Bir kıyamet savaşı hazırlıyor bunlar… Türkiye’ye sahip çıkın!

04:005/12/2017, Salı
G: 18/09/2019, Çarşamba
İbrahim Karagül

Coğrafyamıza yönelik birkıyamet senaryosuhazırlanıyor.Savaşı İslâm’ın kalbine taşıyıp, bölgeselleştirip, Müslüman coğrafyayıyüz yıl daha ayağa kalkamayacak hale getirmeninhazırlıklarını yapıyorlar.Bu bir imha harekâtıdır. Bu, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük istilâ harekâtıdır.“Yeni Ortadoğu”dedikleri şey, aslında imha edilmiş bir Ortadoğu planıdır.“Yeni haritalar”dedikleri şey, aslındaTürkiye dahil, bütün ülkelerin paramparça edilmesi, küçücükgarnizonlarabölünmesi, birer birer işgal edilipyok

Coğrafyamıza yönelik bir
kıyamet senaryosu
hazırlanıyor.
Savaşı İslâm’ın kalbine taşıyıp
, bölgeselleştirip, Müslüman coğrafyayı
yüz yıl daha ayağa kalkamayacak hale getirmenin
hazırlıklarını yapıyorlar.

Bu bir imha harekâtıdır
. Bu, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük istilâ harekâtıdır.
“Yeni Ortadoğu”
dedikleri şey, aslında imha edilmiş bir Ortadoğu planıdır.
“Yeni haritalar”
dedikleri şey, aslında
Türkiye dahil
, bütün ülkelerin paramparça edilmesi, küçücük
garnizonlara
bölünmesi, birer birer işgal edilip
yok edilmesi
hesabıdır.
İran’dan Suudi Arabistan’a, Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) Mısır’a kadar, Basra Körfezi ile Kızıldeniz arasındaki bütün bölge
yi yok edecek bir plan uyguluyorlar. Bir yanda
mezhep savaşları
, bir yanda
Arap-Fars savaşları
, bir yanda
Arap Müslüman-Arap olmayan Müslüman
ayrışması, bir yanda örgütler üzerinden
Yemen’den Suriye ve Irak’ta devam eden çatışmalar
bu kıyamet senaryosunun ilk görüntüleridir.
Ali Abdullah Salih‘in infazı ve balistik füzelerin adresi
Yemen eski
Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih
’in önce evinin bombalanması,
kaçarken yakalanıp infaz edilmesi bu kıyamet senaryosunun parçalarından biridir
.
Husiler
üzerinden S. Arabistan’ın
Riyad
ve
Cidde
havaalanlarına atılan
balistik füzeler
,
Mekke
üzerinden geçerken vurulan füzeler, yine Husiler üzerinden birkaç gün önce
BAE başkenti Abu Dabi
’ye atılan füzeler, bu senaryonun aşamalarından biridir.
ABD ve İsrail’in, BAE-Suudi Arabistan ekseni kurması, bunu “Ilımlı İslâm” parolasıyla pazarlaması
, Mısır ve Körfez ülkelerinin de eksene alınması, hemen ardından Suudi Veliaht
Prens Muhammed Bin Selman
eliyle Riyad’da büyük
tasfiyeler
başlatılması, bölgesel savaşa karşı olabilecek herkesin
“yolsuzluk”
söylemi üzerinden gözaltına alınması,
devletin büyük savaş için yeniden formatlanması
, Prens Muhammed ve
BAE Veliaht Prensi Muhammed Bin Zaid
’in doğrudan ABD ve İsrail’le ortak hareket etmesi,
yaklaşan kıyametin habercisi
dir.
Kudüs’ü peşkeş çekiyorlar! Milyonlar sokaklara akmalı
İsrail ve S. Arabistan’ın
“ortak tehdit”
,
“istihbarat paylaşımı”
söylemleri, Bazı gazete ve televizyonlar üzerinde
“İsrail aslında bizim dostumuzdur. Filistin İsrail’in hakkıdır”
söylemlerinin pazarlanması, S. Arabistan ve BAE ile ABD ve İsrail arasında
“Kudüs’ün peşkeş çekilmesi, İsrail’e tamamen verilmesi”
yönünde
pazarlıklar
yapıldığına dair işaretler, Kudüs’ü Müslüman dünyanın elinden tamamen alma planları,
Donald Trump’ın ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma
yönünde yarın yapacağı bildirilen açıklaması, bu büyük projenin parçasıdır.
