Kontrollü darbe

02:075/06/2017, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
Hüseyin Likoğlu

Her şey İngilizlerin İran petrolünü hortumladığıAnglo-İranian Petrol Şirketinin millileştirilmesiyle başladı.İran’da Muhammed Musaddık, 1951’de iktidara geldiğinde 50 yıldır sömürülen petrolünü halkının menfaati için devletleştirme kararı aldı.Musaddık’ın bu kararı İran Parlamentosu’nda oy birliği ile kabul edilirken, Ortadoğu’da da darbeler tarihi için ilk adım atılmış oldu.İngilizler, bu karar dolayısıyla büyük bir kaynaktan mahrum kaldıkları için Musaddık’a karşı büyük bir öfkeye kapıldı. Akla

Her şey İngilizlerin İran petrolünü hortumladığı
Anglo-İranian Petrol Şirketinin millileştirilmesiyle başladı.
İran’da Muhammed Musaddık, 1951’de iktidara geldiğinde 50 yıldır sömürülen petrolünü halkının menfaati için devletleştirme kararı aldı.
Musaddık’ın bu kararı İran Parlamentosu’nda oy birliği ile kabul edilirken, Ortadoğu’da da darbeler tarihi için ilk adım atılmış oldu.
İngilizler, bu karar dolayısıyla büyük bir kaynaktan mahrum kaldıkları için Musaddık’a karşı büyük bir öfkeye kapıldı. Akla gelen ilk çare Musaddık’a darbe yapmak oldu. Durumu fark eden Musaddık, İngilizlerin Tahran Büyükelçiliğini kapatarak, darbenin önüne geçti.

İngilizler kara kara düşünürken, ABD’de seçimler olmuş, Cumhuriyetçilerin adayı Eisenhower Başkan seçilmişti
. Başkan Eisenhower, Dışişleri Bakanı olarak fanatik Hristiyan, antikomünist, çokuluslu şirketlerin avukatı ve hamisi John Foster Dulles’ı tercih etti. Dulles’ın dış işleri bakanı olması karalar bağlayan İngilizlere ilaç gibi geldi.
Elçilikleri kapatıldığı için İran’da yapamadıkları darbenin ihalesini ABD’ye verdiler
. Dulles da zaten dünden razıydı.
Ortadoğu’daki CIA operasyonlarının
şefi Kermit Roosevelt İran temaslarının ardından dönüşte çok özlediği İngiliz çayını içmek için Londra’ya uğrar
. İngiliz çayını yudumlarken, orada bulunan meslektaşları olağanüstü bir teklifte bulunurlar ona. İngilizler, kendilerinin yapamayacağı darbeyi CIA’nın yapmasını isterler. İngilizler o kadar sabırsız ki, ABD’de yeni yönetim daha görevi devralmadan en üst istihbarat ajanlarından Christopher Montague Woodhause’ı Washington’a gönderirler.
Ne tesadüf ki Dışişleri Bakanı Foster Dulles’ın kardeşi Allen Dulles da CIA’nın başında. Dulles kardeşler Woodhause ve beraberindekilerle uzun müzakerelerinin ardından İran’da darbe için Başkan Eisenhower’ı ikna etmeye karar verirler.
Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında darbe planlaması başlar.
Allen Dulles, eski asker Fazlullah Zahidi’yi darbenin lideri olarak seçer.
Ardından da darbe için kullanılmak üzere 1 milyon dolar para gönderir CIA’nın İran’daki merkezine.
Dışişleri Bakanı Dulles de Büyükelçi Loy Henderson’a darbeye destek verme ihtimali olan İranlılarla iletişim kurmasını ister.
CIA’dan Donald Wilber, İngiliz İstihbaratından Norban Darbyshire Kıbrıs’ta darbe için plan yaparlar.
Plana göre İran halkında Musaddık’a karşı düşmanlık, güvensizlik korku uyandırmak için gazetecilere, editörlere, vaizlere ve diğer fikir adamlarına 150 bin dolar verilecek.
Dini şahsiyetlere ve diğer saygıdeğer İranlılara saldırılar düzenlenecek. Bunları Musaddık’ın yaptığı anlatılacak.
Darbe planı olur da uluslararası meşhur gazetelere görev düşmez mi! Kod adı Ajax olan darbe planında Amerikan basınına da mühim roller düştü
. New York Times sık sık diktatör diyecek, diğer gazeteler Musaddık’ı Hitler ve Stalin’e benzetecek, Newsweek de Musaddık yüzünden İran komünizme teslim oldu diyecek.
Plana karşı çıkan bazı diplomat ve ajanlar geri çekilir.
Planı uygulamak için Henri Barkey (pardon) Kermit Roosevelt görevlendirilir. Sınırdan sızarak İran’a geçen Roosevelt’in, İran’ı alevler içinde bırakması sadece birkaç gününü alır.
Dağıtılan paralarla yapay bir Musaddık karşıtlığı oluşur. Bazı milletvekilleri Musaddık’a olan desteklerini geri çeker.
Bazı din adamları Musaddık’a ateist, Yahudi, kafir, bazı gazeteler İngiliz emperyalisti, bazıları eşcinsel diye kampanya yapar.

