Kendimizi anlatmak

04:0025/07/2017, Salı
G: 17/09/2019, Salı
İsmail Kılıçarslan

Şimdi ben ‘yahu kardeşim, yüzde yüz haklı olduğumuz konularda bile dünyaya haklılığımızı anlatamıyoruz. FETÖ, PKK, PYD, IŞİD gibi terör örgütleriyle verdiğimiz mücadeleyi izah edemiyoruz’ desem derhal ‘kardeşim bizim kimseye kendimizi anlatmak gibi bir derdimiz yok.Zaten bunların niyeti belli, amacı belli’ diyecekler olacak bana. Aslına bakarsanız ‘sıradan bir birey’ olarak ben de tam böyle düşünüyorum. ‘Amerika’ya, Almanya’ya, İngiltere’ye kendimizi niçin anlatacakmışız? Onlar zaten birer kötülük

Şimdi ben ‘yahu kardeşim, yüzde yüz haklı olduğumuz konularda bile dünyaya haklılığımızı anlatamıyoruz. FETÖ, PKK, PYD, IŞİD gibi terör örgütleriyle verdiğimiz mücadeleyi izah edemiyoruz’ desem derhal ‘kardeşim bizim kimseye kendimizi anlatmak gibi bir derdimiz yok.


Zaten bunların niyeti belli, amacı belli’ diyecekler olacak bana. Aslına bakarsanız ‘sıradan bir birey’ olarak ben de tam böyle düşünüyorum. ‘Amerika’ya, Almanya’ya, İngiltere’ye kendimizi niçin anlatacakmışız? Onlar zaten birer kötülük odağı olarak varlar. Tez zamanda zevallerini görelim’ diyorum hatta. Ama bunu ‘sıradan bir birey’ olarak diyorum işte. Devletin bunu böylece düşünme lüksü yok. Devlet dediğin bıkmadan, usanmadan, en küçük bir yılgınlık emaresi göstermeden hem mücadeleye devam edecek hem de kendisini tüm dünyaya doğru şekilde anlatmanın bir yolunu bulacak.

Doğruluğu bence yüzde yüz olan ‘gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz’ cümlesini dolaşıma sokmanın bir yolunu bulamazsak çok enerji, çok vakit kaybedeceğiz.

Misal Büyükada toplantısını alalım ele. Delillere baktığımızda dünyaya ne anlatacağımız aslında kendiliğinden ortaya çıkıyor. Sözde Kürdistan haritasından Türkiye’yi karıştıracak sokak eylemleri planlarına, PKK’nın gençlik yapılanması DHG’nin başkanı ile yüzlerce telefon görüşmesinden MİT belgelerine, Güney Kore Büyükelçiliği’ne ‘Türkiye ile ticareti kesin’ mektubundan Emre Uslu ve Önder Aytaç gibi teröristlerle mail trafiğine kadar bir dünya delil.

Soğukkanlı bir iletişim diliyle, sağlam örneklerle, bıkmadan, usanmadan dünyaya anlatması gerekiyor bunu siyaset kurumunun. Haklı çünkü. Gücünü haklılığından alıyor çünkü.

Bugün dünyanın verili kültürel iktidar dilinin Türkiye’nin tam karşısında konumlandığı sır değil. Türkiye’nin ne yaptığı, bunun karşısında ona hangi bedellerin ödetildiği de sır değil. Dolayısıyla o verili kültürel iktidar dilinin hem dünyadaki hem de Türkiye’deki temsilcileri Büyükada toplantısını tam da savunmaları gereken yerden savunuyorlar. ‘Onlar aktivist, onlar modern dünyanın yüksek ilkelerine inanan iyiliksever insanlar, onlar sivil toplumcu…’

Bu kavramların dünyada elbette karşılığı var. Zaten ‘verili kültürel iktidar dili’ dediğim şey de tam bu. Bazı dokunulmazlık alanları uyduruyor ve o alanlarda önlerine geleni söylem olarak boğmaya çalışıyorlar. Ama iyi savunur ve doğru anlatırsanız dünyadaki karşılığı bunlardan daha sağlam olan bir veri var elinizde: Terörle mücadele.

Etkili şekilde, doğru bir iletişim diliyle, reddedilemeyecek delil ve argümanlarla… Ve belki de en önemlisi hiç bıkmadan, kesinlikle usanmadan anlatmak, anlatmak, anlatmak gerekiyor.

Hatta bir adım ileri giderek söylemeliyim ki bu süreçte izah edemeyeceğin adımı atmamak gerekiyor. Hele hele senin terörle verdiğin ‘var oluş ve var kalış’ mücadelesini sulandırabilecek her şeyden uzak kalman gerekiyor.

Misalen HERO tişörtü tutuklamalarına.

O tişörtü giyen androidlerin (hatta andro-itlerin) o tişörtü niçin giydiklerini elbette biliyoruz. Efsunlanmış zihinleriyle sümüklü vaizin şefaatini umut ediyorlar. O tişörtü giyerek cennete bilet aldıklarını düşünüyorlar. Bu yönüyle psikiyatrinin alanına giriyorlar. Uzun süreli tedavilere cevap verebilmeleri bile oldukça zor görünüyor. Ancak, hiç kimseyi ama hiç kimseyi herhangi bir elbiseyi giydi diye, salt bu gerekçeyle tutuklayamazsın. Zira verdiğin mücadeleyi hukukun tam içinde kalarak vermek zorundasın.

‘Bana ne hukuktan’ diyecek halimiz yok elbette. Zira terörle mücadelede hata yapmamızı bekleyen, böylelikle meseleyi sulandırmayı umut eden onlarca, yüzlerce, binlerce yamyam apartta bekliyor.

Ne diyordu Otto: ‘Hadi durma. ‘Yandaş yazar aktivistlerin tutuklanmasına çanak tuttu’ falan diyerek sulandır bunu da. Yalnız şunu da bir düşün. Bağımsız Bayvera haritası ile yakalanan ve daha önce onlarca kişinin katili olan Baader Meinhof’un gençlik teşkilatı başkanı ile kanka birine Alman hükümeti ne yapardı?

#FETÖ
#PKK
#IŞİD