Bin yıllık hesaplaşma bu ve biz kazanacağız

04:0110/10/2017, Salı
G: 18/09/2019, Çarşamba
İbrahim Karagül

Vizeskandalı ABD’nin bütünkirli hesaplarınıdeşifre etti. FETÖ’nün başarısız olması, ABD ilebağlantılarınınaçığa çıkması,Fırat Kalkanı’ndan sonraİdlib’de başlatılan operasyonun Batı’ya doğru genişleyecek olması“terör koridoru”planlarınıve Türkiye’yeyeni saldırıhazırlıklarını suya düşürdü. ABD yönetimi Türkiye’ye karşıilan edilmemişbir savaş başlattı. Biraz geniş bakalım:15 Temmuz, sadece birFETÖ darbe girişimideğil,ABD’nin Türkiye’ye açık müdahalesiydi. Klasik darbe girişimlerinden farklı birdış

V
ize
skandalı ABD’nin bütün
kirli hesaplarını
deşifre etti. FETÖ’nün başarısız olması, ABD ile
bağlantılarının
açığa çıkması,
Fırat Kalkanı
’ndan sonra
İdlib
’de başlatılan operasyonun Batı’ya doğru genişleyecek olması
“terör koridoru”
planlarınıve Türkiye’ye
yeni saldırı
hazırlıklarını suya düşürdü. ABD yönetimi Türkiye’ye karşı
ilan edilmemiş
bir savaş başlattı. Biraz geniş bakalım:

15 Temmuz, sadece bir
FETÖ darbe girişimi
değil,
ABD’nin Türkiye’ye açık müdahalesi
ydi. Klasik darbe girişimlerinden farklı bir
dış müdahale
ydi. Senaryo Türkiye’de devlet sisteminin hücrelerine kadar yerleştirilmiş
Gülen ve terör örgütü
üzerinden uygulandı.
Türkiye kontrol altına alınacak,
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ona destek olan öncü çevre tamamen tasfiye edilecek
, ülke yeniden ABD eksenine çekilip vesayet altına alınacaktı. Hatta bundan ötesi vardı:
O gece milletimiz dünya
sistemini tarihe gömdü!
Senaryo başarıldığında
PKK unsurları harekete geçirilip Türkiye bölünecek
,
Erdoğan’a Marmaris’te suikast düzenlenecek
ya da esir alınacaktı. Türkiye efsanesi,
yıldızlaşan ülke
hayalleri tarihe gömülecek,
yüz yıl sonra yeniden varolma
, yükselişe geçme hesapları sıfırlanacaktı.
15 Temmuz gecesi
milletimiz, bir darbeyi değil bir işgal harekatını püskürttü
. Çokuluslu
konsorsiyumun
Türkiye planlarını alt üst etti. Dünya tarihine bir
model, direniş örneği
sundu. Uluslararası sistem dediğimiz
işgal ve hegemonya düzeninin itibarını
yerle bir etti. Bu, ABD için ağır bir yenilgi,
rezil olma haliydi
. İlk kez planları tutmamış, ilk kez başarısızlığı tatmışlardı.
ABD büyükelçisi Bass
o cinayetlerden
sorumludur
ABD’nin Ankara Büyükelçisi
John Bass
,
bu saldırının tam merkezindeydi
.
O ve ekibi, 15 Temmuz gecesi cinayetlerin hepsinden sorumludur
.
Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na suikast düzenlemekten, bu planı uygulamaktan da sorumludur
. Türkiye’deki
FETÖ’cü CIA ajanlarının kaçırılmasından
da sorumludur. Milletin meclisini bombalamaktan da sorumludur.
Şimdi elçilikteki
kuryeler, casuslar
gözaltına alınıp sorguya tabi tutulunca, kirli
bağlantılar
ortaya çıkmaya başlayınca, Bass ortalığı ateşe verdi, giderayak bombayı patlattı.
Vize krizi ile kirli dosyaları, kanlı senaryoları gizlemeye çalışıyor
.
İlan edilmemiş bir
savaş başlattılar..
Vize krizi,
Türkiye ile ABD arasındaki derin ayrışmanın
tek göstergesi değildir.
Askeri ambargo
, Ankara-Washington arasındaki
psikolojik savaş
ve en önemlisi de Güney’de oluşturulan
terör koridoru
,
yüzlerce kilometrelik cephe
ABD’nin Türkiye’ye
ilan edilmemiş bir savaş
başlattığının göstergeleridir.
Türkiye,
Cumhuriyet tarihinin en büyük tehdidi
yle karşı karşıyadır.
Barzani’nin referandum kararı bu savaşın bir parçasıdır
.
PKK/PYD üzerinden yürütülen her müdahale
, bölgeye yönelen dış tehdittir, saldırıdır. Bunlar aynı zamanda Türkiye’ye karşı ABD’nin
açık saldırısının
unsurlarıdır.
