Kırmızı kitap ne demek?
Gelenin gidenin uymak zorunda olduğu, kırmızı çizgilerle sınırları belirlenmiş şartlar manzumesi.
Duyunca şaşırmadım tabi.
Zira eski Türkiye’nin, insanı okuyunca esas duruş pozisyonu almaya zorlayan askeri bildirilerinin çoğunun içinde, mutlaka eğitim alanına giren başlıklar da olurdu.
Sonra, asker asli işine yöneldikten sonra bildiriler dönemi de kapandı.
Haftaya okullar Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği yeni bir müfredat ile açılıyor.
Son günlerde yukarıda sözünü ettiğim çevreler tarafından yeni müfredat ile ilgili sert bir yıpratma faaliyetinin yürütüldüğünü gözlemliyoruz.
Saldırgan bir üslup ile yürütülen bu kara kampanya karşısında hükümet yetkililerinin daha çok savunma pozisyonunda hareket ettiği görülüyor.
Halbuki bu saplantılı çevrelerin yeni nesillerin eğitim formasyonuna katabilecekleri bir şey kalmadı.
Rollerini oynadılar, iddiaları çürüdü ve o rollerin Türkiye’nin geleceğine bir şey katamayacağı anlaşıldı.
O yüzden savunmacı bir pozisyona hiç gerek yok.
Müfredat tartışmalarının evveli de var.
Şunu bilelim:
Müfredat değişikliğiyle ilgili yapılan gürültülü kampanyayı, kampanya sahiplerinin kafasının nasıl çalıştığını anlamadan çözemeyiz.
Cumhuriyet öncesine ait her şeyi hafızamızdan silmemiz gerektiğini düşünüyorlar.
Daha doğrusu bunun için çalıştılar, ama bunu halledemedikleri için derin bir travma yaşıyorlar.
Bu travmayı analiz etmeden bugün çıkardıkları gürültüyü anlamlandırmamız mümkün olmaz.
Bu hastalığın bir adı da var.
Son tartışmalarda bunların hepsini gördük.
Bundan sonra da aynı çevrelerden aynı sesleri duymaya devam edeceğiz.
Yazıya oturmadan önce defteri karıştırırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen yıl 24 Kasım’da öğretmenlere hitaben yaptığı bir konuşmadan not aldığım bir cümle ile karşılaştım.
Sanıyorum, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredat değişikliği için yola çıkarken referans aldığı cümle buydu.
Şöyle demişti Erdoğan:
Meselenin bamteli tam da burası.
Cumhuriyetle de barışık ama ülkenin tarihi ve kültürel birikimine yabancı olmayan bir nesil hedefi.
Mesele eğer, çağdaş normlara uygun eğitim politikaları üretme meselesi ise, Bugünün Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim işlerinin kırmızı kitaplarla yönetildiği dönemlerden çok daha çağdaş bir yerde duruyor.
Ne demişti Küçükömer?
Kabaca şunu söylemişti:
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.