yalan söylemeye karşı büyük istek duymak yani; yalanı durduramamak mitomani’den şüphelenmek için yeterli belirtilerdir.

#Yalan
#Mitomani