Kırmızı pantolondan çok önce

04:0020/08/2017, Pazar
G: 17/09/2019, Salı
İsmail Kılıçarslan

Sendin o. Yeşiller içinde üzerime doğru yürümeye başladığında bunu anlamıştım. Sendin.Ertesi gün Üsküdar’dan Kızkulesi’ne doğru yürürken iyiden iyiye ikna olmuştum meseleyi uzatmamak gerektiğine. Uzatacak bir şey de yoktu zaten. Sendin o.Seni bırakıp Üsküdar’a döndüğümde İbrahim abi gördü beni. Ah o delikanlılık ateşiyle anlattım olan biteni. Elini omuzuma koydu, çay söyledi, gülümsedi. Ah ne güzel gülümser zaten. Üsküdar’ın en güzel adamıdır yani.‘Akşam bize gel, Aşi ablan güzel yemek yapmış, hem

Sendin o. Yeşiller içinde üzerime doğru yürümeye başladığında bunu anlamıştım. Sendin.

Ertesi gün Üsküdar’dan Kızkulesi’ne doğru yürürken iyiden iyiye ikna olmuştum meseleyi uzatmamak gerektiğine. Uzatacak bir şey de yoktu zaten. Sendin o.

Seni bırakıp Üsküdar’a döndüğümde İbrahim abi gördü beni. Ah o delikanlılık ateşiyle anlattım olan biteni. Elini omuzuma koydu, çay söyledi, gülümsedi. Ah ne güzel gülümser zaten. Üsküdar’ın en güzel adamıdır yani.

‘Akşam bize gel, Aşi ablan güzel yemek yapmış, hem Hallaç Divanı’nı da daktilo edelim biraz.’


Bilirsin ya, daktilom iyidir. İbrahim abi Hallaç Divanı’nı çeviriyor, ben yazıyorum. Aslında onun buna ihtiyacı yok. Ben züğürde kalbimi kırmadan harçlık vermenin bir yolunu bulmuş durumda sadece. Bilirsin ya, belli etmez ama incelikler ustasıdır aslında.

Bir koşu eve gittim. O beyaz pantolonu çantama koydum. Hatırlarsın. Öyle kirli beyaz, kırık beyaz falan a değil. Bembeyaz işte. Ve şöyle düşündüm: ‘Bu beyaz pantolonu giydiğimde olacak bu iş.’

O yorgun otobüslerden biriyle gittik İbrahim abilere. Aşi abla yine döktürmüş ki parmaklarım dahil yedim. Sonra Divan’a oturduk. Aşk var her dizede. Her dizede sen varsın. O beyaz pantolonu giyeceğim ve olacak bu iş.

Sağolsun Aşi abla bir ütüledi ki hani jilet de öyle değil.

Uyumak mı? Elbette hayır. Uyumanın mümkünü yoktu ki benim açımdan. Üzerimde yıldızlı gök, cebimde Yeni Harman, balkonda ettim sabahı. Çünkü sendin o. Üzerime doğru yürüdüğün ilk an anlamıştım bunu.

Sabah İbrahim abi ‘daha saatine var, biraz daha yazalım mı’ dedi. Oturdum masanın başına. O efsanevi beyaz pantolonun ütüsü bozulmasın diye nasıl büyük bir özenle oturdum anlatamam.

Olağanüstü bir şey oldu birkaç dakika sonra. Ali girdi içeri. On birinci ayını bitirmiş, on ikinciye yeni giren bir yaratık. Bir Viking savaşçısı gibi koşarak geldi üzerime. Bir an ellerini gördüm. On parmağının onunda da çikolata var.

Çılgın Viking, çılgın bir tempoyla üzerime doğru gelirken saniyenin onda biri kadar sürede ne yapmam gerektiğini düşündüm. Masanın üzerine çıkmamsa saniyenin onda dördü kadar falan sürdü.

Ben masada öyle duruyorum. İbrahim abi kahkaha atıyor, çılgın Viking saldırısını devam ettiriyor. ‘Beyaz pantolon İbrahim abi’ dedim gözlerim dolu dolu. Anladı durumun ciddiyetini. Ali’yi kucaklayıp çıkardı. Döndüğünde hala gülüyordu. Dedim ki ‘abi, bu beyaz pantolonla olacak olması gereken. Bunun başka yolu yok.’

Aşi abla yeniden ütüledi pantolonumu. Otobüste onlarca koltuk boşken ayakta yolculuk ettim.

Bağlarbaşı’na geldiğimde sözleştiğimiz yerdeydin. Bir kez daha anladım ki o sendin. ‘Pantolonun çok güzelmiş’ demeni bekledim. Demedin. Gülümsedin sadece beni gördüğünde. Ah, ne güzel gülümsedin.

Pastaneye oturduk, iki çay söyledik. Şöyle dedim kendi kendime: ‘Oturup sarhoş oldum ikimizden. Bu böyle iyi.’

#Üsküdar
#Çılgın Viking