Aysel

04:0029/10/2017, Pazar
G: 18/09/2019, Çarşamba
İsmail Kılıçarslan

‘Bir bakışın ölmem için yetecekAnla Mona Rosa ben bir deliyim’Şiiri aynada kaç kaç çalıştığını hatırlamıyordu bile. Bir nefeste, vurguları doğru yaparak, sesini alçaltıp yükselterek, hiç telaffuz hatası yapmadan okuması gerekiyordu. Okuması şarttı. Bunun başka bir yolu yoktu.Şöyle planlamışlardı: Aysel okuldan çıkarken peşine düşecek, her gün geçtiği parkın içine girdiğinde adımlarını hızlandıracak, yetiştiğinde ‘Aysel’ diyecek, Aysel dönüp bakacak, o şaşkınlıktan istifade edip şiire girecekti bizimki:

‘Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Rosa ben bir deliyim’

Şiiri aynada kaç kaç çalıştığını hatırlamıyordu bile. Bir nefeste, vurguları doğru yaparak, sesini alçaltıp yükselterek, hiç telaffuz hatası yapmadan okuması gerekiyordu. Okuması şarttı. Bunun başka bir yolu yoktu.

Şöyle planlamışlardı: Aysel okuldan çıkarken peşine düşecek, her gün geçtiği parkın içine girdiğinde adımlarını hızlandıracak, yetiştiğinde ‘Aysel’ diyecek, Aysel dönüp bakacak, o şaşkınlıktan istifade edip şiire girecekti bizimki: ‘Mona Rosa siyah güller ak güller’

Hayır. Aslında romantik biri değildi. Ve daha da aslında, daha önce şiir denilen nesneyle ne okur ne yazar olarak hiç ilgilenmemişti. ‘Âşık olmak insana her türlü maskaralığı yaptırırmış demek ki’ diye düşünmüştü Selman’ın uzattığı şiire bakarken.


Tabii ki fikir Selman’ındı. ‘Sen Aysel’i kafalayamazsın hacım’ demişti, ‘bir kere Aysel haza hanımefendi dedikleri cinsten. Senin laci takımlı racon kesen tipine dönüp de bakmaz. Ondan sebep önce doğruca adam gibi şeyler satın al üstüne başına. Blazer ceketler, triko kazaklar, casual pabuçlar, kot pantolonlar falan. Sonra azıcık incel oğlum. İncel ki Aysel sana bakınca korkmasın. Tahta gibi, odun gibi bir şeysin lan sen.’

Önce çok kızdı tabii Selman’a. Kılığını kıyafetini değiştirmeye hiç niyeti yoktu çünkü. Hem ne demek ‘odun gibi?’ Onun da kendine göre incelikleri vardı. Üzerindeki takım kirlenmesin diye dikkat ede ede kaç kere süt alıp vermişti Üsküdar kedilerine. Hem ne varmış takım elbise giymeyi seviyorsa. Takım elbise dediğin ciddiyettir icabında. İnsanın kendisine duyduğu saygıdır.

Gidip aha böyle dümdüz konuşmaya karar verdi Aysel’le. Karşısına dikilip ‘Aysel be, âşık oldum ben sana’ demeyi koydu kafasına.

I-ıh. Cesaret edemedi. Cesaret edemeyince Selman’la beraber bir AVM’ye akıp alışveriş yaptılar. Selman da domuzluğuna gül kuruları, fuşyalar, su yeşilleri aldırdı koca reise.

‘Ooo reis, hayırdır, imajı değiştirmişsin, kazağı ver de bi fotoğraf çektirelim’ cümlelerine aldırış etmeden turuncu trikosuyla salındı okulun bahçesinde.

‘Şimdi sırada ne var ulan?’ diye sordu Selman’a. İşte şiir belasını da bu soruyla açtı başına. ‘İlle de Mona Rosa’yı okuyarak ilan-ı aşk edersen olur bu iş kanka’ dedi Selman. ‘Daha kısası yok mu oğlum bunun?’ deyişine falan da aldırmadı. ‘İlle bu olacak’ dedi, ‘Mona Rosa olmazsa olmaz aga’ dedi.

Tekmil on dört kıta şiir. En son 9 yaşındayken gittiği yaz Kur’an kursunda Yasin ezberlediğinden bu yana hiçbir şey almamış ezberine. Bir metnin nasıl ezberlendiğini unutmuş.

Çaresiz geçti aynanın karşısına her gece. Her gün gidip sanki Aysel’e okurmuş gibi okudu Selman’a. Selman da sanırsın büyük şiir jürisi. ‘Olmamış hacı’ dedi başka bir şey demedi.

O sabah gözler şiş, ‘olursa olsun’ diyerek okuduğunu beğendi fakat Selman. ‘Olmuş bu iş kanka, bugün yapıştır’ dedi.

Haydaaa. Aldı mı bizimkini bir titreme. Geleceğini beklediği gün için çalıştığını bilmesine rağmen eli ayağı karıştı, dili damağı dolaştı. Ne edeceğini, nasıl yapacağını bilemedi. Aysel’in her gün okula geldiğini bilmesine rağmen ‘inşallah bugün gelmez’ diye dua bile etti.

Fakat Aysel geldi. Hem de böyle her zamanki gibi. Yürürken bastığı yeri incitecekmiş gibi. Adım atarken kendisine güvercinler eşlik ediyormuş gibi. Salınırken birazdan kanatları çıkacak ve zahmetsizce uçacakmış gibi.

‘Mona Rosa’ deyip kaldı parkta. Gelmedi devamı. Hatırlamadı. Zaman durdu. Aysel durdu. Öyle bomboş bir suratla kalakaldı bizimki.

‘Mona Rosa değil, Aysel ben. İlle okuyacaksan Atilla İlhan’dan okusaydın bari’ dedi Aysel gülümseyerek.

Şiiri, birlikte bindikleri otobüste fısıldadı Aysel bizimkinin kulağına: ‘hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim / Aysel git başımdan seni seviyorum’

Ertesi sabah koşa koşa yanına geldi Selman. ‘Kanka hayırdır, yine çekmişsin lacileri. Kabul etmedi mi lan Aysel yoksa?’ dedi.

Gülümsedi bizimki. ‘Kabul etti lan. Kabul etti ama olduğum gibi kabul etti’ deyiverdi. Sonra koluyla omzunun altına aldı Selman’ı: ‘Oğlum başım dönüyor lan. Bu aşk ne acayip şeymiş.’

#Aysel
#Selman