Böylece
Kudüs meselesi
“Arap liderlerin onayı ile halledilmiş olacak”
, ardından
Mekke ve Medine gibi İslâm’ın kalbi masaya ya da cepheye getirilecek
. Ortadoğu’da S. Arabistan-İran savaşı ya da
Arap-Pers
savaşları olarak planlanan büyük kapışma ile beraber de Mekke ve Medine tartışması başlayacaktır.
Müslüman dünya bu oyunu bozabilecek güçtedir ve bozmalıdır da
. Rejimler veya Arap liderler üzerinden değil,
sokaklar, kitleler üzerinden bu oyun bozulmalı, Kudüs’ün teslim alınması engellenmelidir
. Bu tehlikeye karşı bütün coğrafya harekete geçirilmeli,
milyonlar sokaklara dökülmelidir.
Kudüs’ten sonra sıra Mekke ve Medine’de..
Eğer
Kudüs teslim alınırsa yeni cephe Mekke ve Medine çevresinde kurulacaktır
. Saldırılar o iki merkeze yönelecek, tanklar ve füzeler o yöne çevrilecektir.
“Savaşı İslâm’ın kalbine taşıma”
planı dedikleri budur.
Onlar, daha
1991 Körfez Savaşı
’ndan bu yana bunun hesabını yapıyorlardı. Onlar
“terörle mücadele”
adı altında hazırladıkları bütün planlarda bu savaşı yürütüyorlardı. Onlar
2003’te Irak’ı işgal ederken
de, Suriye savaşını başlatırken de bu hesap üzerinde hareket ettiler. Onlar,
Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru
planını bu amaçla yaptılar. İşte onlar şimdi;
Suriye savaşı Türkiye-İran-Rusya üzerinden kapatılırken
yeni ve çok daha büyük bir cephenin, bölgesel savaşın alt yapısını pazarlıyorlar.
Salih’in öldürülmesi İbadi ve Muktada
Sadr’a uyarıdır
Kısa süre önce S
. Arabistan safına
geçen, bu yüzden öldürülen
Ali Abdullah Salih
’in öldürülmesinden sonra
Yemen’e çok ağır saldırılar
başlayabilir. S. Arabistan-İran savaşı bu ülkenin ayakta kalan bölümünü de
harabeye
çevirebilir. Ama bu savaş Yemen’le sınırlı kalmayacaktır.
Husiler üzerinden Riyad’a, Cidde’ye yönelen İran’ın balistik füzeleri
, aslında doğrudan savaşın habercileriydi. Birkaç gün önce,
füzelerin BAE’yi de hedef alması muhtemel
gelişmelerin işaretidir.
1- Ali Abdullah Salih’in öldürülmesi, S. Arabistan’la ittifak yapan
siyasi aktörlere uyarı
niteliğindedir. Özellikle Irak Başbakanı
Haydar İbadi
ve
Muktada Sadr
bu uyarının hedefindedir. Çünkü Riyad, ikisini de
İran ekseni
nden çıkarmak için girişimlerde bulunmuş,
“Şii de olsanız Arap’sınız. Bizimle hareket edin”
demiştir.
Savaşı işte böyle yayacaklar
2- S. Arabistan ve İsrail, Lübnan’ı vurur, Hizbullah’ı tasfiye etmeye girişirse
İran Basra Körfezi’ndeki Suudi müttefiklerini hedef alacaktır. İlk hedef BAE olacaktır. Son füze saldırısı bunun işaretidir.
3- S. Arabistan
Yemen’e çok ağır saldırılar yapar
, adeta işgale girişirse
İran
yine
Riyad’ın Basra Körfezi’ndeki müttefiklerini, özellikle de
BAE’yi vuracaktır
. Husiler üzerinden ya da başka türlü,
İran füzeleri bu ülkeye yönelecektir
.
4- S. Arabistan-BAE ittifakı
Katar’ı tehdit ettikleri
anda İran da Körfez’de BAE’yi tehdit edecektir.
