Haymatlos

04:008/10/2017, Pazar
G: 18/09/2019, Çarşamba
İsmail Kılıçarslan

Gümülcine’den beri sürüp gelirken köyleri görüyoruz. 500 yıldır, 600 yıldır Türklerin yaşadığı köyleri. Sonunda varacağımız köye gelip meydanda durduruyoruz aracımızı. Biz durunca sabahın seher vaktinden beri bizi göstere göstere takip eden o mavi araba da duruyor.Küçücük bir kapıdan geçip, güllerin, türlü başka çiçeklerin olduğu koca bir avluda buluyoruz kendimizi. Ortalık mis gibi temizlik ve çiçek kokuyor.Mustafa Cambaz’ın tütün işinden dönen abisi karşılıyor bizi. Gülüşü, bakışı, o kaçamak duruşu

Gümülcine’den beri sürüp gelirken köyleri görüyoruz. 500 yıldır, 600 yıldır Türklerin yaşadığı köyleri. Sonunda varacağımız köye gelip meydanda durduruyoruz aracımızı. Biz durunca sabahın seher vaktinden beri bizi göstere göstere takip eden o mavi araba da duruyor.

Küçücük bir kapıdan geçip, güllerin, türlü başka çiçeklerin olduğu koca bir avluda buluyoruz kendimizi. Ortalık mis gibi temizlik ve çiçek kokuyor.

Mustafa Cambaz’ın tütün işinden dönen abisi karşılıyor bizi. Gülüşü, bakışı, o kaçamak duruşu aynı kardeşi. Sonra babası geliyor ilerden.


Kesik kesik konuşuyoruz. Cambaz’ın abisi genişçe gülümseyerek ‘neşeli adamdı’ diyor, ‘rahattı.’ ‘Doğru’ diyoruz. Kedi sevgisinden, gezmeye düşkünlüğünden, fotoğraf tutkusundan, devlet erkânıyla ilişkiyi pek sevmediğinden, iki kez başvurduğu halde vatandaşlık alamamasından, haymatlosluğundan; hepsinden vuruyor demimiz.

Sonra annesi geliyor. Yılların yorgunluğuna bir de oğul acısı eklenmiş. Artık o ihtiyarlıkla ne kadar sıkı sarılabilirse o kadar sıkı sarılarak ‘siz de benim oğullarımsınız’ diyor dördümüze de. Üzülüyor. Çok üzülüyor.

‘Köyde herkes tanırdı bizim oğlanı. Duruşu başkaydı da ondan’ diyor abisi. ‘Böyle sıskaydı, tatlı gülerdi. Okumaya gitti işte Türkiye’ye.’

1991 yılının kurban bayramıymış. Türkiye’de okuyup evlenen Mustafa abi, baba ocağına gelmiş ziyarete. Kurbanı usulünce kesip sabah ekmeğine oturmuşlar. O esnada dayanmış polis kapıya. Demişler ki ‘Mustafa askerlik yapacak. 2 saate gelip teslim olsun karakola.’

İşin burasını anlatırken gülümsüyor Cambaz’ın abisi. ‘O zamanlar’ diyor, ‘buradaki Türkler Türkiye’ye gitsin de bir daha dönmesinler diye gözlerine bakılırdı. O iki saati o yüzden verdiler Mustafa’ya. Hani ‘ben Türkiye’ye gideceğim ama param yok’ dese taksi tutacak askeriye. Öyle yani.’

Mustafa abi okumuş, evlenmiş, çalışıyor. Bu saatte askerlik olmaz. Hem zaten askerlik yapmak istiyor ama o bayrak altında değil. Türk askerini bir sevişi var ki görmeniz lazım. ‘Gideyim ben’ diyor, ‘geçeyim Türkiye’ye.’

Kavurma sofrada kalakalıyor. Mustafa abi, bir daha baba ocağına dönemeyeceğini bilmeksizin düşüyor yola.

İş güç derken bir türlü eli gitmiyor vatandaşlık başvurusuna. Zaten ne zaman özlese anası, babası, abisi çıkıp geliyorlar. Hatta bazen Mehmet Şeker abinin arabasını sürüyorlar sınıra doğru. Anneyle baba da Gümülcine’den geliyor. Dönüyorlar birlikte İstanbul’a.

Yine de bir kez deniyor vatandaş olmayı. Olmuyor. Sonra bir kez daha deniyor. Yine olmuyor. Bürokrasi mürokrasi işte. ‘Yakın köylün Mehmet Müezzinoğlu var, gitsen de yardım etse vatandaşlığına’ diyorlar demesine de Mustafa abinin ruhu haymatlos. Varıp da devletin kapısını böyle işlerle meşgul etmek istemiyor. Belki de istiyor ama ufak bir ters bakıştan, bir öften canı sıkılır onun, tanıyor kendini. Öyleydi rahmetli. Dünyaya meyli azdı. Kedi severdi. Cami severdi. Çeşme severdi. Bizim hayat gailesi içinde unutup gittiğimiz ne varsa onları severdi.

Sonra? Sonrası 15 Temmuz gecesi. Sokağa çıkıyor. O çok sevdiği Türk askerinin üniformasını giymiş bir terörist tarafından şehit ediliyor. Bir haymatlos olarak düşüyor öz yurdunun öz toprağına. Tabutuna Türk bayrağı sarıyorlar. Şehadetinden iki gün sonra da bir nüfus kâğıdı veriyorlar ailesine. Bizim haymatlos Cambaz, 20 senede halledemediği bürokrasiyi 2 günde çözüp Türk vatandaşı oluyor şehadetiyle.

Usul usul Gümülcine’ye doğru akarken herkesin aklında Cambaz var, biliyorum. Camı açıyorum. Bir koku, bir güzellik yayılıveriyor arabanın içine. ‘İnna lillah ve inna ileyhi raciun’ ayetine ‘bizim iyilerimiz şehit oldu’ cümlesini ekliyorum. Kalbimde tarifsiz bir sükûnet beliriyor. Arkamızdaki mavi arabanın bile bozamayacağı bir sükûnet.

#​Gümülcine
#Mustafa Cambaz
#15 Temmuz
#Türkiye