2013 Mayıs sonu, Haziran başı…
Gezi olaylarının başladığı günler…
Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan Fas ziyaretini sürdürürken, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de terör estiren gruplar, ortalığı savaş meydanına çeviriyorlar.
Kendilerine ODTÜ’lü gençler adını takan bin kişilik grubun, Erdoğan’ın Keçiören’deki evine 100 metre kala polis tarafından güçlükle durdurulduğu günler.
Başbakanın kendisi Fas’ta, ama aklı Türkiye’dedir.
Olayların nereye evrileceği, nasıl sonuçlanacağı belli değil.
O sırada Erdoğan’ın yanında bulunanlardan birine Birleşik Arap Emirlikleri’nden bir telefon gelir.
Arayan kişi, bugünlerde kirli ilişkileri artık iyice ayyuka çıkmış olan Veliaht Prens Muhammed Bin Zaid’den başkası değildir.
Zaid, şeytanca planlanmış teklifini Erdoğan’a iletmek için aramaktadır.
Bu, o gün, o güne mahsus bir teklif olsa, ya da Erdoğan’ın sıkıntısını gerçekten dert edinse, Muhammed Bin Zaid’in bu teklifi için söylenecek pek fazla bir şey olmazdı belki.
Misafir ev sahibi ilişkisinin kültürümüzdeki kıymeti ortada.
5 Haziran’da Katar’a yönelik darbe girişiminde yer alan koalisyonun en şahin kanadı yine aynı ülke, Birleşik Arap Emirlikleri olmuştu.
O günlerde, Erdoğan, isim vermeden şöyle bir açıklama yapmıştı:
Bu açıklamalar üzerine, bu köşede Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türkiye’deki darbelere sağladığı parasal desteğe dikkat çeken iki yazı kaleme almıştım.
Bu meselelere şu nedenle girdim:
Türkiye’de 2012 Şubat ayında MİT operasyonu ile başlayan darbe süreçlerinin akıl verenleri, burada yaptıklarının başka türlüsünü bir süredir Körfez ülkeleri üzerinde deniyorlar.
Yani demem o ki, akıl aynı akıl.
Aynı akıl, bir taraftan Türkiye için, öbür taraftan Körfez ülkeleri için film çeviriyorsa, burada bir durmak lazım.
Bugünlerde Suudi Arabistan’da esen sert rüzgarların, ileride Türkiye’ye dokunan tarafı ne olabilir diye soracaksak, meseleyi neresinden tutacağız sorusunun cevabı da kendiliğinden ortaya çıkıyor demektir.
Şöyle düşünelim:
Bizim memleketin başını belaya sokmaya çalışanlarla, Körfez’in ayarlarını bozanlar aynı aktörlerse eğer, dikkatli ve uyanık olmak için bundan daha geçerli bir neden olabilir mi?
Görünen manzara şu:
Körfez’de ABD ve İsrail eliyle, Birleşik Arap Emirlikleri’nin pohpohladığı Yeni Ortadoğu Projesi’nin yapı taşları döşeniyor.
İçinde demokrasi talebi bulunmayan, demokrasi isteyeni tehdit olarak gören, darbelere prim veren, otoriter, parçalı ve bağımlı bir Ortadoğu projesi.
İslam ve demokrasiyi barışçıl bir şekilde buluşturan, adil seçimlerle iş başına gelmiş Ak Parti türü modeller, Hacivat Karagöz oynatır gibi kontrol edilme şartını yerine getirmediği için tasfiye edilmek isteniyor.
Bunun yerine yukarıda saydığım niteliklere sahip, bir Yeni Ortadoğu Düzeni hedefleniyor.
Körfez’de yaşanan depremler, Türkiye’ye tam da bu noktadan dokunuyor diyebilirim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.