Lübnan’da ya da Yemen’deki her gelişme S. Arabistan-İran savaşıdır
. Büyük savaşa giden
tehlikeli
adımlardır.
Bu kirli planın patronu BAE’dir
. Onlar da İsrail ve ABD’nin taşeronluğunu yapmaktadır.
Arap liderlerin İsrail tuzağına düşmesinde İran’ın rolü var..
5- İran’ın yayılma haritası,
mezhep
üzerinden yürüttüğü
jeopolitik hedefler
i ABD ve İsrail’in işini kolaylaştırmaktadır. Sünni Arap ülkelerine
“Bakın İran sizi vuracak. Biz sizi koruyalım”
teklifinin psikolojik temeli İran’ın tehdit edici tavırlarıdır. İşte bu teklif, Arap yönetimlerini “ülkelerini imha edecek” bir senaryonun içine hapsetmektedir.
İşte biz, Türkiye, böyle bir savaşa direniyoruz
İşte
biz, Türkiye olarak, böyle bir savaya direnmeye çalışıyoruz
. Mezhep savaşlarına, ülkelerin bölünmesine karşı akil bir duruş sergilemeye çalışıyoruz.
Gezi
terörünün,
17-25 Aralık
müdahalesinin,
15 Temmuz
işgal ve iç savaş girişiminin nedeni bu duruşumuzdur.
ABD’de devam eden
Rıza Zarrab davası ile yeni bir ekonomik darbe planlanmaktadır
ve sebebi yine bu duruştur. Türkiye’yi küçültme, Türkiye’nin
direncini zayıflatma
, bölge dışına itme, kendi içine hapsetme planlarının sebebi yeni
coğrafya dizaynı
dır, Türkiye’nin muhtemel direncidir.
“Türkiye ekseni”, ekonomik darbe planı, dış müdahale aparatları
Bu yüzden,
PKK da, PYD de, FETÖ de, DEAŞ da Türkiye’ye karşı bu yüzden harekete geçirilmiş, savaşa sürülmüş, işgal aparatlarıdır
. Zarrab davası üzerinden servis edilen
yeni “ekonomik darbe” girişiminin içerideki savunucusu kim varsa hepsi dış müdahale aparatıdır
. CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu
üzerinden servis edilen yeni kampanya, bir darbe girişiminin parçasıdır ve öyle not edilmelidir.
Bizim
“Türkiye ekseni”
dışında durduğumuz hiçbir yer yoktur, olmayacaktır. Coğrafyanın tamamını imha etmeye dönük
küresel müdahalenin Türkiye ayağında neler döndüğünü
,
kimlerin hangi projenin uzantıları olduğunu
çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla nerede durduğumuz kadar
nelere direneceğimizin de farkındayız
.
Kıyamet senaryosu ve Türkiye ayağı
Hiç kimse
,
coğrafyayı kıyamet savaşına hazırlayanların Türkiye ayağına yatırım yapmasın
, bu yönde ihale taleplerinde bulunmasın. Milletimiz,
yüz yıl sonra gelen büyük hesaplaşma
yı anlamış, kavramış, tavrını belli etmiştir.
Tarih yapıcı rol
budur ve bu direnç güçlenerek devam edecektir.
Suudi-İran savaşını tezgâhlayanlar da, Kudüs’ü peşkeş çekenler de, Türkiye ve Cumhurbaşkanı’nı hedef alanlar da aynı merkezlerdir
.
Yükselişin adresi yine
bu ‘Son Kale’ olacaktır
Türkiye’nin direncini artırmak kadar bütün coğrafyada sokakları harekete geçirmek, coğrafyanın direncine destek olmak zorundayız. Çünkü bu,
Birinci Dünya Savaşı sonrası en büyük çokuluslu istilâ projesidir
.
Türkiye, büyük mücadelenin en zor safhalarını atlattı. Bundan sonra
“içeriden operasyon”
servislerinin de, bölgesel savaş risklerinin de üstesinden gelecek, coğrafyaya
doğru şeyler
söylemeyle devam edecektir.
Birinci Dünya Savaşı’nda
“çökerken” de son kale burasıydı
. Bugünkü tarih dönüşünde,
“yükselirken” de adres burası olacaktır
.
#Türkiye
#Ortadoğu
#politika
#ABD
#Yemen
#Kudüs