Fizik dersinde öğretmen bir soru sorar.
“Bir binanın yüksekliğini, bir barometre yardımı ile nasıl bulursunuz?”
Öğrencilerden birinin cevabı şu şekildedir:
“Barometreye bir ip bağlar ve bina çatısından aşağı sarkıtırım. Barometrenin yere değdiği noktada ipi ölçerim.”
Öğretmenin beklediği cevap bu değildir.
Ancak bina yüksekliğinin bu yöntemle de ölçülebileceği ortadadır.
*
Beklediğinden farklı bir cevap alan öğretmen ile öğrenci arasında tartışma başlar.
Daha tecrübeli bir öğretmenin hakemliğine başvururlar.
Tecrübeli öğretmen, konuya makul yaklaşır ve tartışmayı uzatmamak için öğrenciden bu soruyu başka türlü cevaplamasını ister.
Öğrenci bu kez “Ama bir tek cevap yok ki… Pek çok yöntem var” diye cevap verir.
“Peki” der hakem konumundaki öğretmen, “Düşünebildiğin kadar cevap ver o zaman. Ama mümkünse cevapların en az birinden fizik çalışmış olduğunu anlayalım.”
*
Öğrencinin ilk cevabı şöyledir:
Beklenen cevap bu olmasa da cevap fizik bilgisi içermektedir.
Öğrenci cevaplarını sıralamayı sürdürür.
“Güneşli bir günde barometreyi dik tutup gölgesini ölçersiniz ve sonra da binanın gölgesini ölçüp orantıyı barometrenin yüksekliği ile çarparsınız.”
Bu cevap da doğrudur.
*
Öğrencinin üçüncü cevabı da şu olur:
“Merdivenleri çıkarken, duvar boyunca barometrenin yüksekliğini defalarca işaretleyerek çıkar ve işaret sayısı ile barometrenin yüksekliğini çarparsınız.”
*
Dördüncü cevap ise öğretmenlerin küçük dillerini yutmalarına sebep olacak kadar etkileyicidir.
“Küçük bir ipe bağladığınız barometreyi önce yerde, sonra da çatıda sallar, ipin uzunluğu ve sallanma periyodları arasındaki farklarla Newton’un g katsayısını hesaplar, iki g katsayısı arasındaki farktan binanın yüksekliğini hesaplayabileceğiniz oranı bulursunuz.”
Öğrencinin fiziği çok iyi bildiği anlaşılmıştır.
*
Artık söylenecek bir şey kalmamıştır.
Sınıfı geçmiştir.
Öğrenci gülümser ve der ki…
“Ama bence yapılacak en doğru şey, kapıcıya gidip barometreyi ona hediye ederek, karşılığında binanın yüksekliğini söylemesini istemekten ibarettir.”
Hep beraber gülmeye başlarlar.
*
Tecrübeli öğretmen hayranlıkla öğrenciye sorar:
“Peki, öğretmeninin senden beklediği cevabı da biliyor musun?”
“Evet” der genç adam…
“Çatıdaki ve yerdeki hava basıncını ölçerek, aradaki fark üzerinden hesaplamamız gerekiyor diye yazmamı bekliyordu.”
“Peki, madem istenilen cevabı biliyordun, neden yazmadın? “
Öğrenci omuzlarını silkerek şöyle söyler:
“Çünkü dar kafalılıktan bıktım.”
*
Bu hikâyenin kaynağı, 1964 yılında ABD’de bir öğretmen dergisinde yayınlanan Alexander Cassandra imzalı bir yazı.
Doğruluk derecesini bilemem.
Gerçek de olabilir, hayal ürünü de.
Her durumda güzel ve etkileyici.
Fizik bilenler, cevapların doğruluğunu teyid ediyor.
Ana fikri ise, öğrencinin son cümlesinde.
Bir problemin çözümü için farklı yollar olabilir.
Bu noktayı aklımızda tutarsak, hayatın her alanında, dar kafalı düşünmekten kaçınmamız gerektiğini, geniş bakmamızın çok daha iyi olacağını (hatta olduğunu) görürüz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.