Bir kütüphane kurmak

04:0014/10/2017, Cumartesi
G: 18/09/2019, Çarşamba
İbrahim Tenekeci

Dünyanın işleri ikiye ayrılır: Yalan dünyanın yanlış işleri ile yalan dünyanın doğru işleri. Kitap almak, okumak ve bir kütüphane oluşturmak; yalan dünyanın doğru işleri bölümüne giriyor.Kişisel kütüphane, kendine mahsus bir dünya demektir. Yuva kurmak gibi.Sadece yazmak değil, okumak da yetenek istiyor. Sistemli olmak ve doğru kaynaklara yönelmek gerekiyor. Yanlış yol, doğru insanlarla bile yürünmez.Genç kardeşlerimiz için söyleyelim: Mesela şiir, bir yere kadar duyguyla gidebiliyor. Fakat yazı,

Dünyanın işleri ikiye ayrılır: Yalan dünyanın yanlış işleri ile yalan dünyanın doğru işleri. Kitap almak, okumak ve bir kütüphane oluşturmak; yalan dünyanın doğru işleri bölümüne giriyor.

Kişisel kütüphane, kendine mahsus bir dünya demektir. Yuva kurmak gibi.

Sadece yazmak değil, okumak da yetenek istiyor. Sistemli olmak ve doğru kaynaklara yönelmek gerekiyor. Yanlış yol, doğru insanlarla bile yürünmez.


Genç kardeşlerimiz için söyleyelim: Mesela şiir, bir yere kadar duyguyla gidebiliyor. Fakat yazı, tamamen kültür işidir. Başlangıçtan itibaren masaya oturmanız kaçınılmazdır. Masanın bir diğer anlamı da oda ve kütüphanedir. Böylece bütünlük sağlanmış olur.

Hayatımızı ve ilişkilerimizi şekillendiren nedir? Derdimiz, ilgimiz, önceliğimiz. O halde kendimize yönelteceğimiz ilk soru şudur:
Ne yapmak istiyorum?
Sorunun cevabı size bir okuma listesi sunacaktır.
HEVESİN KÜLTÜRE DÖNÜŞMESİ

Önemli olan okumak mı, korumak mı? Korumak diyenlerdenim. Kitabınızı iyi korursanız, on sene sonra da okuyabilirsiniz onu.

Kütüphane oluştururken genellikle isimlere ve dönemlere gittim. Şimdi onlara bakıyorum. Üzerimde emeği ve hakkı olan bir dünya insan. Kimi ben doğmadan çok önce vefat etmiş. Fakat sözleri kesilmemiş, anlatmaya devam ediyorlar.

Bazı kitapları ve birinci baskıları bulmak nasip meselesidir.
Ararsanız bulamazsınız. Aramayınca da bulunmuyor. Böyle garip bir durum.

Tam ümidi kesmişken bulduğum üç kitap: Nahid Sırrı Örik, Üç Şehir, Kanaat Kitabevi, 1955. Başaran, Ahlat Ağacı, Yücel Yayınevi, 1953. Kemal Emin, Demirciler Grevi, Sinan Matbaası, 1932.

Biriktirmek veya toplamak iyi bir fikir gibi görünmüyor.
Mühim olan hevesin ve sevginin kültüre dönüşmesidir.
Kıymet, buradan başlar. Koleksiyon veya kütüphane, fark etmiyor.
İŞÇİLİK VE DİSİPLİN ŞART
Her kütüphane, insanın yeryüzü macerasını anlatır. Yüzlerce yıllık o büyük çabanın bir kısmını gözler önüne serer.

Kitaplar, insanı öğretir bize. Böylece ‘bir insanı yanlış tanımış olmanın üzüntüsü’nü fazla yaşamayız.

Sahafiyeye ilgisi olanlar, evvela şunu görür:
Geçmiş, kendini gösterememiş veya ziyan olmuş yeteneklerle doludur.
Evet, trajedi. O yüzden yeteneğe fazla güvenmemek gerekir. İşçilik ve disiplin şart. Olgunluk, yorgunlukla beraber geliyor.

İkincisi: Yüksek sesle kalıcılık iddiasında bulunan, kimseyi beğenmeyen, önüne gelene dokunan isimlerin tamamına yakını yıkılmıştır. Mehmet Akif ve Yahya Kemal burada, onlara saldıranlar nerede? Kim hatırlıyor o isimleri?

Ömrümüz sınırlı. Başkalarıyla uğraşmak yerine kendimize yoğunlaşmalıyız.
YAMAN AYRILIK

Bir sahafa geçmiş kütüphaneden kitap seçerken, orada kendi kütüphanemin akıbetini de görüyorum. İçim rahat. Kural belli: “Neyi seversen sev, ayrılacaksın!”

Dünya hayatını sonlandıran birçok önemli ismin kütüphanesinden kitap seçme imkânım oldu. En son Fethi Naci’nin kitaplığından. Behçet Necatigil, Cemal Süreya, Edip Cansever, Metin Eloğlu, Mustafa Kutlu, Tezer Özlü, Turgut Uyar, Ülkü Tamer gibi onlarca kıymetli edebiyatçının özel imzalı kitabı beni bekliyordu.
Bu kitaplar bir yandan “beni al”, bir yandan da “ölüm var” diye seslenip durdu.

Ölüm var ama şu an hayattayım.

#Sahaf
#Kütüphane