Yeni Şafak Gazetesi’nin 15 Temmuz ihanet girişimi öncesinde, TSK içerisindeki FETÖ’cü yapılanmaya ilişkin haberlerini herkes hatırlar.21 Haziran 2016 tarihli “Pilotları kalpten götürdüler”başlıklı haberimiz bu kapsamda en önemli haberlerimizden biriydi.İşte o haberin yayınlanmasından önce bazı dostların tavsiyesi ile görüştüğüm tabip subaylar oldu. 2016 yılı Haziran’ı aynı zamanda Ramazan ayı idi. Bir tabip subayla hastanenin birinin kamelyasında sohbet ederken birden etrafımızda eli sigaralı ve
Yeni Şafak Gazetesi’nin 15 Temmuz ihanet girişimi öncesinde, TSK içerisindeki FETÖ’cü yapılanmaya ilişkin haberlerini herkes hatırlar.
21 Haziran 2016 tarihli “Pilotları kalpten götürdüler”
başlıklı haberimiz bu kapsamda en önemli haberlerimizden biriydi.
İşte o haberin yayınlanmasından önce bazı dostların tavsiyesi ile görüştüğüm tabip subaylar oldu. 2016 yılı Haziran’ı aynı zamanda Ramazan ayı idi. Bir tabip subayla hastanenin birinin kamelyasında sohbet ederken birden etrafımızda eli sigaralı ve çay bardaklı tipler türedi. Tabip subay, bir an tedirgin oldu. ‘ne oluyor’ diye sordum.
Oruç tutmadıklarını belli etmek için her gün böyle ellerinde sigara-bardak ‘gözümüze sokar gibi’ geziyorlar” dedi.
“Bir de kurum içi internet ağı İNTRANET’teki hesaplarını görseniz. Onlardan daha ileri Atatürkçü yok sanırsınız” diye de ekledi.
Yine darbeye günler kala İzmir Başsavcıvekili Okan Bato’nun TSK içerisindeki FETÖ’cü yapılanmaya ilişkin soruşturmasını haberleştirmiştik.
O soruşturma kapsamında haberleştiremediğimiz çok önemli bir itiraf vardı.
Daha doğrusu haberleştirmeye fırsat bulamadan darbe olmuştu. Subay olduğu anlaşılan bir gizli tanığın itirafı. İşte o ifade:
Gizli tanık Abdullah: Fetullah Gülen’in özel odasında 3 kişi baş başa kaldık. Kendisine kurmaylık sınavlarını kazanamadığımdan dolayı üzüntümden ve yaşadığım stresten bahsedince bana ‘kazanan arkadaşlarımız için sevinelim’ diyerek sarıldı. TSK’dan ayrılmak istediğimi dile getirdim. Bana, ‘Ayrılman doğru değil, hizmetteki her TSK mensubu hizmet hareketi içinde bizim için çok kıymetli’ dedi.
Eşim ise kurmaylık hakkı bittiği için kapanmak istediğini söyledi. O da eşime ‘kapanman doğru olmaz, herkes sizi böyle tanıdı, bu şekilde çok daha fazla dikkat çekersiniz’ diyerek müsaade etmedi
. Eşimin diğer sorusu ise ‘çocuklarımızı tedbir için cemaatin okullarına gönderemiyoruz ne yapmamız gerekiyor?’ oldu.
Kendisi, cemaatin olduğu anlaşılmayacak özel okullar kurduklarını, bu hususta talimat verdiğini belirterek, ‘abilerinizle görüşün,
Ankara’daki bu okullara sizi yönlendirsinler. Bu okullar sizin, hakim, savcı ve bürokrat kesiminden özel nitelikte arkadaşlarımızın çocukları okuyabilsin diye kuruldu’
dedi.
Böyle okul var mı, varsa nerededir, diye Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinden bilgi edinmeye çalışırken, 15 Temmuz oldu. Darbeden birkaç gün sonraydı. tvnet’in yayınına gelen bakanlardan birinin danışmanı ile sohbet ederken, aradığım okulu buldum.
Danışman arkadaş,
“Hüseyin Bey başıma ne geldi bir bilsen
” dedi.
dedim.
“Evime yakın diye oğlumun ön kaydını yaptırdığım bir özel okul için Milli Eğitim’den aradılar. ‘Oğlunuzun kaydını oradan alın’ dediler.
‘Niye’ diye sordum.
‘Anafartalar Koleji’nin sahibi Hakan Çiçek, ihanetin en önemli merkezi Akıncı Üssü’nde yakalandı’ dediler.”
Danışman, o gün daha da çarpıcı bir olay daha anlatmıştı. “Kayıt sırasında başörtülü bir veli vardı. Sırf başörtülü olduğu için onun çocuğunun kaydını almadılar” dedi.
Evet, aradığımız okulu hain darbe girişiminden sonra bulduk. Daha sonra da benzer diğer okullar ortaya çıkarıldı
. İzmir’de Cumhuriyet, İstanbul’da Sirus kolejleri.
Başka kaç tane var bilmiyoruz, hala var mı onu da bilmiyoruz.
Mısır’ın darbeci katili Sisi’nin televizyonuna verdiği mülakatta,
“Türkiye’deki darbeyi ulusalcı ve laik bir kesim yapmış olabilir” diyor.
Kesinlikle doğru söylüyor. Çünkü kendisi teröristlerini ulusalcı, laik Kemalist,
Atatürkçü kisvesi altında TSK’da barındırdı.
Evet, darbeyi Atatürkçü görünümlü FETÖ’cüler yaptı.
FETÖ’cü denilince birileri hemen gözlerini muhafazakar insanlara çeviriyor.
Halbuki Pensilvanya şeytanı, her kılığa girmiş. En büyük ihaneti de
Atatürkçü, ulusalcı, laikçi kılığına giren FETÖ’cüler yaptı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gibi ‘aldatıldım’ deme cesaretini gösterememenizi anlıyoruz.
Ancak, “
Şurada FETÖ yok, burada Fetullahçı olmaz, şu FETÖ’cü olamaz, bunun FETÖ ile işi olmaz” gibi peşin hükümler belirtmeyin.
FETÖ her yere her kesime sızdı. Her yerde ve her kesimde bu hainleri bulmamız lazım. Akıncı Üssü’nde yakalanan sivillere baktığımızda İlahiyatçı Adil Öksüz ve ultra Atatürkçü Hakan Çiçek’i görüyoruz.
15 Temmuz ihanetinin içinde 200’e yakın FETÖ’cü general çıkınca “Bu kadar FETÖ’cü TSK’ya nasıl sızdı” sorusuna, mevcut ve eski komutanlar, “
Efendim çok iyi gizlendiler” diye cevap verdiler
. İyi de
Masanın altına mı,
, yoksa kapının arkasına mı?
Tabi ki Atatürkçülük kisvesinin arkasına saklandılar.
Bu şeytani hareket,
kimimizi kılmayarak;
kimimizi tutmayarak;
kimimizi rakı içerek;
kimimizi derin
aldattı. FETÖ denince sadece muhafazakar, dindar insanlara ya da kurumlara bakarsak,
darbeyi nereden yediğimizi anlayamayız
.
#FETÖ
#15 Temmuz
#Fethullah Gülen