Gençlik yıllarımızın eylem envanterinde, İsrail’i protesto ilk sırada yer alır. Beyazıt meydanında, görkemli eylemlerde en çok İsrail bayrağı yakılmıştır. ‘Kahrolsun İsrail’ sloganı, ilgili, ilgisiz neredeyse her eylemde atılmıştır.
Sanırım yine gençlik yıllarımızdan beri en çok Kudüs ve Filistin için göz yaşı dökmüşüzdür. Zira bizim kuşağımız doğduğu günden itibaren, dünyanın Filistin meselesi diye bir sorunu olmuştur.
Ortadoğu 1948 yılından bu yana, böğrüne saplanmış bir hançerin neden olduğu kanamayı yaşar. Dünya ise bu kanamayı durdurmak yerine, geçici pansumanlar yapar ama yara hep kanar.
İki yıl önce Lübnan’da Sabra ve Şatilla isimli Filistin mülteci kampını ziyaret ettiğimde, büyük şok yaşamıştım. O kampta, 1960 yılında Filistin’den sürülen insanlar kalıyordu. O tarihlerde inşa edilmiş kampta, 2016 yılında, yani neredeyse 60 yıldır hala mülteci geliyordu. Durmadan kanayan yara dediğim şey budur.
1948 yılından bu yana devam eden bu krizi çözmek çok mu zor?
Bugün Kudüs’ün statüsünü ve Filistin sorununu çözmek, aslında son derece kolaydır. Birleşmiş Milletler’in Kudüs’ün statüsü ve Filistinlilerin durumu konusunda aldığı kararlar, uygulandığında tüm sorunlar çözülmüş olur.
Bugüne özellikle vurgu yapmamın sebebi şudur: Hamas’ın son açıklamasında, BM tarafından belirlenen 1967 sınırlarına dönmeyi kabul etmesi, krizin artık İsrail kaynaklı bir nedenle çözülemediğini tüm dünyaya göstermiş oluyor.
Bu bizim için yeniden keşif değil. Ancak dünyada Filistin için mazeret üreten ülkelerin tüm mazeretlerinin tükenmesi demektir. Mazeretleri olmasa da onların yapabilecekleri bir şey yok.
Kudüs’e iki ay önce gittiğimde, gördüğün ilk şey, Kudüs’ün yalnızlığı olmuştu. İsrail’in çok sistematik biçimde, planlı bir şekilde, Kudüs’ü Müslümanlardan yalnızlaştırdığını görmüş ve sonrasında yazmıştım (5 Mayıs 2017).
Bu politikasını uzun süredir devam ettiren İsrail’e tepkiler sürerken, son hamlesiyle tartışmayı buradan alıp, kapı girişlerine konulan x-ray cihazına çevirdi. On binlerce insan, bunu protesto etti, dünyada tepkiler arttı ve sonra İsrail bu cihazları kaldıracağını söyledi.
Bir yazarımızın, bu kararı ‘geri adım’, ‘zafer’ olarak gören mesajını okuduğumda, İsrail’in klasik taktiğinin yine çok işe yaradığını düşündüm.
Kapı girişindeki cihazları kaldırdığında İsrail geri adım atmış gibi gözükse de, şu ana kadar, Kudüs’ün yalnızlaştırılması için attığı tüm adımları kabul ettirmiş oldu. Bundan sonra kimse, İsrail’in Doğu Kudüs ve diğer Filistin topraklarında, zorla el koymalarını ve yeni yerleşim bölgeleri açmasını çok büyük sorun yapmayacaktır. Çünkü İsrail, Mescidi Aksa’yı kapatacak bir karardan geri dönmüş gibi gözüktü!
Geçen Cuma Beyazıt meydanında Kudüs için yapılan görkemli protestoyla gurur duydum. Dünyanın en duyarlı milletine sahibiz, çok çükür. Kudüs için bu kadar duyarlı olan başka da millet yoktur. Ancak bu, Kudüs’ün hakikatini bir kez daha görmemize engel olmamalı:
Kudüs, İsrail çok güçlü olduğu için değil, İslam dünyası zayıf olduğu için esirdir.
Kudüs, İsrail’in çok ‘üstün’ zekası ve stratejileri olduğu için değil, İslam dünyasının bir stratejisi ve planı olmadığı için esirdir.
Kudüs, tüm Yahudilerin birlik içinde olmasından değil, İslam dünyasının param parça olmasından dolayı esirdir.
‘Başımıza ne geldiyse Yahudilerin yüzünden’ değil, bizim ataletimizden, beceriksizliğimizden ve dağınıklığımızdan dolayı geldi.
İnsanlar Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşmasını çok afaki yerlerde arıyor. Oysaki çok yakında.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.