‘Dünyanın en uzun caddesi’ diye gurur duyuyorlardı Kanadalılar. Yonge Street, 2 bin Km uzunluktaydı ve ip gibi düzdü.
Toronto’da, bu caddenin kenarında, bir kafede oturmuştuk. İngilizce hocamla memleketlerimiz üzerine konuşuyorduk. Ben ‘Chapters-İndigo’ isimli kitapçılara gider, parasızlıktan kitapları alacakmış gibi inceler, okur, sonra almadan çıkardım. Orada serbesti böyle yapmak.
O gidişlerimden birinde, İstanbul’u anlatan bir albüm kitap incelerken, Sultanahmet’in, Boğaz’ın fotoğraflarına elimi sürdüğümü ve gözlerimin dolduğunu fark etti İngilizce hocam.
Kafede otururken, şaşkınlık içinde, “Seni kitaba dokunurken gördüm. Çok duygusaldın. Ne oldu” diye sordu.
“İstanbul’u çok özledim. Burnumda tütüyor. Birçok gece rüyamda görüyorum. Sanırım İstanbul’la aramda duygusal bir bağ var. O yüzden fotoğraflarına dokunarak hasret gideriyorum” dedim.
Şaşkınlığı daha da arttı. “Bir insan, bir şehre bu kadar nasıl bağlanır? Nedir yani İstanbul’u bu kadar eşsiz kılan şey?” dedi.
Hocam, uzun uzun sokağa baktı, sonra bana: ‘Haklısın özlemekte’ dedi.
Bir yıl kaldığım Kanada’da, rüyalarımda bir ailemi, bir de İstanbul’u görürdüm sürekli. Her ikisine de dayanılmaz bir özlem duyardım.
Hiçbir zaman başka bir şehre taşınmak aklımdan geçmedi. Ankara’da görev yaptığım yıllar boyunca, her hafta İstanbul’a gelip, hasret giderdim. Hep yolunu gözledim.
Dünyanın bütün popüler şehirlerini dolaştım neredeyse. Hiçbiri İstanbul’dan güzel gelmedi bana. Hiçbirinde yaşamak istemedim.
Sanırım İstanbul’la benim gibi duygusal bağ kuran herkeste aynı düşünceler vardır. Biz bu şehre aşıktık. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi.
Ancak aşık olduğumuz bu şehir, gözlerimizin önünde acı çekiyor. Her gün hançer saplanır gibi, bir yerine gökdelen diktiler. Her yerine çirkin ve baş ağrıtan AVM’ler açtılar. Yollarını değiştirdiler, garip köprüler, yollar, viyadükler, üst geçitler yaptılar. Trafik bir işkenceye döndü. Herkesin sinir sitemi harap oldu.
Sokaklarımız, caddelerimiz, mahallelerimiz bozuldu, yerine çirkin binalar yaptılar. Kentsel dönüşüm dedikleri, ‘kentsel katliam’ oldu.
Ve bir gün bu şehrin ölmek üzere olduğunu anladık. İki bin yıllık şehir, gözlerimizin önünde betona boğuldu, nefes alamadı. Şehir yaşanılmaz olmaya başladı.
İşte tam o esnada, bu şehrin en büyük aşıklarından biri olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu:
Aşık olduğumuz şehre yapılanları bundan daha güzel kimse anlatamazdı...
Sayın Cumhurbaşkanım, hiç olmazsa bundan sonrasını kurtarmak için bir şeyler yapın. Artık imar planları değişmesin, çirkin binalara ruhsat verilmesin, AVM’lere izin verilmesin, gökdelen dikilmesin.
Lütfen son kalan yeşil alanları korumanıza alın.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.