Musaddık, işin içinde işler olduğunu anlar. CIA’nın rüşvet vererek başta milletvekilleri olmak üzere kendisine karşı güvensizlik oluşturulmak istendiğini öğrenir. Seçime gider. CIA’nın, Başbakan Musaddık’ı indirmek isteyen vekilleri artık yoktur.

Roosevelt hemen
ikinci planı devreye sokar. İran Şahı Muhammet Rıza’nın Musaddık’ı azletmesini sağlayacaktır.
Şah, bunun çok zor olduğunu bildiği için epey düşünür ve pazarlıklar yapar. Sonunda razı olur. Albay Nimetullah Nasıri ile azil mektubunu Musaddık’a gönderir. Ancak, Musaddık’a bağlı askerler Nasıri’yi derdest eder. Haberi alan Şah, sığınağından gizlice çıkarak önce Bağdat’a oradan da Roma’ya kaçar. Böylece ikinci darbe girişimi de boşa çıkar.
Roosevelt’in hiç pes etmeye niyeti yoktur. Büyükelçiliği’nin altındaki sığınakta beklerken, Merkez’den geri çekil denmesine rağmen, kafasındaki üçüncü planı hayata geçirmeye niyetlidir.
En azılı iki ajanına 500 bin dolar teklif eder.
Teklifinin reddedilmesi halinde ajanları ölümle tehdit eder. Ajanlar nakit dolu çantayı aldıktan sonra Tahran’ı şiddet dalgası sarar.
Eşkıyalar sokaklarda deli gibi koşarak, dükkan vitrinlerini kırar, camilere kurşun yağdırır, geleni geçeni döver, “Musaddık ve komünizm çok yaşasın” diye bağırırlar.
Başka bir eşkıya grubu ise Şah adına aynı şeyi yapar.
Her iki eşkıya gurubunun ipi Roosevelt’in elindedir.
Darbeye yemin etmiş CIA ajanı Roosevelt’in beklediği gün 19 Ağustos Çarşamba 1953’tür.
O günün sabahı binlerce gösterici Tahran sokaklarında terör estirir.
“Musaddık istifa” diye bağırır. Tahran radyosunu ele geçirirler.
Roosevelt’ten ihanet yevmiyesi alan polis ve askerler, polis merkezlerini, genelkurmay karargahlarını kasıp kavurur
. Sığınağından çıkan Roosevelt, General Zahidi’nin gizlendiği eve gider. Zahidi’ye Tahran Radyosu’na gidip “Şah’ın emri ile meşru başbakan” olduğunu ilan etmesini emreder.
Musaddık’ın evini kuşatan göstericilerin yardımına yine başka bir hainin emriyle tanklar yetişir. Tank atışının ardından Musaddık teslim alınır.
Olayı Roma’da bir gazeteciden öğrenen Şah Rıza ülkesine geri gelir. Zahidi’yi başbakan ilan eder.
Tavuskuşu tahtına kavuşan Şah Rıza, Roosevelt’i sarayında kabul eder
. Uşağının getirdiği votkayı doldurarak, “Tahtımı Allah’a, halkıma, orduma size borçluyum” diyerek kadehini kaldırır.
Bu yazı tamamen hayal ürünü olup, Türkiye’deki darbelerle hiçbir ilgisi yoktur.
Hele hele 15 Temmuz darbesi ile ilgisi olmadığı gibi 4. yılını idrak ettiğimiz Gezi olaylarıyla da asla ve kat’â ilgisi yoktur.
Yazıdaki bilgiler ABD’li ünlü gazeteci Stephen Kınzer’ın “Darbe Hawai’den Irak’a Amerikan’ın Rejim Değişiklikleri Yüzyılı” adlı eserinden alınmıştır
. Kontrollü darbe iddiası sahiplerinin mutlaka okuması gereken bir kitap. Kitapta kontrolün âlâsını bulacaklar.
#15 Temmuz
#Şah Rıza
#Roosevelt
#Irak
#Stephen Kınzer