Bosna kasabı Radko Mladiç’in yargılanması tamamlandı.
Mahkeme ömür boyu hapse mahkûm etti.
Başka türlü bir sonuç beklenmiyordu.
Verilebilecek en ağır ceza bu.
Avrupa’da ölüm cezası yok.
Binlerce, on binlerce Boşnak’ı öldüren kişiye bile müebbetten daha fazla ceza verilemiyor.
*
Hapse atılacağına, Bosnalı kasapların eline bırakılsa…
Onlar Mladiç’i on bin parçaya bölseler…
Yine de hiçbir işe yaramaz.
22 yıl önce öldürdüklerini geri getiremez.
Gözü yaşlı annelerin acısı dinmez.
*
Bosna’ya birçok defa gittim; şehitlikleri her ziyaretimde, aynı yakıcı duygular yaşadım.
İlk defa görüyormuş gibi hissediyor insan her seferinde.
Avrupa’nın göbeğinde kısa süre önce yaşanan soykırımın izleri, bütünüyle duruyor.
Çiçek bahçesine benzeyen şehitlikler, o vahşeti ilelebet haykıracak.
*
Cesetleri parçalayıp, her bir parçasını farklı yerlere topluca gömen katillerin amacı, suç delillerini yok etmekti.
Soykırım ile suçlanmamak için böyle bir yöntem uygulamışlardı.
O yüzden hâlâ bulunamayan cenazeler var.
Aradan bunca yıl geçmesine rağmen, araştırmalar devam ediyor.
DNA testleri yapılıyor bulunan parçalar üzerinde.
Birçok şehidin bazı uzuvlarının noksan oluşu da aynı sebepten.
*
Gözü dönmüş katiller, Boşnak Müslümanları öldürürken, zafer sarhoşluğuna kapılıyor ve kameralara “Türklerden intikam alıyoruz” diyorlardı.
Bu cümle, soykırımı en iyi şekilde özetleyen bir ifade.
Sebebini, kapsamını, şiddetini açıkça ortaya koyan cinsten.
Evet, onlar ne yaptıklarını çok iyi biliyorlardı.
Gerçekten de dedikleri gibi, Türklerden intikam alıyorlardı.
*
Bugün Afrika’da, yakın çevremizde, Asya’nın ortalarında, Avrupa’da nerede bir kardeşimiz katlediliyorsa, aynı şekilde canımız yanıyor.
Balkanlarla Myanmar’ın farkı yok.
Çetelerle terör örgütleri ve terörü destekleyen ülkeler nasıl aynı ise, Kerkük ile Doğu Türkistan da aynı.
Hepsi kendi bütününün parçası.
*
Arkadaşımız Mirkâmil Kaşgarlı’dan öğrendiğimiz bir hikâye var.
Sadık dostlarımızı incitmeyi göze alarak, kısaca anlatmak isterim.
Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’ın Kaşgar iline bağlı bir kasabada yaşayan yaşlı bir Uygur Türkü, sabah namazı için evinden dışarı çıktığında, kapı önünde köpek ölüsü görmüş.
Düşünmüş, ne yapayım diye.
“Acaba bir yere götürüp gömsem mi, yoksa ormana mı taşısam?”
Dede, karar vermekte zorlanmış.
“En iyisi karakola gitmek” deyip yürümüş.
Çin polisine durumu anlatmış.
“Kapımın önünde bir köpek leşi var. Size danışmaya geldim. Ne yapayım?”
Polisler kızmış.
“Sabah sabah kafayı mı yedin be adam? Polis şimdi köpek leşleriyle mi ilgilenecek? At bir yere yahut göm. Ne yaparsan yap. Bize ne?”
Dede sakince cevap vermiş.
“O kadarını ben de biliyorum. Hepsini düşündüm. Ama ne yapayım, biz Uygurların kültüründe bir gelenek vardır. Cesedi gömmeden önce helallik alınır. O yüzden yakınlarına haber vereyim dedim.”
*
Bugünlük son sözümüz şu olsun:
Dünyada köpek nesli tükenir, köpekleşenler tükenmez. Onlara dersini vermek de bize düşüyor hep.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.