Patpat

04:0016/06/2017, Cuma
G: 17/09/2019, Salı
Mehmet Şeker

Köylerde ‘patpat’ olarak bilinen ve sulamadan ulaşıma kadar tarımın pek çok alanında kullanılan Pancar Motor’un Prof. Dr. Necmettin Erbakan rahmetlinin icadı olduğunu öğrenen program sunucusu, hayretini gizleyemedi ve şöyle söyledi:“Keşke siyasete girmeseymiş de böyle şeyler üretseymiş…”Bu soru, Erbakan Hoca’ya sağlığında da çok sorulmuştu.Cevabı çerçeveletilip duvara asılacak ve günde en az bir kere okunacak kadar önemli.*“Bu kardeşimiz bu suali soruyor, iyi niyetinden dolayı tabii. Bakınız, Türkiye


Köylerde ‘patpat’ olarak bilinen ve sulamadan ulaşıma kadar tarımın pek çok alanında kullanılan Pancar Motor’un Prof. Dr. Necmettin Erbakan rahmetlinin icadı olduğunu öğrenen program sunucusu, hayretini gizleyemedi ve şöyle söyledi:

“Keşke siyasete girmeseymiş de böyle şeyler üretseymiş…”

Bu soru, Erbakan Hoca’ya sağlığında da çok sorulmuştu.

Cevabı çerçeveletilip duvara asılacak ve günde en az bir kere okunacak kadar önemli.

*

“Bu kardeşimiz bu suali soruyor, iyi niyetinden dolayı tabii. Bakınız, Türkiye gibi bir yerde istediğiniz kadar ilim adamı olun; iş göremezsiniz. Siyaset her şeyin temelidir. Düzen, her şeyin temelidir. Bakın ben buraya nasıl geldim, anlatayım. Önce ben Leopar tanklarını yaptım. Almanya’da Leopar tanklarının motorlarını yaparken, o zaman Almanlar bu hazırlığı gizli yapıyorlardı. Almanya’da tankları konuşmak bile yasaktı. Fakat tabii ileriyi gördükleri için, vakit kaybetmemek için bu çalışmalar yapılıyordu.

Köln’deki fabrikada bu motorlar geliştiriliyordu o esnada bizim araştırma laboratuarlarına gidip gelirken, bizim köylümüzün tarla suladığı küçücük motorların burada yapıldığını görüyordum. O zaman yüreğim sızlıyordu. Köylümüzün kullandığı motorlar ta buralardan götürülüyordu.

*

Evet, orada üniversitede profesörsünüz ama ne işe yarar? Motor profesörüsünüz, kendi memleketinizde motor yapamıyorsunuz. Onun için döner dönmez Türkiye’ye biz kendi motorumuzu üretmeliyiz dedim ve İstanbul’da o günkü adıyla Gümüş Motor, bugünkü adıyla Pancar Motor fabrikasını kurdum. Motorları yaptık Türkiye’de. Yüzde yüz yerli imalat olarak.

O gün bugündür, Türkiye’nin bütün tarlalarını sulayan motorların hepsi bizim fabrikamızda yapılıyor. Böylece memleketimize faydalı bir hizmet yaptık. Ancak, biz orada motorları imal ettiğimiz zaman, bir de baktık ki bir takım ithalatçılar hükümeti etkiliyorlar, o motorların benzerini dışarıdan getiriyorlar. Türkiye’de yapılmasın…”

*

Bunun üzerine, rahmetli Erbakan ne yaptı? Motorların Türkiye’ye ithalatını önlemek için, Türkiye’de kotaları Odalar Birliği hazırladığından dolayı, Gümüş Motor fabrikasını bıraktı. Bu kabil fabrikaları korumak için Odalar Birliği’ne önce Sanayi Dairesi Başkanı oldu. Ki bu kararları kendi eliyle hazırlasın.

Hazırlayıp götürdüğünde, Genel Sekreter olan arkadaşı, ithalatçıların istediği gibi davranmaktaydı. Sanayicimizi korumak için getirdiği tedbirlerin hepsi eskisi gibi önleniyordu.

O zaman, genel sekreter oldu. İdare heyetine gidip “Bu kararları almanız lazım ki Türkiye bir sanayi ülkesi olsun” dedi. Fakat onlar da sözünü dinlemeyip ithalatçıları korudular. Bunun üzerine ülkenin bütün odalarını dolaşan Hoca, idare heyetlerine Anadolu’nun inançlı evlatlarından kişileri getirdi ve ardından ittifakla başkan seçildi. Böylece Odalar Birliği’nde çalışmalarını önleyecek kimse kalmamıştı.

Ancak iş orada bitmiyordu.

“Çok yakın sınıf arkadaşımız” dediği Başbakan S. Demirel, bu sefer kararname çıkartarak, Odalar Birliği’nin elinden o yetkiyi aldı. Rahat ithalat yapılsın diye.

“Demek ki bizim hükümet olup siyaset sahasında işi halletmemiz gerekiyor” diyen rahmetli Erbakan, ciddi bir mecburiyet karşısında siyasete girdi.

*

Sonrasını kendi ifadesinden takip edelim…

“Konya’dan bağımsız aday olduk arkasından hükümete girdik. Ancak tabii biz hükümete ortak olduğumuz zaman, yine ortaklarla beraberiz. Kendi adil düzenimizi kuramıyoruz.

RP’nin iktidar olması lazım dedik. İşte bütün bu olaylarla bir kere daha gördük ki Türkiye’de sanayinin korunması RP’nin iktidara gelmesine bağlıdır.

Ondan dolayı Türkiye’deki üniversitedeki profesörlerin ilmi çalışmalarında başarılı olmaları RP’nin iktidara gelmesine bağlıdır. Çünkü taklitçi zihniyetler iş başındayken, ülkede profesörler orijinal kitap yazamaz, tercüme yapar. Şimdi Türkiye’de büyük çoğunlukla olan budur. Hakiki imalat olmaz, montaj olur. Türkiye’de bugün olan budur. Bir insanın ülkesine hizmet etmesi için, ülkede bütün bu hizmetlerin yürüyeceği bir düzenin kurulması lazım. Yani âdil düzen. İlaç budur.

*

Âdil düzen içindeyseniz, üniversite profesörünüz faydalı iş yapar. Sanayiciniz rahatça üretimini yapar. İlim adamlarınız orijinal çalışmalar yapar. Teknolojide ilerler, bütün ülke ilerler. Köylünüz aç kalmaz.

Şimdi neden üniversiteyi bıraktın diyen kardeşimize şu cevabımız şudur:

Kendi rahatımızı düşünmüyoruz elhamdülillah, 60 milyon memleket evladının, yeryüzündeki altı milyar insanın saadetine hizmet etmek mecburiyetinde olduğumuzu idrak ediyoruz da onun için bu yoldayız.”

*

Patpat gibi pek çok hayırlı hamleleri engelleyenlere “pat küt” girmek gerekirmiş, lakin bilemedik. Hâlâ nezaketle yaklaşıyoruz. Görülmemiş bir nezaketle. Hayırlı işleri engelleyenlere de, darbecilere de…

#Necmettin Erbakan
#Köln
#Düzen