Öğretmen içeri girdiğinde çocukların çoğu yerinde beklerken, birkaçı sınıf içinde koşuşturma halinde.
Pek çok okul ve pek çok sınıf için sıradan bir durum.
Öğretmeni gördüklerinde hepsi sakince yerine oturuyor fakat bir tanesi…
Ah o bir tanesi…
İsmi Kadir.
Yaşça diğerlerinden biraz büyük.
İri yapılı aynı zamanda.
Öğretmen ders anlatırken, tahtaya fırlıyor.
El kol hareketleri içinde, heyecanla “İnanmayın buna” diye bağırıyor, “Yalan söylüyor bu, sakın inanmayın…”
*
Kendimizi o öğretmenin yerine koyup biraz düşünsek, nereye varırız?
Sık sık böyle bir durumla karşılaşmak, hiç de makul bir durum değil.
İnsan ne yapacağını bilemez.
“Gel oğlum, ne diyorsun? Konuşalım…”
Öğretmen ne yapsa, ne söylese kâr etmez.
“Neden böyle davranıyorsun? Anlat bakalım” demenin bir anlamı yok.
Birkaç defa ile yetinse iyi de, devam edince tadı kaçar.
Ne şevk kalır, ne heyecan.
*
Öğretmen, meslekte yeni ama okumuş yazmışlardan.
Böyle bir durumda pes edecek biri değil.
Eski arkadaşımız Şaban Abak.
Yapma Kadir, etme Kadir demek işe yaramıyor.
Öğretmen takip ediyor onun davranışlarını.
Aslında çok da abartılı sayılmaz.
Rehberlik servisine başvuruyor, okul idaresi durumla yakından ilgileniyor.
Öğretmen, rehberlik uzmanı, müdür, Kadir’i de alarak evlerine gidiyorlar.
Bakıyorlar ki bir apartmanın bodrum katı.
Duvarlar rutubetli.
Fakirlik.
Rutubetten önce, fakirliğin kokusu duyuluyor.
Bir rapor hazırlıyorlar.
İlçe yönetimine sunuyorlar.
Aklımda yanlış kalmadıysa, bir de psikiyatrın değerlendirmesi var.
Neticeyi Kadir’in babasına anlatıyorlar.
*
Diyorlar ki…
Senin Kadir, gayet normal bir çocuk. Hiçbir ruhsal problemi yok. Sadece mekân problemi var. Onun büyük ve geniş bir dünyası var. Bu şartlar ona ağır geliyor. Yeşillik ihtiyacı var. Ağaç ve hayvan ihtiyacı var. Bu rutubetli bodrum katında yaşamak onun için çok zor. Buralara sığmıyor. Sokaklar, taş duvarlar dar geliyor Kadir’e. O dağlara, tepelere sevdalı.
Babanın gözleri doluyor.
Yahu tam da bizim köyü anlatıyorsunuz. Köyde bizim öyle güzel bir evimiz, öyle geniş bahçemiz, arazilerimiz var ki… Ne yapmak lazım?
Ya çoluk çocuğunu alıp köyüne döneceksin. Kadir’i kurtaracaksın. Ya da buradaki zor şartlarda yaşamaya devam edecek ve Kadir’i kaybedeceksin.
*
Kadir’in babası, gözünün nuru yavrusunu kurtarmayı seçiyor.
Topluyor pılıyı pırtıyı, Tokat’taki köylerine dönüyorlar.
Kadir o engin ufuklu yeşillikleri görünce kim bilir ne kadar sevinmiş ve neler yapmıştır.
Hoplayıp zıplamıştır kuzularla beraber.
Ağaçtan ağaca atlamıştır oğlaklar gibi.
Çimenlerde taklalar atmıştır.
Çiçekleri arılarla beraber seyretmiştir.
Acemi taylar gibi çığlık bile atmıştır.
Köpek yavrularıyla sarmaş dolaş olup yerlerde yuvarlanmıştır.
Sabahları horozlarla beraber uyanmış ve geniş ufka doğru “Yalan söylemiyor, inanın buna” diye bağırmıştır belki de kim bilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.