Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakın zaman önce gençlere hitap etti.
Makamların geçici olduğunu, gelecekte ülkeyi gençlerin yöneteceğini söyledi.
O salonda bulunan gençlerden biri, belki yirmi-otuz sene sonra ülkenin en tepesinde olacak.
Ya da o konuşmayı ekrandan izleyen gençler arasından çıkacak, gelecekteki 1 numaralı yönetici.
Göreve başlarken, o sözleri hatırlayacaktır muhtemelen.
*
Klişe halinde tekrarlanan “bugünün gençleri, geleceği inşa edecektir” şeklindeki sözlere kimsenin itirazı yok ama dünya düzeninin en tabii hali olduğu için, son derece sıradan bir ifade olarak algılanıyor.
Önemini idrak etmekte zorlanıyoruz.
Hâlbuki ülkenin istikbali söz konusu.
Gençlere iyi bir eğitim sağlamak zorundayız.
Ne yazık ki eğitimde ve kültürde zayıf kalındığını Cumhurbaşkanı Erdoğan dile getirmeden önce, bu hususta kimse ortada bir aksaklık, bir kusur görmüyordu.
Görse de belli etmiyordu.
*
Cumhurbaşkanı o samimi itirafta bulunmasaydı, acaba ne olurdu?
Ne olacak, bu konuda eleştiri getirenlere kötü gözle bakılırdı.
En hafifinden “haksızlık yapmakla” suçlanırdı.
*
“Metal yorgunluk” nasıl ki başkasında aranması gereken bir kusursa, diğer konular da hep aynı perspektiften değerlendirildi.
Nereye kadar görmezden gelinebilir?
Hatayı yok saymak, kartopunun bir süre sonra kaçınılmaz biçimde çığa dönüşmesine benzer.
*
Kendi pozisyonunu Erdoğan düşmanlığı ile anlamlı kılmaya çalışanlar, onun ilelebet o görevde kalacağını sanıyor gibi.
Makamların geçiciliğine vurgu, bu bakış açısına da bir cevap niteliğinde.
Yoksa Hüseyni’den Mahur’a, Hüzzam’dan Hicaz’a geçilebilir anlamında değil.
Ben giderim, başkası geliyor açıkça.
Dünyanın kanunu böyle.
Kimsenin de değiştirmeye gücü yetmez.
Meğer ki zamanı durdurmak elinden gelebilsin.
*
Bu tespitin sadece Erdoğan için geçerli olmadığını da görmek gerekir.
Diğer makamlarda bulunanların da vakti gelince makamlarını terk edecekleri aşikâr.
Hiç kimse oturduğu makam koltuğuyla doğmadı, koltukla da gömülmeyecek.
Bazılarının vakti erken gelmiş, hatta geçmişse, kabahat kimde aranmalı?
Birkaç gün önce Başbakan Yıldırım da askerlere seslendi.
Asker kıyafeti giymişti.
Uçağa bindi, pilot koltuğuna oturdu, asker selamı verdi.
İşte o gün, karşısındaki subaylara hitap ederken “Orduyu Fetöcülerden arındırıyoruz” dedi.
*
Arkasından işgal geleceği belli olan bir darbe girişimini henüz bir buçuk yıl önce yaşamış bir ülkenin yapması gereken elbette darbecileri temizlemektir.
Orduyu da devletin diğer kadrolarını da tamamen arındırmaktır.
Aksi düşünülemez.
Nerede terör örgütüyle bağlantılı kişi varsa, tek tek bulunup ayıklanmalı.
Kim hangi cezayı hak ettiyse, gereği yapılmalı.
Ancak bu konuda da içimiz rahat şekilde emin olmak zor görünüyor.
*
Acaba diyorum…
Başbakan böyle söylerken…
Orada bulunanlardan kaçının içinde burgular harekete geçti.
Kim bilir?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.