Ölümün yakınlarımıza ulaşmasının yaşattığı bir travma vardır. Dostlarımız, sevdiklerimiz, tanıdıklarımız ölünce, bir sarsıntı geçiriyoruz.
Ölüm bizden uzak, bize ulaşmaz fikrinin yansımasıdır bu.
Ne kadar yakın halbuki.
İki kız babası olarak, haberi duyduğumda “Allah” diye bir feryat koptu içimden. Bir baba için kızının ne anlama geldiğini iyi biliyorum.
Babalar ve kızlar arasında yaşanan billur aşkın nasıl bir şey olduğunu iyi biliyorum.
İçimden kopup fışkıran feryadım bundandır.
Ersin kardeşimi arayamadım. Cesaret edemedim. Ne diyeceğimi bilemedim.
Çünkü, bazı acılar anlatılamaz. Tarif edilemez. Yazılamaz. Sadece hissedilir. Hem de çok derinden hissedilir…
“Henüz farkında değil, şok yaşıyor” dedi Mustafa. Sonra fark edecek her şeyi.
Ersin kızını verdiği toprağı avuçlarken, biz ciğerimizde yanan ateşle kavruluyorduk. Allah, kızını yanına aldığı Ersin’e, bir sabır vermişti. Bizim gibi değildi.
Hiçbir şeyin onları teskin edeceğini sanmıyorum. Kardeşi, babası, kızı, oğlu ölen birine söyleyecek söz bulamazsınız.
Sabrı Cemil niyaz edersiniz sadece.
Aniden, hiç aklımızda yokken yanı başımızda biten, en sevdiğimiz varlığımızı alıp götüren ölüm gerçeğini anlamak, hissetmek ve ders çıkartmak, sanırım çok da anlatılacak bir şey değil.
Bize cümle kurmak kolaydır. Ama onu yaşamak başka bir şeydir.
Dedim ya, bazı acıları yazamazsınız, anlatamazsınız, tarif edemezsiniz.
Sadece şunu bildim: Sahip olduklarımızı yaşarken daha çok sevmeliyiz. Daha çok kıymetiniz bilmeliyiz.
Akif Emre öldüğünde, ona benzeyen çok değerli insanları aradım buldum. Onlar yaşarken, ne kadar kıymetli olduğunu, ne kadar sevdiğimi anlattım.
Kardeşlerimi daha çok sevdim, daha sık aradım, daha fazla ilgi gösterdim.
Kızıma daha çok sarıldım. Ona daha çok sevdiğimi hissettirdim.
Allah’ın bu dünyada bana verdiği nimetler için daha çok şükrettim.
Ersin kardeşimin dediği gibi, hepsi bize emanet. Bir gün geri alacak. Kıymetini daha çok bilmeliyiz.
Bir de dört elle sarılıp, kendimizi paraladığımız hayatın nasıl da bir anda boş olduğunu hatırlatıyor ölüm bize.
Tüm bu hırslar, kavgalar, dertler, ihtiraslar… Sonu belli olan bir hayat için değer mi?
Mezar başında değmez diyoruz, oradan ayrılınca unutuyoruz.
Unutmak kadar büyük nimet yoktur aslında.
Ancak gaflet kadar da büyük hata yoktur.
Acıyı unutmak Allah’ın bir lütfudur.
Yaşamın telaşına düşüp sevdiğimiz ve kıymet verdiğimiz her şeyi unutmak ise büyük gaflettir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.