Kemancı, halimize bakıp dertli mi çalsın? Dertli ne ağlayıp gezersin burada mı desin?
Bir karamsarlık havası var etrafımızda.
Üstümüze bir bulut çökmüş gibi.
Biraz sonra sağanak başlayacak, şiddetli yağmur sele dönüşecek ve biz de ortada çaresiz bekliyoruz sanki.
*
Geçen gün Bakırköy’de bir okulda gençlerle buluştuk.
İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğü ve Türkiye Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen D. Mehmet Doğan programı çerçevesinde, Gürlek Nakipoğlu Anadolu Lisesi öğrencileri, öğretmenleri ve idarecileriyle sohbet ettik.
Geleceğe dair umutlarının en yüksek seviyede olması beklenen gençleri, karamsarlık içinde görünce üzüldüm.
Hâlbuki donanımları iyi, imkânları geniş, bütün şartlar bizim dönemimize kıyasla çok daha yüksek.
Fakat geleceğe bakış sıkıntılı.
Böyle olmaması gerekirdi fikrimce.
Hiç değilse yarısı, kendi adına ve ülkemiz adına yarınlara daha olumlu bakmalıydı diye düşünüyorum.
Hatta bütün insanlık için.
Karamsarlığın sebebini araştırmak gerekir.
*
Basının da bu tabloda etkisinin olduğu aşikâr.
Dost bildiklerimiz, düşmanlık yapıyor.
Müttefiklerimizle ittifak hâlinde değiliz.
Bizimle ilgili planlar yapanlar arasında, hakkımızda hayırlısını düşünen yok neredeyse.
Dört bir koldan çullanıyorlar.
Siyasî, ekonomik, askerî ve hatta moral açıdan saldırı altındayız.
Çok uzun zamandır terör belasıyla uğraşmaktayız.
Haritalar değişecek.
Ülkemizi parçalayacaklar.
*
Bu şekilde madde madde yazarak, uzun bir liste yapmak mümkün.
Peki, ne yapalım?
Oturup bekleyecek miyiz?
Bugüne kadar ne zaman rahat ve huzurlu olabildik?
Su uyur, düşman uyumaz.
Ellerinden geleni ardına koymasın hiçbiri.
Aynı anda yedi düvelden azı üstümüze gelirse, hafif sayarız.
*
Kara Murat gibi, “Hepiniz birden gelin ulan” diye haykırmak ve kılıcı sallayıp karşıdan gelenin üzerine yürümek durumundayız.
İş, bugün için kılıcın ne olduğunu bilmekte.
Ülkemizi, izzetimizi, hakkımızı korumak için elden ne gelirse yapmak zorundayız.
Neticede başarılı olup olmamak bizim irademize bağlı değil.
Nasibin ne anlama geldiğini biliriz.
Bize düşen, üzerimize düşeni yapmak.
Tabii bunun için de üzerimize ne düştüğünü bilmemiz gerekir.
*
Diyelim bütün gücümüzle mücadele ettik ve başarılı olamadık.
En kötüsü nedir?
Kaybetmek.
En fazla ölürüz.
Zaten kalıcı değiliz ki.
Bugün değilse, günün birinde hepimiz yolcuyuz nasılsa.
Yüz sene sonra hiç birimiz olmayacaksak, en azından mücadele azmimiz tarihe geçer.
Eserlerimiz kalır.
Kararlılığımız destan olur.
Böyle bir gerçeklik içindeyken, karamsarlık yakışır mı bize?
*
Bu aziz millet, kırk yıllık işgal hazırlığını bir gecede çıplak ellerle alt etmeyi bildikten sonra, toprağın kara bağrına üç gün erken yahut beş gün geç düşmüşüz, ne fark eder?
Kendi adıma böyle düşünüyorum.
Farklı düşünene sözüm çok.
Dededen kalma bir tüfeğim, babadan kalma bir daktilom, can yoldaşımdan armağan bir kalemim ve iman dolu göğsüm gibi serhaddim var çok şükür.
Daha ne olsun?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.