Hakikat galip geldi

04:0012/07/2017, Çarşamba
G: 17/09/2019, Salı
İbrahim Tenekeci

Sürekli yalan söylerseniz doğrularınız da geçersiz hale gelir. Yalanın kendisi olursunuz. Yalanla bir şey kurma imkânınız yoktur. Ancak yıkma teşebbüsünde bulunabilirsiniz. Hakikat mutlaka galip gelir.Adalet duygusuna sahip insanlar bir hata yaptıkları, bir yanlışa düştükleri vakit pişman olur, özür diler ve bunu telâfi etmenin yollarını ararlar. Hakkaniyet, insaniyet ve samimiyet bunu gerektirir çünkü.Paralel yapı mensuplarının ekseriyetinde bir pişmanlık belirtisi görebiliyor muyuz? Hayır, göremiyoruz.

Sürekli yalan söylerseniz doğrularınız da geçersiz hale gelir. Yalanın kendisi olursunuz. Yalanla bir şey kurma imkânınız yoktur. Ancak yıkma teşebbüsünde bulunabilirsiniz. Hakikat mutlaka galip gelir.


Adalet duygusuna sahip insanlar bir hata yaptıkları, bir yanlışa düştükleri vakit pişman olur, özür diler ve bunu telâfi etmenin yollarını ararlar. Hakkaniyet, insaniyet ve samimiyet bunu gerektirir çünkü.

Paralel yapı mensuplarının ekseriyetinde bir pişmanlık belirtisi görebiliyor muyuz? Hayır, göremiyoruz. Utanma hisleri ellerinden alınmış sanki. Kibirli, küstah ve daima haklı. Kendilerini ‘seçilmiş’ olarak görüyorlar. Hatalı bir işe giriştiklerine, kötü yola düştüklerine inanmıyorlar. En küçük bir umut anında tekrar ortaya çıkıyor, kendilerini gösteriyorlar.

15 Temmuz’un üzerinden bir yıl geçti.
Öncesi ve sonrasıyla yakıcı, yıkıcı ve yorucu bir süreç yaşadık.
İbret almamız gereken nice hadiseye, hayata şahitlik ettik. Tertemiz müminleri ne hale getirmişler?
Bir insan düşünelim:
Her türlü fenalığı yapıyor, hayatları yerinden ediyor, buna karşılık bedel ödemeye yanaşmıyor. Hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam etmek istiyor. Bu mümkün müdür? Adil midir? İşte bunu istiyorlar.
Zırhlı araçları etkisiz hale getirmek için üretilen mühimmatı savunmasız insanlara karşı kullandılar. Mustafa ağabeyimizin göğsünden, Halil kardeşimizin boynundan vurulması bize ne söylüyor?
Zalime merhamet edemeyiz.

***

O gecenin üstünden üç yüz altmış beş gece daha geçti. Duruşmalar sürüyor. Suçu sabit olanlara bile henüz bir ceza verilebilmiş değil. Mesela Gölbaşı’nda polis kardeşlerimizin üzerine bomba atanlar. Onların tabancalarını dahi eriten bombayı. O hainlere, o merhametsiz canlılara verilecek cezanın adı hâlâ konulamadı. Tam buraya sözümüz gelsin:
“Kötülüğe hakkı neyse onunla karşılık verin, iyiliğe ise iyilikle.”
(Konfüçyüs, Avangard Kitap.)

Adalet talebiyle yürümek mi gerekiyor? Önce bunun için yürüyelim. Derdimiz gerçekten adaletse eğer. Teröre kurban giden gencecik öğretmenler, doktorlar için yürüyelim. Makamında kalleşçe şehit edilen savcı ve kaymakam için yürüyelim. Vücudundan otuz mermi çıkan kahramanımız için yürüyelim.

Son dört yılımız yüksek tecrübeyi de beraberinde getirdi. Asla olmayacak ittifaklar, ilişkiler gördük. Karanlık, karışık ve kirli.
Tamamen bağımsız gibi duran nice olayın, konuşmanın veya insanın, aslında bir bütünün / planın parçası olduğuna şahitlik ettik.
Sırayla gelmişler, saldırmışlar. Her türlü kılığa girmiş, renge bürünmüşler. “Yolları ayrı olanlar birlikte plan yapamazlar” deniliyor. Yapmışlar.

Bir yıkıcı bin yapıcıya bedeldir. Şerrin azı da çoktur. Şükür vesilesidir bu: İnsanımızın dirayet ve metaneti, basiret ve feraseti, karanlığı aydınlatmıştır. Allah’ın yardımıyla elbette.

15 Temmuz direnişi ve dirilişi, millî hafızamızdaki yerini en kuvvetli biçimde almıştır. Aziz milletimiz ve kadim tarihimiz, fedakâr evlatlarını unutmayacaktır. Emanet canlar pahasına korunmuştur.
Cesaret, esareti yenmiştir.
#15 Temmuz
#Hakikat