Evden çıkış ile eve dönüş arasında yaşananlar, insanı muhakkak değiştirir.
Giden kişiyle gelen kişi aynı değildir.
Bir şeyler öğrenmiştir, bir şeyler görmüştür, sevinmiştir, üzülmüştür, tecrübe kazanmıştır, ömürden gün kaybetmiştir.
Bazen de çıkış o çıkış olur, dönmek nasibinde yoktur.
15 Temmuz gecesi, pek çok kişi bunu en koyu, en bariz haliyle yaşadı.
Kolunu bacağını kaybedenler gazi oldu, can verip toprağa düşenler şehit.
Mustafa Cambaz da onlardan biriydi.
Yeni Şafak foto muhabiri olarak evden çıktı, vatanı bayrağı uğruna iki kurşun ile şehit oldu.
*
İki hafta önce Mustafa’nın çektiği fotoğraflardan bir sergi açmıştık.
İlgiyle karşılanan ve ziyaret eden herkesin çok beğendiği o sergi, bugün memleketi olan Gümülcine’de başlıyor.
14 yaşındayken köyü Menetler’den ayrılan Mustafa Cambaz, okumak için İstanbul’a gelmişti.
İlk on yılında okul hayatı boyunca tatillerde memleketine gidip gelme imkânına sahipti.
Daha sonra vatandaşlık hakkını kaybetti.
Otuz yıl boyunca kimliksiz olarak yaşadı.
Pasaportu olmadığı için, yurt dışına çıkamadı.
Ülke içindeyse gitmediği yer bırakmadı.
Birkaç defa Türkiye turu yaptı.
*
Çektiği fotoğrafları konularına göre tasnif etmeye günün 24 saati yeterli gelmiyordu.
Hem geçim derdi, hem sanat bir arada olunca, kolay olmayacağını takdir edersiniz.
Yine de vakit buldukça bol fotoğraf çeker, onları tasnif etmekle uğraşırdı.
Son zamanlarında ulu camiler üzerine yoğunlaştı ve şehit olmasından bir ay kadar önce, Ankara’da Ulu Camiler konulu fotoğraf sergisi açtı.
AKM tarafından organize edilen sergide yer alan fotoğraflardan daha fazlası, bir albümde bir araya geldi ve koca bir Türkiye Ulu Camileri kitabı çıkmış oldu.
*
Eşi Semra Hanım ve oğlu Alpaslan’la beraber Ankara’dan İstanbul’a dönerken, o kadar mutluydu ki…
“Artık ölsem de gam yemem” deyişi hâlâ kulaklarımda.
Aradan bir ay geçtikten sonra da 15 Temmuz geldi çattı.
Bizi, hepimizi, bütün ülkeyi tırpanlamak isteyenler, aramızdan 250 kardeşimizi biçti.
Gök ekin gibi toprağa verdik onları.
Her biri gülerek gitti, o şerbeti içmeye, biz gözü yaşlı kaldık.
*
İhmalkârlığa bir son verip kimlik sahibi olmayı, pasaportunu almayı istiyordu.
O zaman, otuz yıldır hasretini çektiği köyüne gider diye düşünüyorduk.
Konu açıldığı zaman, ilk gitmek istediği yerin Mekke ve Medine olduğunu söylemişti.
Ardından Kudüs.
Sonra Bosna.
Burnunda tüten köyüne gitmeyi en sona bırakıyordu.
“Sona bırakıyorum, çünkü bunca yıllık hasretin acısını fena çıkaracağım” diyordu.
“Taşını toprağını öpeceğim, bütün kapıları tek tek çalacağım. Karşıma kim çıkarsa sarılacağım…”
*
Aradan bir yıldan fazla zaman geçti.
İşte sonunda geldik Mustafa.
Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği olarak, arkadaşların olarak, sana verdiğimiz sözü tuttuk.
Sağlığında yapmak istediğimiz, Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle, ancak bugün nasip oldu.
Çektiğin yüz binlerce fotoğraf arasından bin bir güçlükle seçtiğimiz bazı fotoğrafları bugün sergiliyoruz.
Kuruluş tarihi 1928 olan Gümülcine Türk Gençler Birliği salonundayız.
Şimdi hemşehrilerin senin objektifinden gördüklerinden bir kısmını büyük çerçeveler içinde seyredecek.
Sen de bizi Cennet’ten seyret.
*
Sergilerle ilgili haberlerin vazgeçilmez cümlesidir:
“Filancanın eserleri sanatseverlerle buluşuyor, şu kadar açık kalacak…”
Biz de şöyle diyelim:
Aziz şehidimiz Mustafa Cambaz’ın eserleri bugün vatanseverlerle buluşuyor, bir hafta açık kalacak.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.