Erdoğan’ı durdurma,
Türkiye’yi durdurma
“Erdoğan’ı durdurma”
projeleri
“Erdoğan ve Türkiye’yi durdurma”
projesine dönüşmüş, ABD’nin bölgeye yaptığı
askeri yığınak
Türkiye için öncelikli ve yakın tehdit haline gelmiştir.
15 Temmuz’da FETÖ ile yapılamayanı şimdi Suriye ve Irak’ın kuzeyinden cepheler açarak yapmaya çalışıyorlar
. Buna devam edecekler.
Cepheyi daha da güçlendirecekler, Türkiye’yi
nefes alamaz
hale sokmaya çalışacaklardır.
Bir NATO müttefikine karşı PKK, PYD ve DEAŞ gibi terör örgütlerini müttefik ilan eden
ABD yönetimi, son olarak Barzani’yi de bu cepheye katmış, Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eder hale gelmiştir. Bunu başarıp başaramaması değil, bunu
düşünebilmesi
çok büyük bir
skandal
, dünya için tehlikeli bir eğilimdir.
O harita en öncelikli
ve en yakın tehdittir!
Irak ve Suriye’nin kuzeyinde çizilen harita, bütün coğrafya için tehdittir
, bundan sonra her ülkenin başına gelebileceklerin açık işaretidir. İster Batı ittifakında yer alsın ister ona karşı olsun bölgedeki bütün ülkeler bu çerçevede tehdit edilmekte,
parçalanma riskiyle
karşı karşıya bırakılmaktadır.
Türkiye için
ABD ve Avrupa ile ittifak bir gelecek garantisi değildir
artık. Çünkü
tehdit müttefiklerden gelmekte
, Türkiye, İran ve S. Arabistan için parçalanma haritaları
bu başkentlerde
çizilmektedir. Dünyanın
güç haritası
hızla değişirken Türkiye kendine yeni güvenlik alanları aramak, bunları iyi değerlendirmek, cesur kararlar vermek zorundadır.
Türkiye bu saldırıyı da
savuşturmayı bilecektir!
Batı’nın ağır ambargosu altındaki bir ülke, üstelik
bütün terör unsurları üzerinden saldırılara maruz kalan bir ülke
, kendi geleceğini güvenceyle alacak
her türlü radikal adımı
atmakla yükümlüdür. Yüz yıllardır
gücü ve arayışı en rasyonel şekilde kullanan bir siyasi akla
, birikime sahip Türkiye, yeni tehditleri çok iyi değerlendirip gereken adımları atacaktır.
15 Temmuz, bu akılla, bu aklın toplumu şekillendirmesiyle savuşturuldu
.
Şimdi yeni bir cephe açtılar.
Suriye ve Irak’ın kuzeyinden Türkiye’yi vurmaya hazırlanıyorlar.
Bu amaçla yığınak yapıyorlar. Bu amaçla iki ülkeyi bölüyorlar. Akdeniz’den İran sınırına kadar ülkemizin bütün güney sınırlarını
askeri üslerle, füze rampalarıyla, eğitim kamplarıyla, garnizonlarla
donatacaklar.
15 Temmuz sonrası ikinci
dalga: Direnişe hazır olun
Buradan Türkiye’yi sıkıştıracaklar,
Anadolu’da
boğmak isteyecekler. Bunu yaparken içeride yeni
etnik kavgalar
çıkarmaya, bugünkü
milli ekseni bertaraf edecek yeni siyasi kadrolar
ve hareketler
oluşturmaya çalışacaklar. Dolayısıyla
15 Temmuz’un ikinci dalgası, ikinci müdahale saldırıları başlamıştır
.
Türkiye’nin büyümesini, yüz yıl sonra yeniden ayağa kalkmasını, kendini ve çevresini harekete geçirmesini hazmedemeyen bir çokuluslu konsorsiyum oluşturulmuş, bu oluşum üzerinden
FETÖ yerine başka çevreleri ikame edip “Türkiye cephesini açın!” talimatı verilmiştir
. Öyleyse yeni mücadele de başlamıştır!
Bu, bin yıllık bir kavgadır
ve biz bunu kazanacağız..
Bu büyük bir kavgadır. Bu, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan bu yana devam eden derin bir hesaplaşmadır
. Bu, Birinci Dünya Savaşı ile perişan edilen bir Türkiye’nin, coğrafyanın mücadelesidir.
Türkiye’nin Hindistan sınırlarına kadar yapılan bir varolma mücadelesidir
. Türkiye bu mücadelenin
en ön safında
dır. Çünkü siyasi tarihi boyunca bütün mücadelelerin en ön safında olmuş bir ülkedir.
Biz bu oyunu kazanacağız
. Bu çokuluslu saldırıların üstesinden geleceğiz.
Tarih yapıcı rol
yine engellenemeyecek,
tarihin akışı
durdurulamayacak. Bu yüzden
Fırat Kalkanı müthiş bir jeopolitik hamleydi
. Dün
İdlib’e giren TSK unsurları aynı jeopolitik hesabın parçasıdır
. İran sınırından Akdeniz’e uzanan
ABD/İsrail koridoru kesinlikle engellenmelidir
çünkü bu bir gelecek hesabı,
varoluş
sorunudur.
