Tam da tahmin ettiğim gibi oldu.
Geçen yıl, Ankara’da zaman zaman oturup sohbet ettiğimiz, ABD’nin reflekslerini iyi ölçen bir güvenlik kaynağı, şöyle demişti:
Gazetenin önceki gün yayınlanan nüshasında, Patrick Kingsley ve Benjamin Weiser imzasıyla çıkan haberden söz ediyorum.
Haberi baştan sona okuyunca şunu kolayca anlayabiliyorsunuz:
Rıza Zarrab dosyasını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı bir şantaj malzemesi olarak yürütmeye çalışan çevreler, kendi söylemek istediklerini New York Times muhabirlerine söyletmişler.
Nasıl mı?
Dosyanın içeriğini sızdırarak…
Böyle yapınca, söylemek isteyip de söyleyemediğini, senin adına birileri söylemiş oluyor.
Peki, bunun en kolay yolu nedir?
SUÇLAMAK DEĞİL SUÇ UYDURMAK
İstanbul’da ABD konsolosluk çalışanıyla ilgili yürütülen FETÖ soruşturması, New York’taki Zarrab dosyasına bir misilleme olarak gündeme getirildi.
İstanbul’daki dosyanın böyle bir mantık üzerine oturtulduğu fikrine katılmasam da, bunun ABD’de bu işleri siyasi saiklerle yürüten çevrelerce böyle anlaşılması bana göre iyi bir şey.
Neden derseniz, onların bu mantığının çıktığı yer aşağı yukarı şöyle bir noktaya tekabül ediyor:
Peki, dosya deyince, içi dolu, suçlamaları ciddi bir soruşturma ile karşı karşıya olduğumuzu mu düşünüyorsunuz?
Kafası karışıklar için tam da buradan devam edelim o halde.
Bunu anlarsak, meselenin ne olduğunu da öğrenmiş olacağız.
Aslında biliyoruz.
Dosyanın ana konusu Türkiye’nin İran’la petrol karşılığı altın ve bir takım ticari faaliyetler yürütmesi.
Peki, Erdoğan neyle suçlanıyor?
New York Times haberine göre, o dönem Başbakan olan Erdoğan, Türkiye’nin ticaret açığının iyiye gitmediğini gördüğü için, İran’la bu türden bir ticaret yöntemine geçilmesi talimatını veriyor.
Yani başbakanlık görevini yürüten herhangi bir ismin, ülke ekonomisini düşünerek atabileceği herhangi adımdan bir tanesi.
Peki, burada yasal olmayan bir konu var mı?
Sözün burasında Erdoğan’ın kendi sözlerini hatırlayalım.
Aynı açıklamasında Erdoğan, İran’la yürütülen ve şimdi üzerinden suç üretilmeye çalışılan konuyla ilgili de gayet açık konuşmuştu:
Peki, buradan nasıl bir anlam çıkıyor?
Erdoğan, bu sert sözleriyle aslında şantaja/tehdide gelemeyeceğini ortaya koymuş, bunu tam da böyle anlayan ABD Başkanı Trump da ertesi gün hemen kendisini aramıştı.
Erdoğan’ın açıklamasında bunun da bir yanıtı var:
Bu ne demek oluyor?
Peki, toplamda karşımıza çıkan tablo nedir?
Oysa yönettiği ülkenin ekonomisi sıkıntıya girdiği için buna çareler arayan, o çareyi de kendi ülkesinin egemenlik haklarını gözeterek kullanan bir başbakanın bu yaptığı, vatanseverliğin ne kadar ötesinde bir şey olabilir, takdirlerinize bırakayım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.