Bana masal anlatma Recai

04:006/12/2017, Çarşamba
G: 18/09/2019, Çarşamba
Mehmet Acet

Konumuz, New York ManhattanMahkemesi’nde devam eden Reza Zarrab davası.Bir şey söyleyeceğim.Bu davada şu ana kadar benim en fazla ilgimi çeken şey, duruşmaları izleyenlerin jüri üyeleriyle ilgili gözlemleri oldu.Kendilerinden bir karar vermesi beklenen jüri üyeleri için de bu dava, bir eziyete dönüşmüş durumda sanki.Bunu nereden mi çıkartıyorum?İlk gün, üyelerden birinin duruşma salonunda uyuyakalmasından…Ertesi gün de bazıları mahkeme salonuna duruşma saatinden epeyce geç bir vakitte gelmişler.Bu

Konumuz, New York Manhattan

Mahkemesi’nde devam eden Reza Zarrab davası.

Bir şey söyleyeceğim.


Bu davada şu ana kadar benim en fazla ilgimi çeken şey, duruşmaları izleyenlerin jüri üyeleriyle ilgili gözlemleri oldu.

Kendilerinden bir karar vermesi beklenen jüri üyeleri için de bu dava, bir eziyete dönüşmüş durumda sanki.

Bunu nereden mi çıkartıyorum?

İlk gün, üyelerden birinin duruşma salonunda uyuyakalmasından…

Ertesi gün de bazıları mahkeme salonuna duruşma saatinden epeyce geç bir vakitte gelmişler.

Bu ne demek oluyor?

Üç ihtimal var.

1-
Jüri üyelerinin en azından bir kısmı, kendi kendilerine
“benim burada ne işim var arkadaş, bana ne bu adamın yaptıklarından”
diye soruyor olabilirler.
2-
Yaptıkları işten bıktıkları için, o olmuş, bu olmuş merak edip durmaktan vazgeçmişler.
3-
Verecekleri karar önceden belli olduğu için, duruşma salonunda harcanan vakti, uyuyarak ya da ilgisiz kalarak geçirmeyi yeğlemiş olabilirler.

Bu işin normali nedir?

Bu jüri üyelerinin orada olup bitenleri gözlerini kırpmadan takip etmeleri, Zarrab’ın söylediklerini pür dikkat dinlemeleri, merak edip, sorular sorup aldıkları cevaplara göre kanaat oluşturmaları beklenmez mi?

ABD YARGISI MI BAĞIMSIZ?
Ekim ortalarında bu konuyla ilgili
“New York’tan gelen pis kokular”
başlığıyla arka arkaya üç yazım çıkmıştı bu köşede.

Kasım’ın gelişi, Ekim’den belliydi zaten.

O yazılardan sonra Ankara’da Yüksek Yargı Kurumlarından birinde bir dönem başkanlık yapan bir isim, telefon edip yazdıklarıma itiraz etmişti.

İddiası şuydu:

“ABD’de yargı bağımsızlığı tamdır. Buradan hukuk dışı bir karar çıkmaz.”

Ben de, kendisine bir halefinin, yani aynı Yüksek Yargı Kurumu’nun Başkanlığı’nı yapan bir başka ismin yazılarımda kullandığım sözleriyle itiraz ettim.

Zarrab duruşmalarına başkanlık eden Richard Berman’ın FETÖ’cülerle içli dışlı hali gündeme gelince,
‘Halef Başkan’
bana şöyle demişti:
“Olur mu öyle şey. Bu, hakim tarafsızlığını doğrudan etkileyecek bir şeydir. FETÖ ile yakın ilişki içinde olan, onlarla diyalog içinde hareket eden bir hakim, böyle bir dosyaya bakamaz.”
İkinci görüşün sahibi olan ‘
Halef Yüksek Yargı Başkanı’
, görüşmemizde şöyle bir cümle bile kurmuştu:
“Bizim yargımız, bütün sıkıntılarına rağmen adalet dağıtmada ABD yargısından 10 kat daha iyi durumdadır.”
Bir Yüksek Mahkeme’nin iki ayrı başkanının, ABD yargısıyla ilgili bir birine 180 derece ters görüşler beyan etmesindeki tuhaflığı not etmekle birlikte, ben o yazıları yazdıktan 40 gün sonra ikinci görüşü destekleyen, yani ABD yargısının hiç de
“tam bağımsız”
olmadığını gösteren örneklerin ortaya çıktığını görüyoruz.
BU İŞTEN YIRTMAK İÇİN YALAN SÖYLEMEM GEREKİYOR

Jüri üyelerinin duruşma sırasında uyuyakalması skandal bir şey olsa da, mesele bundan ibaret de değil.

Mesela, önceki gün şöyle bir gerçek ortaya çıktı.

Reza Zarrab, ABD’de hapisteyken, bir yakınıyla telefonla konuşuyor.

Zarrab yakınına şöyle diyor:

“Daha az ceza almak için yalan söylemem, işlemediğim suçu kabul etmem gerekiyor.”

Zarrab bu kayıtlarla mahkemede yalan söyleyeceğini açıkça dile getirmesine rağmen, hayati niteliği olan bu kayıtlar, savunma makamına uzun süre teslim edilmiyor.

Normalde bunu, o mahkemenin jüri üyelerinin sorgulaması gerekiyor.

Gözaltında iken açıkça
“Yalan söyleyeceğim”
diyen Reza Zarrab’ın mahkemede söylediklerinin ne kadarının doğru, ne kadarının yalan olduğunu onlar sorgulamayacaksa, Mayıs ayındaki ilk duruşmada,
“FETÖ ile diyalog halinde olmam adil tutum sergilememi engellemez”
diyerek günah çıkartmaya çalışan Richard Berman sorgulamayacaksa kim sorgulayacak?
Zaten Zarrab kendisi,
‘itiraflarına’
başlarken, bunun gerekçesini
“Hapisten çıkmanın en kestirme yolu”
diye açıklamamış mıydı?

Şimdi bu laf, meseleyi daha bir şüpheli hale getirmiş olmuyor mu?

#ABD
#Reza Zarrab
#Dava