Japonya’ya üç buçuk yıl önce o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın gezisini takip etmek üzere gitmiştim.
Havalimanından Tokyo caddelerine ulaştığımızda ilk dikkatimizi çeken şey, sokaktaki insanların kayda değer bir bölümünün ağızları maskeli halde dolaşmaları olmuştu.
Bu ilk gözlem üzerine minibüsteki Türk gazeteci heyeti Japonlarla ilgili şöyle bir mutabakata vardı:
Kuzey Kore’nin ne zaman ne yapacağı belli olmayan lideri Kim Jung Un, önceki gün Japonya’ya doğru bir füze daha gönderdi.
Füze bazı Japon adaları üzerinden geçtikten sonra, denize düştü.
Kuzey Kore’nin fırlattığı füzelerle ilgili pek çok şey konuşuluyor.
Kim Jung Un numara mı çekiyor? Gerçekten bir savaş provası mı yapıyor? Yoksa güç gösterisiyle dikkatleri üzerine mi çekmeye çalışıyor gibisinden soruların hepsi sorulabilir.
İşin bu kısmına lokal bir gözle bakıp, ciddiye alabilirsiniz ya da almazsınız.
Benim üzerinde durmaya çalıştığım nokta, içinden geçtiğimiz ortamın yakın geleceğe dönük hangi fay hatlarını tetikleyeceği, bu tetiklemenin ne tür sonuçlarla karşımıza çıkacağı sorusu.
Birazdan Avrupa bahsine geçince meramımı daha iyi anlatabileceğimi umuyorum.
Gözümüzü ve kulağımızı küresel gelişmeleri iyi analiz eden çevrelere çevirdiğimizde şu türden cümleleri artık daha sık duyuyoruz:
Şimdi biraz somut veriler üzerinden gidelim.
Geçenlerde Foreign Policy Dergisi’nde okuduğum bir yazı, bir süredir bu türden meselelere kafa yorduğum için beni hemen çarptı.
Neden derseniz, fikir olarak zihnimize üşüşen sorulara somut veriler taşıyan bir yazı idi okuduğumuz.
Giriş cümlesi bile üzerinde başlı başına durmayı gerektirebilir:
Kabul.
Biraz alengirli bir cümle olabilir.
O halde cümlenin şeklini değil de, içeriğini tercüme edelim:
İngilizlerin yarıdan fazlasının bu düşünceyi aklının köşesinde tutarak AB’den çıkış oylaması yaptığını bir düşünsenize.
Yazıda benim de biraz o gözle izlediğim Christopher Nolan’ın Türkiye’de de gösterimde olan Dunkirk filmine bir atıf var.
Film, 1940 yazında, Almanların kuzeye doğru yaptıkları bir yıldırım harekatıyla 350 bine yakın İngiliz ve Fransız askerini Dunkirk’te bir sahile sıkıştırması, devamında bu askerlerin İngiltere’ye tahliyesini epik bir dille anlatıyor.
Filmi izlerken, yapımcının yükselen Britanya milliyetçiliğini de kollayacak şekilde, bu işin aslında bir savaş kazanmak değil, özünde bir tahliye operasyonu olduğu gerçeğini kahramanlık hikayeleriyle örtmek için çaba harcadığı da görülebiliyordu.
Ama belki yakın zamanda şahit olduğumuz şu türden örnekleri hatırlamamız, serdettiğimiz fikirleri biraz daha billurlaştırabilir:
Hadi, bütün adamlarını kaybeden Trump yakın zamanda gidebilir diyelim.
Peki, bu durumda bu dalganın arkası kesilir mi dersiniz?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.