Avrupa’da müspet bilimler geliştikçe, din önemini yitirmeye başlamıştı. Oysa hayatın iki kaynağı vardı; biri din, yani metafizik, diğeri ilimdir. İlim cemiyette medeniyetin, metafizik kültürün oluşmasını sağlar. Bütün sanatların, bir başka söyleyiş ile insani faaliyetlerin kaynağı dinlerdir; bunda başarılı olamayan milletler, başarılı olanlara kol kuvveti olarak katılmaları, yani asimile olmaları sosyal kanundur. Tabiatın koynunda mutlu yaşamak için verilen savaşta ise en büyük yardımcımız ilimdir. İlimler bizde beyin oluşturur; bizi güce kavuşturan beynimiz aynı zamanda kendimizi, yani menfaatimizi duyurur. Temelini dinde bulan vicdanımız ise bize başkasını düşündürür. Vicdanı teşekkül etmeyen bir insanın, beyninin güçlenmesi ne büyük felakettir; toplum için azgın bir domuzdan daha tehlikeli hale gelir. İlim bize güç, metafizik bize sorumluluk verir. Özetle ilim ve metafiziğe sahip toplumlar, hem güçlü olurlar hem de geleceğin tarihini yazarlar.
***
Müspet bilimlerle Batı’nın beyni geliştikçe, önemini yitiren din anlayışlarıyla beraber vicdanları da törpülendi; gittikçe hırsları, ihtirasları ön plana çıkmaya başladı. İşte Avrupa’nın acımasız sömürgeciliği buradan doğdu. İhtirasları gem tanımaz hale gelince, karşılarında iyice cılızlaşan manevi değerler, gelenekler duramaz oldular. Maneviyatın, geleneklerin bulunmadığı yerde, yozlaşmanın boy atması tabiidir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nın getirdiği açlık ve kıtlık ihtirasları iyice kamçılayınca, Avrupa’daki aşınan manevi değerler iyice güçsüzleşti; yozlaşma alevlendi. Üç yüz yıldan beri dünyaya yön veren Avrupa kıtasında, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tüm insanlığa hitap eden bir beyin yetişmedi.
***
Bu ses tarihin derinliklerinden manevi dünyamızı yüklenerek geliyordu; hem de o günün gencinin anlayacağı kadar taze ve gür idi:
Bu sesin sahibi şairliğini, şöhretini, o güne dek bütün dünyevi kazanımlarını tehlikeye sürdüğünün farkındaydı; çünkü nasıl bir dünyada yaşadığını idrak edecek kadar akla ve bilgiye sahipti. Neylersin ki inanan hesap yapamazdı; o da yapmadı:
Üstad, ne çileler çekti. Güneşin sızmadığı hapishaneler onun mekânı oldu. Bir insanı kâfir diye öldürüp şehit diye namazının kıldırıldığı bir ortamda yaşıyorduk. Bir gün bu topraklarda lekesiz bir şafak sökerse, insanlık kendi değerini idrak ederse, beyni olanlar bu sese çok şey borçlu olduklarını fark edeceklerdir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.