İsrail İstihbarat Bakanı Yisrael Katz’ın sözleri meselemizi özetliyor aslında.
Channel 10’a demeç veren İsrailli bakan şunu söylüyor:
Bu ifade ne anlama geliyor?
Çok açık, öyle değil mi?
Bakalım bu mecburiyet, daha başka hangi bedelleri ödetecek.
Önce sıkıştır, kırk satırla kırk katır arasında tercihe zorla, sonra istediğin adımı at.
Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi için bundan daha iyi bir zamanlama olabilir miydi?
Suudi Arabistan’da bir Kral Faysal vardı.
Kudüs’le ilgili, Mescid-i Aksa ile ilgili ağlamaklı ses tonuyla yaptığı tarihi niteliği olan bir konuşması internette dolaşıyor.
O yüzden izlemenizi özellikle tavsiye ederim.
Yine de o konuşmadan bir bölümü buraya koyalım.
Şöyle diyor Kral Faysal:
Bir bu konuşmaya bakın, bir bugünkü kimi Arap liderlerin zavallı hallerine.
Bir de yürekleri yangın yerine dönen Arap halklarının terk edilmişliğine.
Hiç kuşku yok ki, Kral Faysal’ın o günkü Kudüs duyarlılığını, Mescid-i Aksa duruşunu İslâm Dünyası’nda bugün yönetici olarak bir tek Cumhurbaşkanı Erdoğan taşıyor.
Bunun için korkalım mı?
Acaba sonu ne olur diye mi düşünelim?
Öyle yaparsak, Arap toplumlarının liderlerinden duyduğu utançtan daha başka ne kalır elimizde?
Dün, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ile konuştum.
Çarşamba günü İstanbul’da İslâm İşbirliği Örgütü liderler zirvesi toplanacak.
Dönem başkanı Türkiye olduğu için bu zirve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağrısıyla yapılıyor.
Tek gündem var, Kudüs.
Tarihin garip cilvelerinden biri olsa gerek.
Çarşamba günü İstanbul’da toplanacak olan bu örgüt, 1969 yılında Mescid-i Aksa’nın ateşe verilmesi üzerine Kral Faysal’ın yaptığı bir çağrı üzerine ortaya çıkmıştı.
İslâm ülkeleri liderlerinin bir araya gelmesi, bir duruş ortaya koyması, dayanışma içine girmesi, Mescid-i Aksa’ya daha büyük kötülüklerin yapılmasını engellemişti.
Şimdi, Kral Faysal’ın 48 yıl önce yüklendiği misyonu Erdoğan üstleniyor, yine Kudüs gündemli bir toplantı etrafında İslâm ülkeleri liderlerini buluşturuyor.
Tarihin garip cilvesi dediğim bu.
ABD yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ederken neyi kolladığı konusunda artık herkesin bir fikri var.
Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin hali pür-melalinin, bu karara yeşil ışık yakmalarının birincil faktör olduğunu söyleyebiliriz.
Ama yeterli değil.
Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de ortaya çıkan tabloyu da bu pervasızlığa kapı aralayan faktörler arasında saymamız gerekiyor.
O halde, bir yerden başlayıp tekrar toparlanmak, tekrar ortak duygu iklimine yönelmek için İstanbul zirvesi iyi bir fırsat olabilir.
Mezhep farklılıklarını çatışmaya sürükleyen duygular, yerini Kudüs duyarlılığını hatırlamaya bırakabilir.
Bunun için, kınamanın ötesine geçen bir duruş, İslâm ülkeleri arasındaki dayanışmayı tesis edebilecek bir eylem planı, yol haritası ilanı iyi bir başlangıç olabilir.
Bu yönüyle, İslâm İşbirliği Örgütü’nün İstanbul toplantısı, büyük önem taşıyor.
Geçen hafta, Meclis’te ender gördüğümüz bir şey oldu, 4 parti birden Kudüs bildirisine ortak imza attı.
Yine de, Türkiye’nin Kudüs duruşundan rahatsız olanlar için küçük bir hatırlatma yapabilirim:
Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.