Gerçeğin sanatçısı!

04:0022/08/2017, Salı
G: 17/09/2019, Salı
Leyla İpekçi

Doğayı mı, onu belgesellere gönderdik çoktan. Aileyi çekirdeğinden parçaladık, uzun metraj dramatik filmlere yolladık. Eşyanın hakikati usul usul açılır derken… Gerçek mi dediniz? Onu da komplo teorilerinde sakladık. En aleni olanın mahreminde!Bir de farklılıklarımız vardı. Eşitlik adına sanal alemlerde unutuldu. Ne varsa benzerliklerimizde dendi bize. Çeşitlilik ve çoğulculuk adına güçlü olanın tahakkümüne hapsettik farklılıklarımızı.Melezleşmek adına güçlü olana benzetildik. Benzediğimiz ölçüde

Doğayı mı, onu belgesellere gönderdik çoktan. Aileyi çekirdeğinden parçaladık, uzun metraj dramatik filmlere yolladık. Eşyanın hakikati usul usul açılır derken… Gerçek mi dediniz? Onu da komplo teorilerinde sakladık. En aleni olanın mahreminde!

Bir de farklılıklarımız vardı. Eşitlik adına sanal alemlerde unutuldu. Ne varsa benzerliklerimizde dendi bize. Çeşitlilik ve çoğulculuk adına güçlü olanın tahakkümüne hapsettik farklılıklarımızı.

Melezleşmek adına güçlü olana benzetildik. Benzediğimiz ölçüde kabul edildik. Benzemeye direnen terörist oldu neredeyse! Sanatta da, siyasette de, kültürde de. Ekonomide de.

Ama içine atıldığı kan çanağından usul usul tırmanır gerçek. Hangi kursaktan geçeceğini, hangi burundan süzüleceğini, hangi gönlün semalarından tecelli edeceğini bilir. Bir adı Zat çünkü. Sıfatları, fiilleri, isimleri kendi hakikatinde toplayıp nur kabında sırlayan bilir. O olan.

***

Evet en yakıcı gerçekleri de komplo teorilerine gönderdik. “Aaa bu saçma sapan paranoyak şeye nasıl inanırsın, senin gibi entelektüel biri böyle der mi!” Ne muazzam bir örtü bu tahakküm. Bu mahalle baskısına kim dayanır!

Entelektüellerin kıramadığı en sivri putlardan biri. Artık alenileşen casusluk olayları, çoktandır iyice zorbalaşıp teşhir edilen istihbarat faaliyetleri, sözümona sivil halkı hedef alan beyni yıkanmış teröristlerle sınırlı canlı bomba katliamları…

Hepsi gerçeği kısırlaştırıp iyice örtüyor katmanlarını. Bütünü parçalara bölüp pazarlıyor. Ona gerçekten yaklaşacak kadar gözü pek olanlar ise gerçeğin içine dahil oldukça bunun en çıplak halini bugün küçümsenerek hor görülen komplo teorilerinin içinde buluyor.

Vah ki ne vah! Evet, gerçeği komplo teorilerinde, paranoya analizlerinde kaybettik gözden.

***

Kuş dili derler. Fakat gönül kuşunun lisanıdır. Nedir bu? Sanatçının dili. Benliksiz ben’inden çektiğini idrak edersin ilhamı. O ilham ki, kaynak suyudur. Candır. Fışkırır feyizlendirir lisanını.

Ledun alfabesinin harflerini bir bakmışsın hecelemeye, kelime kelime sökmeye başlamışsındır. Ama bunun için çok temiz olmak gerek. Yediğinin temiz, düşündüklerinin temiz olması gerek. Sövmen gerekenleri içinden sevmen gerek. Her şeyde muhatabının Hak olduğunu hatırlaman gerek.

Elbet böylesine benlik dolu, böylesine şişmiş egolar arasında kolay değil. Ama işte marifet bu. Kalabalıktayken halvette olmak. Maddedeyken manasına varmak. Çokluktayken özündeki bir’le beraber olmak…

Bilinmez kimin gönlünde sırlanmıştır.

***

Romanlarınızda ne anlatıyorsunuz diye sorulur yıllardır. Her seferinde gerçeği kurguluyorum derim.

Gerçeğin gözlerden kameralardan gönüllerden bu kadar kolay ve kullanışlı bir biçimde kaçırıldığı, bu kadar estetik bir biçimde sahteleştirildiği, böylesine algı operasyonlarına peşkeş çekildiği bir dönemde: Elbette ki sanat eseri gerçeğe yaklaşmak, gerçeği sezdirmek, gerçeği bilmek, şahitlik etmek durumunda. Ama dahası gerçeği yaşa(t)mak durumunda.

Nefsimden geçirmediğim kelimeler ile helalleşmiş olmuyorum ki!

Gerçek ise sonsuz katmanlı. İçi var, içi var. Sanatçı için bitimsiz bir hazine. İnsan gibi. Kemalatın üst sınırı yok. Aşkın sonu yok.

Güzelliğin ölçüsü aşk değilse ne! Aşık sevdiğini yuttuğunda… Aşkın sanatı budur!

Sanatçı. Nam-ı diğer aşık.

“Vahiy ve ilham eseri olmayan söz heva ve hevestir” der Mevlana. Sanatçının güzeli araması, güzele meyletmesi, miraca yakın tutuyor onu. İlhamını kaynağından çektiğini idrak ettikçe her yerde, her şeyde bulmaya başlıyor gerçeği. Her şey ona hizmet etmeye başlıyor, sevdiğine kendini adayan bir sevgili gibi.

Hepimiz miraç yolunda güzelin sanatçısıyız. Sevdiğimiz ölçüde.

***

Sanatçının hasbahçesi, temiz toprakta yetişen güller misali, kokusunu salar gideceği burunlara. Güzeldir, güzeli sever. Güzel koku sevdirilmiştir.

Cemali kadar celaliyle birlikte güzel. Üçkağıtçısı, ikiyüzlüsü, fitne fesatçısı, katili, haydutu, zorbası ile. Bunu nasıl yedireceğiz nefsimize? Ne için direneceğiz? Mazlumiyet karşısında pasif mi olacağız?

Celaliyle cemalini birleme yolu olan tevhid, sahiden de marifet gerektiriyor. Zatı bilmek gönlün marifeti. Nam-ı diğer gerçek. Gerçeğin lisanı.

***

“Güneş gibi olan gönül ilmini bildiren lisanı niçin öğrenmeyelim? Bu ilimde ezeliyet, ebediyet, aşk ve neşe vardır. Çünkü zatımızın ilmidir. Sözle değil, gönül temizliğiyle öğrenilir. Tohum temiz toprağa ekilir.” Diyor Nusret Tura, Aşk Yolu’nda (İnsan yayınları, 1995)

Hz. Ali’nin ben ba’nın altındaki noktayım dediği… “Allah vardı ve onunla beraber başka bir şey yoktu. Elan da böyledir.” Doğayı, aileyi, eşyanın hakikatini belgesele, romana, komplo teorisine, filmlere gönderince, gerçeğin bizdeki sırrıdır tecelli etmekte olan. Ta ki nurunu tamamlamaya… Çünkü içi var, içi var.

#Türkiye
#Sanatçı
#Sanat