O silahlar bizim için getiriliyor, hiç kimse
bunu inkar edemez
Hiç kimse bu meseleyi bir
etnik meseleye sıkıştırarak bize yutturamaz
. Hiç kimse bu büyük parçalanma senaryosunu
Türk-Kürt ayrışması diye pazarlayamaz
. Hiç kimse bölgeye yönelen
çokuluslu istila hesaplarını mezhep kimlikleri arasına sıkıştıramaz.
Hiç kimse bu oyunları milletimize bir
körleştirme
operasyonuyla servis edemez. Hiç kimse Türkiye’nin
aldığı pozisyonu
, başkası adına sorgulayıp bu ülkeyle
tuzak
kuramaz.
Ülkemize yönelik saldırılar
artık açık açık yürütülmektedir
. Örgütler üzerinden yürütülse de,
ABD’nin sınırlarımıza yığdığı, PKK’ya sevkettiği silahların yarın doğrudan Türkiye’ye karşı kullanılacağını görmemek ahmaklıktır
. Hal böyle iken, bu ülkeyi iç savaşa sürüklemeye çalışanların şimdi Suriye ve Irak üzerinden vurma yolunda adım atılmasını
göremeyecek kadar kör değiliz
.
Bedeli ne olursa olsun
o kuşak engellenecek..
Çünkü biz tarihin hiçbir döneminde
“kör”
olmadık. Sadece
güçsüz kaldık, hareket edemez hale getirildik
ama
o derin siyasi aklı hiç kaybetmedik
. Yine öyleyiz. Yine o akılla hareket ediyoruz. Bu yüzden tehdidin kimden ve nasıl geldiğini görüyoruz. Bu yüzden Suriye ve Irak’ın kuzeyinden yaklaşan tehlikeye karşı önlem alıyoruz. Bu yüzden Türkiye kamuoyuna pazarlanan
yalan/dolanlara
aldırmıyoruz
.
Öyleyse,
bedeli ne olursa olsun o kuşak engellenecektir
. Türkiye’ye yönelik
çevreleme, kuşatma
harekatına karşı bir
“öz savunma”
harekete geçirilmiştir ve bu devam edecektir, etmelidir.
Afrin
’den,
Ayn el Anrab
’dan, Irak’ın kuzeyinden müdahalelerle
o çokuluslu harita
boşa çıkarılacaktır.
‘Acımasız Mücadele’,
büyük hesaplaşma..
Bu kuşaktaki her hareketimiz
Türkiye’yi savunma harekatı
dır.
Savaşı Türkiye’ye taşıma
ya çalışanları durdurma çabasıdır. Türkiye için çizdikleri
bölünmüş haritaları yüzlerine çarpma mücadelesidir
. Bölgemizin
sonsuz etnik savaşlara
, mezhep çatışmalarına sürüklemek isteyenlere “dur” deme girişimidir.
Bu bir
“Acımasız Mücadele”
dir.
Tehdit tanımlanmıştır
, nereden ve nasıl geleceği görülmüştür. Türkiye’nin
yerlileşmesi, millileşmesi, büyümesi, yeniden yükseliş çağı başlatması
hedef alınmaktadır. Bunu başaramayacaklar ama
olağanüstü bir hesaplaşma
bizi beklemektedir.
İdlib’de başlatılan
harekat Afrin’e,
Tel Abyad’a uzanmalı
15 Temmuz’un ikinci dalgasına,
Güney’den ve içeriden gelecek saldırılara karşı teyakkuz durumu
göz önüne alınmalıdır. Bu yüzden
Türkiye, İdlib’le başlattığı süreci kim ne derse desin, kimler ne kadar çığırtkanlık yaparsa yapsın tamamlamak zorundadır
. Bu yüzden Türkiye,
nükleer teknoloji dahil
, olağanüstü savunma hazırlıklarına girmek zorundadır.
Çok yakında
bize bu krizleri taşıyanların evlerinde ne krizler yaşandığına tanık olacağız
. Etnik krizlerin,
ırkçı çözülmelerin
kapılarını nasıl çaldığına tanık olacağız.
Dünya artık Atlantik’ten yönetilmiyor
. O dönem çoktan kapandı.
Türkiye için vesayet dönemi de kapandı.
O yüz yıl sona erdi. Anlamadıkları bu. Yakında anlayacaklardır!
ABD ve ortakları
birçok terör örgütünü
İncirlik’ten yönetiyor
Vize meselesi basit bir tepki değildir. Kafalarında olan düşünceyi açığa çıkarmıştır.
ABD artık müttefik değildir
ve olamayacaktır.
İncirlik
gibi askeri üsler, Türkiye’nin
ulusal güvenliği
için bir tehdit haline gelmiştir. Kesinlikle masaya yatırılmalı,
terörle mücadele kapsamında
değerlendirilmelidir.
Çünkü ABD ve ortakları birçok terör örgütünü İncirlik’ten yönetiyor!
#ABD
#Türkiye
#Suriye
#İdlib
#Afrin